Kasım
sayımız çıktı

Tek silahları cazibeleri değil

CASUS KADINLAR

Herhangi birinden bir kadın casusun adını söylemesini isteyin, cevap Mata Hari olacaktır. Ama tarihte daha pek çoğu var.

Yaklaşık 100 yıl önce bir casusluk tarihi yayımlayan Hamil Grant ve pek çok erkek yazar, özellikle 2. Dünya Savaşı’na kadar kadınlardan asla iyi casus olamayacağını düşünüyordu. Grant, kadınların güçlü bir vatanseverlik duygusundan mahrum olduklarını savunuyor ve onları romantik bağlar sebebiyle de amaçtan sapmaya fazla meyilli ilan ediyordu. Üstelik casusluğun maddi getirisi cazip olmadığı için kadınların bu işle uğraşmayacaklarına inanıyordu. Tarih, Grant’i ve onun bu görüşlerini paylaşanları haksız çıkardı. 

Casusluğun gerektirdiği müthiş sabır, sadakat ve dikkat, popüler kültür ürünlerine yansımaz, biz film ve romanlarda hedeflerini sektirmeden vuran yakışıklı ajanlar ve onların yanında akıllı ama naif, üstelik cazibesini kullanmaya teşne kadın casuslar görürürüz. BBC’de ve çeşitli yayınevlerinde on yıllarca editörlük yapan İngiliz araştırmacı Ann Kramer’ın kaleme aldığı Dünya Savaşında Kadın Casuslar kitabıysa, kafamızda yer eden bu klişeleri yerle bir ediyor ve yerine ciddi, korkusuz ve vatansever kadınlar ile büyük zorluklarla kurulan casus ağlarının hikayelerini aktarıyor. 

Tek silahları cazibeleri değil
Gelmiş geçmiş kadın casusların en ünlüsü Mata Hari (1876-1917), baştan çıkarıcı kadın casus imajını miras bıraktı.

Genel kanının aksine 1. Dünya Savaşı’ndan itibaren kadınlar ciddi casusluk görevleri üstlendiler, kendilerini tehlikeye attılar ve bu yolda hayatlarını kaybettiler. Kitapta onlarca kadın casusun sürükleyici ama hazin casusluk hikayelerine rastlamak mümkün. Bunlar arasında zaman içinde mitlerle süslenerek kurgusal vamp kadın casus karakterlerine esin veren Margaretha Geertruida Zelle de (Mata Hari), görevlerini gözünü kırpmadan yerine getirerek yüzlerce askerin hayatını kurtaran İngiliz hemşire Edith Cavell da var. 1. Dünya Savaşı sırasında Belçika’da oluşturulan “La Dame Blanche” (Beyaz Hanım) casus ağı için çalışan kadınların bu organizasyonda aldığı rollere değiniliyor. Kadın casusların askerlerin dikkatini dağıtmaktan belge taşımaya, mühimmat sevkiyatından yerel dedikoduları takip etmeye kadar pek çok farklı biçimde İtilaf kuvvetlerine müthiş bir istihbarat sağladıklarını öğreniyoruz. 

Tek silahları cazibeleri değil
İngiliz hemşire Edith Cavell (1865-1915), vatanı için ölmüş, erdemli ve yardımsever bir kahraman olarak görülür.

2. Dünya Savaşı’ysa casusluk ağlarının büyümesine neden oldu. Kadınlar, belge kaçırmak dışında, şifreli mesajların oluşturulması ve çözülmesi konusunda çalışan istihbarat ekibinin önemli parçası hâline geldiler. Ayrıca Özel Harekât Komutanlığı dahilinde operasyonlara katıldılar ve sabotaja kadar birçok zorlu görevler üstlendiler. 

Yazar Kramer, her iki savaş sürecinde casusluk yapan kadınların dökümünü akıcı bir dille, mektuplardan alıntılar, şiirler ve fotoğraflar içeren kutular eşliğinde ortaya koyuyor.