Dünün ve bugünün gündemi e-postanıza gelsin.
0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Petek Çırpılı

Köy Enstitüleri’nde yemek ve birlikte öğrenme kültürü

1940-46 arasında faaliyet gösteren Köy Enstitüleri, sadece 2. Dünya Savaşı yıllarında Türkiye nüfusunun ekonomik anlamda ayakta kalmasını sağlamamış; sonrasında da yetiştirdiği insanlarla önemli bir gelenek oluşturmuştu. Geleneksel ürün ve üretim bilgileri kayda geçirilmiş, modern yöntemlerle birleştirilerek önemli bir devamlılık sağlanmıştı.

Yeni yıla doğru Aralık sonu ve farklı Ocak’ların sofraları

Çok daha eski dönemlerde baharın gelişi, tohumun çıkışıyla ilişkili olarak kutlanan yeni yıl, yaklaşık 2 bin yıldır bugün kullandığımız takvimle birlikte kış ortasına denk geliyor. Hititler’den Mezopotamya’ya, Çin’den Roş Aşna’ya, Nevruz’a ve Afrika’ya uzanan, değişen yılbaşı sofraları, değişmeyen umutlar, dilekler ve paylaşımlar…

‘Geleceğin’ mutfağında pişti bugünün sofrasına da düştü

20. yüzyılın eşiğinde fütürizm savunucuları, geçmişin izlerini yokedip, modernitenin enerjisini yakalamak için sabırsızlık içerisindeydi. Sanattan modaya, danstan mimariye her alana laf yetiştiren fütüristler gastronomiye de el atmıştı. Makarnaya savaş açtılar; yemeği duyusal ve “bilimsel” bir şekilde ele aldılar; besleyiciliğe öncelik verdiler.

İddialı yemeklerin değil iddialı projelerin sofrasıydı

Atatürk'ün Selanik yıllarından beri sürdürdüğü "bir sofranın etrafında buluşma" geleneğinin merkezinde hiçbir zaman yemek-içmek olmadı. Sofrada ülke sorunları özgürce tartışılır; toplantılara sanatçılar, biliminsanları, şairler davet edilirdi. Çankaya sofraları yeni Türkiye'nin sosyal hayatı için de uygulamalı bir örnek teşkil edecekti.

Gül ve bülbülün ülkesinden bize yakın ama uzak tarifler

Binlerce yıldır karakterini koruyan iran mutfağı, daha sağlıklı hâle gelen yeni tariflerle bir rönesans yaşıyor. iran’ın geniş topraklarındaki imparatorluk dönemlerinin ve Zerdüşt dininin, etkisi bugün de hissedilen özellikleri mutfağa da yansımış. En belirleyici tarafı ise baharat, çiçek ve otların zengin aromalarıyla tam bir füzyon mutfağı olması.

Kuşkonmaz: Kuşlar için ince insanlar için fiyatı yüklüce…

Baharın erkenci bitkisi kuşkonmaz, yüzyıllar boyu hem tadı hem de sağlığa ve cinselliğe katkıları düşünülerek “sebzelerin kralı”, “beyaz altın”, “tanrıların yiyeceği” gibi tanımlarla baştacı edildi. Ortaçağ’dan sonra Rönesans’la yeniden itibar kazanan kuşkonmaz, bizde yabanisi yenen ve diğer lezzetlerin arasında kendine yer açamayan bir bitki olarak kaldı.