Fayton: 19. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ilk yarısına kadar İstanbul’da ve vilayet merkezlerinde yaygın taşıt aracı. Lastik kaplamalı dört tekerlekli, çift at koşulan, tentesi körüklü dört kişilik yaylı arabalardı. Faytonlar, modaya ve ihtiyaca göre çeşitli biçim ve adlar aldı. Bu yenilerine “hinto”, “talika”, “kâtip modası”, “kira arabası” gibi adlar verilmişti. Kapalı türlerine “kupa” denirdi..
Fenarîzâdeler: Ulema ailelerinin tanınmışlarındandır. Osmanlı Devletinin ilk şeyhülislâmı olan, Maveraünnehir’den gelip Bursa’da ölen Fenarî Mehmed Şemseddin Efendi (1350-1430), 1424’te Müftî’l-enam (şeyhülislam) oldu. Torunu kazasker Fenârî Alâeddin Efendi (öl. Bursa 1496), İstanbul Çapa’daki Lips manastırını mescit ve zâviyeye ( Fenârî İsâ Camii) çevirtmiştir. Aynı soydan diğer bir şeyhülislâm, Fenarîzâde Muhiddin Efendi, Kanunî Süleyman döneminde dört yıl (1541-1545) bu görevde bulunmuştur. Ailenin sonraki kuşaklarında kadı, müderris ve kazaskerler vardır.
Ferace: Kentli Türk kadınların geçen asırlarda giydiği üstlük. Çuhadan, softan, son dönemlerde Avrupa’dan gelen fantezi kumaşlardan yapılırdı. Cepleri, yakaları işlenir, uzun etekli, bol ve dar modellerde dikilirdi. Soylu ve zengin aile hanımları al renkli ferace giyerlerdi. Ferace ile mantonun belirgin farkı, mantonun daha kısa etekli ve devirme yakalı oluşuydu. Feraceyi, başörtüsü olarak yaşmak tamamlardı. İlmiye sınıfından büyük pâyelilerin törenlerde giydikleri sırma işlemeli üstlüklere de ferace ve “biniş”; bunun kürk kaplısına ise “ferace samur kürk” denirdi. Bunu şehzadeler de giyerlerdi. Kadın feracesi ve ulema feracesi binişler, 1848’den sonra daha az kullanıldı. Kadınlar arasında çarşaf modası başladı.
Uçuk renkli, ışıltılı feraceler
19. yüzyıl ikinci yarısına doğru Payitahtta, Avrupa’yı kıskandıran bir “kadın modası” yaşadı. Saray ve konak haremlerinden seyrana, teferrüce açılan hanımefendiler uçuk renkli, ışıltılı feraceyle Batılı hanımlara fark attılar.