Aralık
sayımız çıktı

Bir nesil müziği onunla sevdi kendi gitti ama kaldı izleri…

TOLGA AKYILDIZ (1973-2023)

2 Nisan’da ani bir beyin kanamasının ardından 50 yaşında hayata veda eden müzik yazarı Tolga Akyıldız; çalışkanlığı, üretkenliği, gençlere olan desteği, en önemlisi de onun çağrısıyla başlayan Müzik Yazarları Derneği’ni kurma girişimiyle, Türkiye’nin müzik tarihinde silinmeyecek bir iz bıraktı. Murat Meriç, dostu Tolga Akyıldız’ın ardından yazdı.

Şunu en başta söyleye­yim: Bir dostun ardından yazmak zor. Tanıdığım, tanıştığım insanları bir şekil­de anlatabiliyorum ama bu, birlikte yola çıktığım, yoldaşlık yaptığım, aynı masaya otur­duğum, sırlarımı paylaştığım, plakçı dolaştığım bir insansa, arkadaşım, dostumsa cümleler boğazımda düğümleniyor. Tolga böyle bir insan. Bunun için bu yazı çok zor.

Pat diye gitti. Ne olduğunu anlamadık. 2 yıl önce kaybet­tiğimiz kadim dostu, yoldaşı, canımız Çağlan Tekil gibi. Neredeyse aynı günlerde, aynı sebeple. Mart başında telefon etmiş, Karakarga bünyesinde başlattığı Müzikmentor Kitap­lığı’nın son kitabını göndermek istediğini söylemişti. Konuş­mayı “en kısa zamanda buluşa­lım” temennisiyle kapatmıştık. Kitap geldi ama buluşamadık. O kadar ani oldu gidişi.

Tolga’yla buluşulamazdı za­ten. Sürekli bir işi vardı. Ancak çaldığı ya da düzenlediği gece­lerde yanyana gelirdik -ki ben bunları arkadaşlarını, dostları­nı görmek için yaptığını düşü­nüyorum. Ne zaman sözleşsek araya bir iş girerdi ve biz yine ya bir toplu yemekte ya da bir kuliste karşılaşırdık. Çalışkan­dı. Gençlerin elinden tutmayı, onları hayallerine yönlendir­meyi severdi. Babası, dönemi­nin iyileri arasında anılan bir gazeteciydi; onu örnek almıştı ama babasıyla çok vakit geçire­mediği için şanssızdı. Belki de bu yüzden, sevdiği insanlarla yanyana gelmeye, onları birara­ya getirmeye bayılırdı.

https://flic.kr/p/2qbZvmY
Tolga Akyıldız, müzik yazarlarını örgütlemek için çabalamış; genç müzisyenler için Açık Sahne’ler düzenlemişti.

Dikkatliydi. Gözünden bir şey kaçmazdı. Alanına dair her şeyi okur, yeni çıkanlarla ilgilenir, bir şeyleri ıskalamak istemezdi. Iskalamak ne kelime, keşfet­meyi severdi. Düzenlediği Açık Sahne’lerde onca meşhur ismin yanına iliştirdiği gençler sonra­dan sükse yaptığında içten içe ve haklı olarak övünürdü.

Yazmaya başladığımda örnek aldığım isimlerdendi. Arka­daş olduğumuz andan itiba­ren onlarca projede yanyana geldik, omuz omuza yürüdük ve birlikte bir çok işe imza attık… En önemlisi, Tolga’nın coşkulu çağrısıyla başladığımız Mü­zik Yazarları Derneği kurma girişimi. Yazık ki başarısız oldu. Bu en büyük hayaliydi ama örgütlenmenin ne kadar zor olduğunu, toplantılarda ve son­rasında yapılan yazışmalarda anlamıştık. Olmadı, oldurama­dık. Kimbilir, belki bir gün…

Tolga denince aklıma tek bir cümle geliyor: “Senin destek verdiğin, içinde olduğun her projede koşulsuz varım”. Bunu, sonradan tamamlanamayan bir proje için yardım istediğimde kurmuştu ama bu cümle hep karşılıklıydı.

Hiç yarı yolda bırakmadı. Bu gidişini saymazsak. Çağlan’ın ardından kurduğu cümle, son noktayı koysun: “Yol biter, yol­daşlık kalır”.