Arkeoloji, artık Türkiye’nin Batı’yla rekabete girdiği bilim dallarından biri. Ülkemizin arkeoloji ve eski eser politikasını belirleyen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Türk Tarih Kurumu’nun destekleri sonucunda, arkeologlar 2023’te çok önemli keşiflere imza attılar.
Anadolu’da MÖ 1700-1200 arasındaki Hitit Çağı’nın sonunu, Karadeniz Bölgesi’nin Kaşka kabileleri getirmiştir. Kaşkalar uzun süre Hititler’in hüküm sürdüğü toprakları istila ederek, sınır şehirleri ve kült mekanları yakıp yıkmışlar; zayıflayan başkent Hattuşa’ya son darbeyi vurmuşlardı. Oluz Höyük’te ortaya çıkan buluntularda Kaşka işaretleri…
Atatürk'ün girişimleriyle şekillenen erken cumhuriyet dönemi Türk arkeolojisi, ulusal bir politikaya dayanıyordu. Bu dönemde geliştirilen Türk Tarih Tezi ve Güneş-Dil Teorisi, Türklerin kültürel kimliği üzerine yeni bir bakışaçısı oluşturmuş; Türk ulusunun Anadolu'daki varlığını meşrulaştırma yolunda birçok kazı çalışması yapılmıştı.
Erken Tunç Çağı’nın son döneminde (MÖ 2500-2000) Anadolu’da ilk kez “uluslaşmış” halklar görülmeye başlandı. Pala, Kaška, Ha(i, Luvi ve Hurri halklarının her biri kendilerine has kültürler geliştirmişti. Kuššaralı yöneticiler, yerel beylikleri kontrol altına alacak, böylece Anadolu’nun ilk merkezî devleti Hititlerin temelini atacaklardı.
İslâmiyet, ibadeti tapınaktan eve taşıyan ilk dindir. Bu, Hz. Muhammed’in ibadetlerini evinde başlatmış olmasıyla doğrudan ilişkilidir. 622’de inşa edilen Peygamberin Evi, sonrasında bir tapınağa dönüşerek Mescid-i Nebevî’yi oluşturmuştur. Amasya yakınlarındaki Oluz Höyük (MÖ 450’ler), ilahi kaynaklı dinlerle benzerlikler gösterir.
“Türkiye Antik DNA Projesi”nin sonuçları, Urartu medeniyetinin Levant ve Orta Anadolu genetik bağlantılarını ortaya koydu. MÖ 500’lerde Orta Anadolu ve yakın çevresinden Doğu Anadolu’ya uzandığını kanıtladığımız göçlerin, birkaç yüzyıl önceden başladığı teyit edildi. Urartuların “Batı bağlantısı” çok yeni bir gelişme.