Tarihimize “Edirne Vak’ası” olarak geçen ve İstanbul’da kendiliğinden hareketin kitlesel bir kalkışmaya dönüştüğü isyan, Padişah 2. Mustafa’nın tahttan indirilmesiyle sonuçlandı. Binlerce asker, ulema ve halkın katılımıyla 2 aydan uzun süren, çok az kişinin kanının döküldüğü hareketin kahramanı Çalık Ahmed Ağa, dönemin tarihçisi Naima tarafından “cumhuriyet rejimi”ni istemekle suçlanacaktı.
17. yüzyılın ilk yarısından itibaren Osmanlı iktidarını ve sokağı etkileyen Kadızadeliler hareketi, ıslahat hareketlerini hedef almış; bunları dinî yönden baskılamıştı. Yeniliklerin toplumda kabul görmesi üzerine bunlara en çok rağbet gösterenler, bir zamanlar bunları engellemeye çalışanlar oldu! Zaten bağnazlığın ince taraflarından biri de buydu.
3. Selim dönemine ait 1805 tarihli mektupta, ahlaksız ve insanlıktan uzak bir anlayışın normalleştirildiğine tanık oluyoruz. Mehmed Sadık Efendi, vekili olduğu kadı efendiye, bulunduğu kazadaki Hacı Bakioğlu Abiş adlı tüccarın ölüm döşeğinde olduğunu gayet “mutlu ve sevinçli bir şekilde” bildiriyor ve parasına nasıl elkonacağıyla ilgili fikirlerini açıkça paylaşıyor.