4 OCAK 1879
Mustafa Kemal’in gerçek doğum tarihi
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum tarihi, yıllardır 1881 olarak biliniyor, yazılıyor. Oysa ki bugün Şişli’deki Atatürk Evi’nde bulunan tarihî belge, O’nun doğumunun, bilinenden 2 sene önce olduğunu resmen kanıtlıyor. Tarihçi Necdet Sakaoğlu, son kitabında konuyu bütün yönleriyle anlatıyor…
Mustafa Kemal’in gerçek doğum tarihi: 4 Ocak 1879
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum tarihi, yıllardır 1881 olarak biliniyor, yazılıyor. Oysa ki bugün Şişli’deki Atatürk Evi’nde bulunan tarihî belge, O’nun doğumunun, bilinenden 2 sene önce olduğunu resmen kanıtlıyor. Tarihçi Necdet Sakaoğlu, son kitabında konuyu bütün yönleriyle anlatıyor…
10 MADDEDE KADIN HAREKETİNİN İLKLERİ
Yazdılar – çizdiler, dünyayı değiştirdiler
19. yüzyılın ilk yarısından itibaren Osmanlı toplumunda kadın hareketi, kadınların ısrarlı yayın ve üretimleriyle Batı’nın hiç gerisinde kalmayarak büyük kazanımlar elde etti. Kız çocuklarına eğitim hakkından kamuda çalışma ve yüksek öğrenim hakkına pek çok kazanım yayınlar yoluyla olmuştu. İşte ilkleriyle 10 maddede son Osmanlı döneminde ve Kurtuluş Savaşı’nda kadın ve emek hareketine dair ses getiren yayınlar; mücadeleleriyle günümüzü ve geleceğimizi aydınlatan kadınlar…
ÖLÜMSÜZ MARADONA
‘Tanrı’nın eli’, futbolun ilahına değdi
Bir yanda skandalları, mafya ilişkileri, “en büyük pişmanlığım” dediği uyuşturucu bağımlılığı; bir yanda milyonlara yoksulluğunu, ezilmişliğini unutturan, onu ilahlık seviyesine taşıyan bu dünyadan olmayan yeteneği… Adına kilise bile kurulmuştu ya bu dünyada Tanrı olmak kolay değildi. Sonunda Eduardo Galeano’nun dediği gibi “sırtında taşıdığı ağır çarmıhın” altında kaldı.
Yeni nesil propoganda: Siyasi trollük yöntemleri
Trollük, birbirini yüz yüze tanımayan çevrimiçi dünyada cemaatleşmiş, insanların hassasiyetlerini hedef alan, bir tür ganimet olarak duygusal tepkiler toplayan kışkırtıcı, konu dışı ve hariçten gazel okuyan kimse anlamında kullanılıyor. Trollük daha kişisel ve apolitik bir minvalde düşünülürken kolektif ve siyasi misyona sahip bağlamlarda kullanımı giderek arttı. Anonymous adlı hacker grubunun Scientology tarikatiyle mücadelesinin politikleşmesi ilk büyük örneklerden olabilir. Putin’in siyasi troll kullanımı da… Bir Guardian yazısında Putin’in siyasi trolleri ile ilgili sıralanan uzman görüşleri arasında şunlar öne çıkıyordu:
BOT HESAPLAR VE ULUSLARARASI TARTIŞMA
Twitter’ın müdahalesi, Türkiye’nin tepkisi…
Geçen aylarda Twitter’ın Rusya ve Çin’in yanısıra Türkiye kaynaklı 7.340 hesabı da “trol faaliyetleri” kapsamında askıya alması, sosyal medyadaki “algı yönetimi” tartışmalarını alevlendirmişti. Türkiye uygulamayı protesto etti ve Twitter’ı “kara propoganda” yapmakla suçladı.
İnternet öncesi dönemin en önemli kandırmacaları
İnsanları kışkırtarak tartışma yaratmak, “oltaya getirerek” eğlenmek, bazen provokatif bazen de absürt mesajlarla apaçık gerçek kabul ettiklerini sorgulatmak, sosyal medyadan ve hatta internetten çok daha uzun bir geçmişe sahip. Antik Yunan’dan 90’lara kitleleri galeyana getiren en büyük kışkırtıcılar…
TARİHTE TROL EFSANESİNİN KÖKENLERİ
İskandinav mitolojisinin kötü niyetli yaratıkları
İskandinav mitolojisinde ve folkloründe inançsızlık, kötülük, vahşet, çirkinlik ve gecenin tekinsizliğini cisimleştiren troller, günışığına görüp taşlaşana kadar kötülük yapmaktan vazgeçmezlerdi… Aynı günümüzdeki troller gibi onlar da gerçek isimleri yani kimlikleri ortaya çıkınca güçlerini kaybedip yokolurlardı. Belki de aralarında zannettiğimiz kadar büyük bir fark yoktur.
TÜRK İMPARATORLUĞU’NUN MÜSTESNA YILLARI
Kültürde ve askeriyede ‘Magnifique’ bir dönem
Kanunî devri sadece büyük bir fetih devri değil, sınırlar kadar aynı zamanda devlet idaresinin de oturduğu bir dönemdir. Kültürel atılımlar, başta mimari ve kayıt sistemi olmak üzere kalıcı bir etki yaratmıştır. Ne Batı’da ne Doğu’da, dünya tarihinin bu en tayin edici dönemi ne yazık ki şimdiye kadar hakkıyla yazılamamıştır.
2 ÇOCUĞUNU, 5 TORUNUNU ÖLDÜRTEN PADİŞAH
Kaçınılmaz trajedi: Kanunî ve oğulları
Klasik trajedide insan kaderin oyuncağıdır. Hükümdar kendi oğullarını yani doğal rakiplerini öldürtür. Şehzadeler de babalarına başkaldırır, birbirleriyle savaşır; çünkü bu bir ölüm-kalım meselesidir. Sultan Süleyman son yıllarında artık böyle trajik bir karakterdir: Yorgun bir hükümdar, çok sevdiği karısını kaybetmiş bir erkek, iki oğlunun ölüm kararını vermiş yaşlı bir adam.