EĞER BUNU OKUYORSANIZ
Ağlayın
Dünyada her 10 kişiden biri sürekli açlığın pençesinde. Nijerya veya Hindistan’da ailelerin dörtte biri günü yemeksiz bitiriyor. Pandemi ve savaş, market raflarındaki fiyatları yükseltince gıda krizi bir anda gündemin üst maddelerine taşındı. Ancak bir yanda iklim krizi, bir yanda üretim ve paylaşım sistemlerinin adaletsizliğiyle bugünlerin yaklaşmakta olduğunu söyleyenlere uzun yıllar kulak tıkanmıştı. Sömürgecilik yıllarından bugüne, sorunun köklerinden çözüm önerilerine gıda krizi.
TARİHİN BÜYÜK KITLIKLARI
İnsanları kırıp geçiren gerçek ‘Açlık Oyunları’
İnsanoğlu bu dünya üzerindeki en kötü kıtlıkları ve en büyük kitlesel ölümleri son birkaç yüzyılda gördü. İrlanda’da patatese bulaşan mantarla başlayan “Büyük Açlık”tan bugün birçok ülkenin soykırım olarak tanıdığı “Holodomor”a, 36-45 milyon insan açlıktan öldü. Propaganda posterlerinde neşeli köylüler, yaşanan acı gerçeklerin üzerini örtemedi.
GIDA REJİMLERİ
Kusursuz fırtınaya doğru üç tarihsel dönemeç
İlk olarak Harriet Friedman ve Philip McMichael tarafından kavramsallaştırılan gıda rejimleri sistemine göre, 1870 sonrası üretim-tüketim ilişkilerini, kurumsal yapıları ve bunları şekillendiren hegemonya biçimlerini kapsayan üç ayrı dönem mevcut. Sömürgecilik, “Yeşil Devrim” ve şirket gıda rejimi bu dönemlerin öne çıkan itici güçleri… Bugün yaşadığımız şoklar ise yeni bir paradigma üzerine düşünmeyi zorunlu kılıyor.
YEMEĞİMİZE NE OLDU?
Tüketim kültürü yayılırken, besin ‘gıda’ya dönüşürken…
Binlerce yıldır gıdamız aynı zamanda yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan besinimiz oldu. Sanayileşme, teknoloji ve kentleşmeyle birlikteyse insan türü olarak yaptığımız faaliyetlerin tümünü tek bir kavramın içine doldurduk: Tüketim. Böylece gıdayı da tüketir olduk. Meta hâline gelen gıda, artık besinle eşanlamlı değil, çünkü artık her gıda besleyici değil. Tarladan laboratuvara gıdanın geçmişi ve geleceği…
BM GIDA VE TARIM ÖRGÜTÜ 2022 RAPORU
Dünyayı aç bırakan krizin Kuzey ve Güney hâli
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) bu yıl yayımladığı rapor, dünyanın şimdiye kadar yaşadığı en ciddi gıda krizinin eşiğinde olduğunu ortaya koydu. Rapora göre küresel olarak açlıktan etkilenen insan sayısı 2020’den bu yana yaklaşık 46 milyon ve COVID-19 salgınının patlak vermesinden bu yana 150 milyon arttı ve 2021’de 828 milyona yükseldi. Ulusal kalkınmacılık döneminden neoliberalizm çağına, krizin taşlarını döşeyenler.
Kediler evden atıldı köpeklere yer açıldı
İnsanoğlunun can dostu, koruyucusu kediler, fare-yılan-akrep tehdidi kalmayınca, nankör insanlar tarafından kapı dışarı edildiler. Evlerin dışında tutulan köpekler ise, artık odamızda, yatağımızda…
ASIRLAR SÜREN SALTANAT SONA ERDİ
Sokak hayvanları için en kötü yüzyıl
Evrendeki her şeyin insana hizmet için yaratıldığına ve “işine yaramayan” her şeyi yok etme hakkı olduğuna inanan hastalıklı kafa, 20. yüzyılı Türkiye’deki sokak hayvanları için tam bir vahşet dönemine çevirdi. İlki 104 yıl önce kurulan ve dönem dönem belediyelerin hayvanları öldürmesine destek dahi veren hayvanları koruma organizasyonları ise zaman içinde değişti, naif hayvanseverlik hayvan hakları savunuculuğuna dönüştü.
İSTANBUL’DAKİ KÖPEK SÜRGÜNLERİ
Köpeklerin ahı tuttu, Sivriada Hayırsız oldu
İstanbul’da şehir sakinleriyle geleneksel bir uyum içinde yaşayan köpekler, halktan çok idarecilerden çekti. İlk iki sürgün kararı ahalinin infiali nedeniyle iptal edilirken, modernleşme gerekçesiyle yapılan üçüncüsü dört ayaklı İstanbullulara en acı darbeyi indirdi, sürgün yeri Sivriada’nın ismini Hayırsız Ada’ya dönüştürdü.
BATILI GEZGİNLERİN GÖZÜYLE İSTANBUL’UN KÖPEKLERİ
Batılıları şaşırtan sokak hayvanları
Osmanlı toplumunda uzun yıllar el üstünde tutulan sokak hayvanlarına merhamet gösterilirken Batı’da durum tam tersiydi. Hâl böyle olunca İstanbul’a gelen Batılı gezginlerin ahalinin hayvanlara gösterdiği hürmeti görüp hayret etmemesi imkansızdı.
OSMANLI TOPLUMUNDA HAYVAN HAKLARI
Hayvanlara eziyetin suç olduğu dönem
İnsanların tıpkı kul hakkı gibi hayvanların hakkını almaktan çok korktuğu, hayvanlara eziyet edilmesinin felaketlere, afetlere sebep olacağı inancına sahip olduğu Osmanlı Devleti’nde hayvan haklarına dair düzenlemeler çok eski tarihlere dayanıyor.