İhtimaldir ki herşey Attila ile başladı. Mâlum, Hun İmparatoru 5. yüzyılda Avrupa’nın altını üstüne getirmiş, birçok Batı diline “Tanrı’nın kırbacı” lakabıyla girmişti. “Türk’ün geçtiği yerde ot bitmez” deyişinin ilham kaynağının Attila ve meşhur atlıları olduğu iddiası pek de temelsiz değildir. İstanbul’un fethiyse bardağı taşıran damladır. Hıristiyan dünyasının başkenti, artık resmen “Kâfir Türk”ün elindedir. 1481 Otranto Seferi’yle duyulmaya başlanan “Anneciğim Türkler Geliyor” sesleri, Kanunî devrinde, Viyana kuşatmalarında, Mohaç’ta, Osmanlı korsanlarının Akdeniz’i haraca kestiği Akdeniz kıyılarında yankılanır. Türk imajı, Osmanlı İmparatorluğu’nun ‘hastalanıp’ zayıf düşmesiyle karikatürize edilmeye başlasa da, Batı’nın şuuraltına biraz haset, hafif merak, “Turquerie” akımı, oryantalizm ve epey korkuyla birlikte kazınmıştır.


suyu küplerinin kutusundan çıkan reklam kartı, yirminci yüzyıl başları.

L’assiette au Beurre’ün kapağı.
Abdülhamid elinde kanlı kılıcıyla klasik “Korkunç Türk” görünümünde, 19 Ağustos 1908.

arkasındaki yazıdan anlaşıldığı üzere,
köpeğin adı “Terrible Turk” (Korkunç
Türk). 20. yüzyılın başları.




reklam kartı, yirminci yüzyıl başları.

sırtında, kılıcı belinde tasvir edilmiş bir Türk beyi. Murad sigarası reklamı, yirminci yüzyıl başları.

yoksa hayatında yediğin en kötü dayağı atarım” diyor. Türkiye bir hindi, ama belinde kılıcı eksik değil, Puck dergisi, New York, Nisan 1885.













gösteren reklam kartı, Turkish Trophies
sigaraları, yirminci yüzyıl başları.




