Her üç İbrahimî din içerisinde de, bunu devlet yönetimi şekline dönüştürme veya bunları bağdaştırma eğilimleri mevcut olmuştur. Ortaçağ’ın sayısız fetih ve istila hareketi, St. John şövalyelerinden Hasan Sabbah’ın fedailerine, dinî ideolojileriyle etki yaratan örgütler tarafından ateşlendi.
İslâmiyet’in hızlı yayılışıyla birlikte Anadolu coğrafyasında da güçlenen tarikat ve cemaatler, Osmanlı döneminde sıkı denetime tâbi tutulmuştu. Şer’i-Sünni bir İslâm devleti olan Osmanlı’nın, tarikat, tekke, Mehdilik gibi olaylara bakışında, Alevi-Sünni kontrastını öne çıkarmadan, devletin bekasını önde tutan bir yaklaşımı vardı. Asayişin ihlal edilmesi, devletin temel nizamının sarsılması durumundan öte, bunun ihtimaline dahi kapı aralayan şeyh-veli-müderris-hoca kim olursa olsun hiç kimsenin gözünün yaşına bakıldığı görülmemiştir. İşte Osmanlı döneminde sivrilen dini karakterli hareketlere karşı devletin yaklaşımı ve bunların liderlerinin başlarına gelenler...