YÜRÜ BE!
Tarihin en büyük katili kim? Hür teşebbüsçü Thomas Midglay
Amerikalı makine-kimya mühendisi Thomas Midglay Jr., yakın zamana (2004) kadar kullandığımız “süper benzin”in mucidi. Bu “kurşunlu” benzinin dünya çapında 100 milyonun üzerinde insanı öldürdüğü tahmin ediliyor. Zeka geriliğine ve antisosyal davranış bozukluklarına bağlı şiddet suçlarına yolaçması ve bunların sonucunda hayatını kaybedenler de ayrı. Ne kadar şahane, ne kadar hür müteşebbis, ne kadar serbest piyasacı, ne kadar da başarı timsali bir kardeşimiz değil mi?
1 MAYIS… 1 MAYIS…
Gün gelir zorbalar kalmaz gider Yepyeni bir hayat gelir her yerde
ABD’de dine ya da ırka dayalı ayrımcılık, resmî olarak kınansa da bir seviyede sürmeli ki hiçbir zaman özür dilenmeyen, hatta bırakın özürü, ortamlarda müsebbibi olmakla övünülen başka bir temel ayrım yani sınıfsal ayrımcılık gözden kaçmaya, yoksayılmaya devam etsin. Tarihlerimiz 1886’yı gösterirken Chicago’da 80 bin işçi, pek kıymetli bir kardeşimiz olan Albert Parsons öncülüğünde sokağa iniyor. İşte tarihin ilk 1 Mayıs korteji bu. Sonrasında ise bombalar, cinayetler ve idamlar gelecek…
JÜL SEZAR’IN BIÇAKLANMASI HADİSESİNE DAİR
Vaay, sen de mi Brütüs! ve Shakespeare’in uydurmaları
İşareti alanlardan Servilius Casca, en tezcanlıları olarak Sezar’a hançerle bir kesik atıyor; ama bu basit bir sıyrıktan öteye gidemiyor. Öyle ki Sezar’ın dönüp “Ne yapıyorsun ulan?” falan dediği aktarılıyor. Casca da o sırada “Ulan koca diktatöre hançeri vurduk, bir de başkası olaya dahil olmazsa kabak gibi ortadayız, inkar da edemeyiz, şafak karanlık, küllüm yanarız” diye düşünerek “Oğlum yardım etsenize alooo?” diye senatoya bağırıyor. E, bunun üzerine diğer komplocular da Sezar’ın üzerine atılıp bıçaklamaya başlıyor. Ancak o noktadan sonra Sezar’ın ağzından çıkan “Vay sen de mi Brutus!” vesaire gibi cümleler, benim bildiğim Shakespeare’in falan uydurması.
‘ROARING 20’LERDEN ‘BORING 20’LERE
1920’ler: Müzik-dans-eğlence 2020’ler: Hijyen-maske-mesafe
Bu sıkıcı 20’leri idrak ettiğimiz günlerde, renkli ve bol cümbüşlü 1920’lere dönecek olursak… Aslında bizim de en azından ülke olarak, yakın zamana kadar pek bir kükrediğimiz, kükremekle kalmayıp “atara atar, gidere gider” tarzında bir Demet Akalın felsefesiyle dünya siyaset sahnesine renk kattığımız ortada. “Tatlı tatlı yemenin bir de ekonomik buhranı vardır” derecesine gelen 1929’la birlikte bu kükreyen 20’lerin nefesi kesilmişti… Ama enseyi karartmayalım; elbette bazen çiçek açıp bazen solacağız; bugün ağlıyorsak yarın güleceğiz.
Meteor falan yok kardeşim; küreselciler bizi korkutup baskı altına almaya çalışıyor
Dikkat ederseniz son 2 yıldır Covid-19 vesilesiyle öğrendiğimiz enteresan bir şey şu: Eğer mesela dünyaya yaklaşan dev bir göktaşı sözkonusu olsa, yaklaşan meteorun Merkür retrosunun Yay Burcu’nda yaptığı kavisin su evinden çıkıp toprak nahiyesine girmesiyle gerçekleşen alafortanfonik bir durumdan ibaret olduğunu, endişeye mahal olmadığını iddia edecek çok insan var. Olur da tehlike bertaraf edilirse? Hah işte o zaman da bütün komplocular “E biz demiştik, dünyaya her gün onlarcası düşen meteorlardan biri işte” diyecek… Neticede komplocular hiçbir zaman yanılmıyor; her zaman bir şekilde haklı çıkıyor.
Dolandırıcının dilemması: Meşhur Michelangelo ve sahtekarlıktan sanatkarlığa
Michelangelo’nun patronu Medici ailesinden bir kuntiz, bakıyor bu Michelangelo’nun eli iyi işliyor, “Hacı” diyor, “Gel şöyle güzelinden bir Vaftizci Yahya heykeli yap ama Yunan tarzında olsun. Sonra bunu toprağa gömüp çıkartalım; antika diye Roma’da elimizi öpene 10 bin florine okuturuz”. Bildiğiniz tarihî eser dolandırıcılığının ilk hâli… Michelangelo, bu teklife “Ben fakir ama onurlu bir sanatçıyım!” diye karşı çıkmıyor; oturup sahte heykeli yapıyor. Bunu Roma’da bir kardinale okutuyorlar. Ancak olaylar biraz farklı gelişiyor…
‘Hayırsever işadamları’, Robin Hood, Hamido, organize işler ve şerefsizler
Bizim zenginden alıp arada fakire de pilav üstü birbuçuk ısmarlayan Robin Hood, karşılığında köylü tarafından hasımlarına karşı korunuyor. Halbuki Robin kendi dalgasına bakan, iktidara karşı başka bir iktidar için savaşan biri…
Korkmasın hiç Romalılar Merttir göründüğü kadar Milleti hep o arkalar Gaayyus Jü-ül-yus Seeezar!
Sezar’ı herkes bilir ama Lucius Caesetius Flavus’u neredeyse kimse tanımaz. Seçilmiş halk temsilcisi Flavus, Sezar’ın henüz imparator olmadığı dönemde, heykelinin başına takılan “kral” tacını kaldırtır ama bunun bedeli ağır olur. Sezar bu işe çok sinirlenir ve yargıya emrederek kendisini kral ilan edenlerin serbest bırakılmalarını sağladığı gibi Flavus’u da mahkemeye verir. E, dokunulmazlığı var. Sorun değil, onu da kaldırır!
Dünden bugüne hem tarihte hem gelecekte her yerde bizimle: 128
Commodore 128, biliyorsunuz ki adını 128 kilobyte olan rastgele erişimli hafızasından (RAM) alıyor. Tabii bugün bırakın telefonu, buzdolabımızda bile daha fazla RAM var. Zaten bu 128 rakamı bilgisayarla ilgili işlerde çok sık karşımıza çıkıyor. Bu da doğal, çünkü kendisi 2’nin yedinci kuvveti. 128 ayrıca, bilhassa dans şarkılarında en sık karşımıza çıkan metronom değeri. İnsanın içine işleyen bir havası olduğu için spor salonlarında falan da genellikle hep böyle 128 bpm’lik şarkılar çalar.
'AKLIMDA KALDIĞI KADARIYLA TARİH'
ABD’nin ‘Kartal Pençesi’ Carter’ın talihsizliği…
Bundan tam 41 sene önce Amerikan Başkanı Jimmy Carter’ın İran’a karşı başlattığı Eagle Craw (Kartal Pençesi) operasyonu tam bir skandala…...