Savaşın araç-gereçlerini sağlamak, Gelibolu Yarımadası’ndaki lojistik savaşın temelini teşkil ediyordu. Malzeme sıkıntısı, her iki tarafın askerlerini de sekiz buçuk ay zarfında “düşman” kadar zorlamıştı.
Savaşlar sadece top-tüfekle ve askerle kazanılmaz. Bu gerçek, Çanakkale’de de değişmedi. İtilaf kuvvetlerinin ateş gücü kadar, askeri malzemeleri de hem nitelik hem sayı olarak Türk tarafından üstündü. Özellikle telörgü ve kum torbası yokluğu, Türk savunması için büyük problem yarattı. Teknik donanım ve malzeme yetersizliğinin bedeli, Mehmetçiğin canıyla ödendi. Ateş hattında ölen askerler, kimi zaman savaşın sonuna dek siper dokusunun parçası olarak kaldılar.
TELÖRGÜ VE KAZIK: 1.DÜNYA SAVAŞININ SEMBOLÜ
Karşılıklı piyade saldırısını önlemeye yönelik telörgüler, Çanakkale’de de “no man’s land”in simgesi oldu. Top atışlarıyla tahrip edilseler bile, geceleri tekrar çekiliyordu.
MUHABERESİZ MUHAREBE OLMAZ
Kolordu ve tümenlerde bulunan telefon merkezleri sayesinde kurulan telli ve telsiz haberleşme, cephe hattıyla iletişimin vazgeçilmez birimleriydi.
ÇADIR HAYATI
Subayların kaldığı çadırlar, özellikle yaz aylarında kullanıldı ve topçu ateşine karşı korunaklı mevkilerde kuruldu.
ÖLMEMEK İÇİN KAZMAK GEREKİR
Özellikle topçu ateşinden korunmanın yolu, mümkün olduğunca yerin altına girmekti. Kürek, Çanakkale’de de en önemli silahlardan biri oldu.
SÜVARİLERİN SON NALLARI
1. Dünya Savaşı, süvarinin etkili olduğu son büyük savaştı. Çanakkale’de ise coğrafi yapıdan dolayı, genellikle cephe gerisinde subayların irtibatı için kullanıldı.