ARŞİV KAYITLARI VE SÖZLÜ TARİHTE ANADOLU BEYLİKLERİ
Değişen devirler ve hanedanların kaybolan mirası
Anadolu beyliklerine dair Osmanlı arşiv kayıtları, ancak 17. yüzyıla kadar geri gidebiliyor. Beylikler döneminden kalan miras yapılardan tarihî eser niteliğini koruyanlar ve vakıflar koruma altına alınmıştı.
FARKLI DİNLER, FARKLI DİLLER, ORTAK PARALAR...
Müslüman Anadolu’nun figürlü, sembollü sikkeleri
Arap yarımadasında, İran’daki İslâm devletlerinde yerleşmiş olan figür yasağı, Ortaçağ’da Anadolu Selçukluları’nda ve beyliklerde görülmedi. Kullanılan sikkeler, Rum ve Ermeni sanatından izler de taşıdı.
TAVAİF-İ MÜLÛK VE KISITLI KAYNAKLAR
Karmaşa, çekişme içinde çokkültürlü bir dönem
Eski tarihçilerin “tavaif-i mülûk” (melikler karmaşası, tuhaflığı, çekişmesi) olarak niteledikleri Anadolu beylikleri, aralarındaki rekabet ortamına rağmen, etnik veya din temelinde bir çatışmaya girmedikleri gibi, yüksek kültür ürünü eserlere imza attılar.
ANALİZ / BEYLİKLERE YAKLAŞIM SORUNLARI
Anadolu tarihine bakarken Osmanlı gözlüğünü çıkaralım
Beylikler dönemini “Osmanlı egemenliği” ve “aşiretten devlete” klişeleriyle değerlendirmek, Türklerinin tarihinin dinamiklerini, başarısızlıkları anlamamızı engeller. “Egemenlik” teorileri ile aşiret ve konar-göçer yapılarını uygarlığın bir alt basamağı şeklinde görme eğilimi de artık dünya literatüründe geçerliliğini yitirmiştir.
OSMANLILARIN GÖLGESİNDE BIRAKILAN YÜKSEK KÜLTÜR ÇAĞI
Ortaçağ’da Anadolu aydınlanması
10. yüzyıldan itibaren Anadolu coğrafyasına yerleşmeye başlayan konar-göçer Türkmen ve Kürt kökenli topluluklar, Anadolu Selçukluları öncesi ve sonrasında yerel devletler kurdular, sikke bastırdılar, benzersiz mimari eserlere imza attılar. Çatışmalara ve kaotik ortamlara rağmen çokkültürlü bir çeşitliliğin hüküm sürdüğü, ders kitaplarımızda “karanlık” veya “Osmanlılara hazırlık” diye okutulan ama aydınlık yüzyılların tarihi…