USS INDIANAPOLIS’İN TRAJİK ÖYKÜSÜ
Japonlarla savaştı, atom bombasını taşıdı, köpekbalıklarına yem oldu
ABD’nin 2. Dünya Savaşı’ndaki meşhur savaş gemisi USS Indianapolis, Pasifik muharebelerinde etkin bir rol oynadıktan sonra, 1945 Ağustos’unda Hiroşima’ya atılacak atom bombasının ana parçalarını bölgeye taşıdı. 1945 Temmuz’unda bir Japon denizaltısı tarafından torpillenen gemiden kurtulanlar 4 gün boyunca okyanusun ortasında dehşeti yaşayacak; günümüze kadar uzanan acılar sona ermeyecekti.
ABD'NİN MANHATTAN PROJESİ
Soğuk Savaş’ı başlatan cehennem bombaları…
Biliminsanları bombanın kullanımı halindeki tehlikeleri belirtir ve Japonya’yı teslime zorlamak için bunun hiç değilse boş bir yere atılmasını ister. Ancak yeni Başkan Harry Truman, hem direnişi “en az maliyetle” kırmak için hem SSCB’ye dünyanın yeni patronunun kim olduğunu göstermek için hem de yatırımları meşrulaştırılmak için düğmeye basacaktır.
HİROŞİMA-NAGAZAKİ/75.YIL
Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu
Mantara benzer bulut göğe yükselir. Peki aşağıda neler olmaktadır? Müthiş bir ışık (pika), dev bir patlama (don), mutlak sessizlik, giysiler yokolunca geriye kalan çıplaklık... Kollarını yana açmış, derileri sarkan insanların yürüyüşü. Bisiklet üzerinde ölü bir beden. Yanıp kör olmuş bir at. Cesetlerle dolu sarnıçlar. Yangınlar. Elinde gözünü tutan bir adam. Yıkıntıların altından sıyrılmaya çalışanlar. Kapkara bir yağmur. İnsan ve insansızlık hikayeleri...
LENİNGRAD KUŞATMASI'NDA KADINLAR (EYLÜL 1941-OCAK 1944)
Erkekler ölüyordu; ama onlar hem evde hem siperde direndi
Modern tarihin en korkunç kuşatmasını Leningrad, eski ve şimdiki adıyla St. Peterburg yaşadı. 2. Dünya Savaşı’nda Almanların çember oluşturarak bombardıman, soğuk ve açlıktan ölüme mahkum ettikleri şehri ayakta tutan kadınlar oldu. Kadınlar siper kazmaktan nöbet tutmaya, fabrikada çalışmaya kadar her işi üstlendi. Geride bıraktıkları belgeler, günlük hayatın ayrıntılarıyla doluydu. Kahramanlıkları da bu ayrıntılarda gizliydi.
ROMA’DA MÖ 1. YÜZYIL VE SONRASINDA ARENA
Aslanım benim! Gebert şu gladyatörü…
Eski Roma’da en alt sınıfa mensup olan veya vatandaş olmayanlara uygulanan idam türleri içinde insanların en çok sevdiği “hayvanlara mahkum edilmek” yani damnatio ad bestias cezasıydı. Romalıların circus adını verdiği, bugünkü stadyumlara benzer arenada, seyircilerin kahkaha ve alkışları arasında mahkumlar uzak diyarlardan getirilmiş aslanlar, leoparlar, filler, timsahlar, atmacalar tarafından parçalanırdı. Seyirciler de bu sırada “en son kim canlı kalacak” diye bahis oynardı.
AMRİTSAR KATLİAMI’NIN 100. YILI
İntikam, 21 yıl sonra soğuk yenen bir yemektir
1919’da İngiliz askerleri, Pencab vilayetinin Amritsar kentinde bir bahçede sivil Hintli halka ateş açarak 1000’e yakın insanı katlettiler. Dönemin Pencab Valisi Michael O’Dwyer, 21 yıl sonra Londra’da, katliamdan kurtulan Udham Singh tarafından öldürülecekti.
Memlûkler’de kanlı şenlikler ve şiddet pornosu
1250 ila 1517 arasında hüküm süren Memlûkler, Moğol istilasını durdurdular, Haçlı ordularını yokettiler, siyasi tarihe geçtiler. Ancak onlarla ilgili az bilinen, gündelik hayatta yaşanan şiddetin sıradışı karakteriydi. Ortalama her 5 yılda bir hükümdarın değiştiği Memlûk toplumunda, eski yöneticinin evi, ailesi, yakınları yokediliyor, parasına el konuyor ve böylelikle “sokaktaki vatandaşın gazı alınmış”, ekonomik sorunlar ertelenmiş oluyordu.
16.-17. YÜZYILDA 361 KİŞİYİ İDAM ETMİŞTİ
Cellat Franz Usta: İtinayla işkence yapılır
“Cellat uyandı yatağında bir gece / ‘Tanrım’ dedi ‘Bu ne zor bilmece: / Öldükçe çoğalıyor adamlar / Ben tükenmekteyim öldürdükçe’...” Ataol Behramoğlu’nun 1974’te yazdığı dizeler, adeta 450 yıl önceki Nürnberg celladı Franz Schmidt’in ruh halini anlatıyor. 45 yıllık kariyeri boyunca 361 kişiyi idam eden, sayısız insanı kamçılayan, damgalayan, yakan Franz Schmidt, emekli olduktan sonra anatomi bilgisinden dolayı hekimlik yapmıştı.
BİR KORE TRAJEDİSİ: PRENS SADO'NUN KATLİ
Çürüyen bir şeyler var bu Kore krallığında…
Tarih oğlunu öldüren hükümdarlarla doludur ama bu idamlardan pek azı Çoson (Kore) Krallığı’nın veliahtı Prens Sado’nun 1762 Temmuz’undaki ölümü kadar tuhaf ve korkunçtur. Shakespeare trajedilerine taş çıkaran bu gerçek öyküde, babası Kral Yongjo tarafından bir pirinç sandığına kilitlenen prens, sekiz gün sonra ölür. Veliahtın eşi Prenses Hyegyong, yıllar sonra olayın perde arkasını anlatacaktır.
STRASBOURG, 1518: TARİHİN EN ÜNLÜ TOPLU DANS SALGINI
Ekonomik çöküntü ve umutsuzluk içinde ölene kadar dans!
Ortaçağ sonu ve Rönesans döneminde Avrupa’da Ren kıyısındaki kentlerde bir dizi dans salgını yaşandı. En ünlüsü Strasbourg’dakiydi. Tek bir kişi dans etmeye başlayınca, onu görenler de çılgınlığa katıldı. Tanıklar, salgın zirve noktasına ulaştığında, günde 15 kişinin öldüğünü iddia ettiler. Bu dans “vebasının” nedeni sevinç değil, ekonomik ve ruhsal çöküntüydü. Bir toplu dehşetin arkasındakiler...