31 yaşında tahta geçip, 46 yaşında ölen (veya öldürülen?) Sultan Abdülaziz’in 15 yıllık saltanatı, Osmanlı toplumunda ilklerin devri oldu. Avrupaî yapı, kurum, moda ve tarzların yayılmaya başlaması, giyim kuşam yenilikleri, basının ve fotoğrafın günlük yaşama girmesi, toplumda yeni düşüncelerin, özgürlük isteklerinin uyanması önemliydi. Ancak Batı’ya açılışın getirdiği lüks ve sefahat yaygınlaştı; askerî, endüstriyel ve ekonomik yönden Avrupa’ya bağımlılık yanında, ayrılıkçı ayaklanmalar da arttı.
Osmanlıların 1856’daki Paris Konferansı’nda “Avrupa familyası”na katılmış olması hiçbir işe yaramadı ve 1877-78’de Rusya karşısında ağır bir hezimete uğrandı. 1861’de tahta çıkan Abdülaziz döneminde ise ilk kez bir padişah Batı Avrupa’ya gidecek; Osmanlı reform hareketine inanan liberal Avrupa, Türklere önemli bir siyasal kredi açacaktı. Bu durum ciddi bir reform ve iyileştirmeye yolaçmış, ancak maddi krediler kötüye kullanılmıştı.