Hrant Dink yalnızca hakları rahatlıkla gasp edilebilen, ayrımcılığın bin bir çeşidine maruz kalan Ermenileri temsil etmiyordu. Öyle olsaydı bütün mutsuzların, bütün itirazı olanların, bütün hak hukuk peşinde koşturanların ufkunda böylesine güçlü bir ışık olarak varolmazdı.
1990’lı yıllarda akademik literatürde Ermeni meselesine ilişkin patlama yaşandı. Soykırım tezini savunanlar ve buna karşı çıkan çalışmalar olduğu gibi her iki tarafı da memnun edemeyen kitaplara da rastlanıyor.
Türkiye’de Ermeni sorunuyla yüzleşme konusunda son yirmi yılda dikkat çekici bir mesafe alındı, toplumdaki farkındalık hissedilir biçimde arttı. Etkinlikler çoğaldı ve çeşitlendi. Üstelik bu gelişmeler son yirmi yıllık zaman diliminde hızlanarak gerçekleşti. Bu dönüşümün nasıl giderek hızlandığı, bu konudaki gelişmelere geriye doğru sararak bakınca daha açık biçimde gözüküyor.