DİLDE VE YAZIDA BÜYÜK SARSINTI
Nefret söylemi ve medya: Estetize edilmiş fenalıklar
1980’lerin ortalarından itibaren tanımlanan “nefret dili”, son yaşadığımız deprem felaketinden sonra medyada ve sosyal medyada etkili oldu, oluyor. Bir tarafta geleneksel medyanın analitik, sorgulayıcı ve özeleştiri yapmaktan uzak dili. Diğer tarafta sosyal medyada anonimliğe izin veren iletişim sürecinin ayrımcı, saldırgan veya nefret söylemini yayan örnekleri barındırması.
YILLARDIR BİTMEYEN BİR DİL SORUNU: “^”
Bir giydirilip bir çıkarıldı ‘şapka’ kafaları karıştırdı
Arap harflerinden Latin harflerine geçmek gibi güç sayılabilecek bir işi görece başarılı ve hızlı bir şekilde hayata geçiren Harf Devrimi, hem yazı hem de konuşma dilinde günümüzde etkileri hâla devam eden bazı tartışmaları beraberinde getirdi. Bunlardan biri de kamuoyunda “şapka” olarak bilinen işaretin kullanılıp kullanılmayacağı üzerine.
‘Yeter ki 90-60-90 olsun, Türkçesi noksan olsun…’
1990’lara kadar spikerlik eğitiminde “TRT ekolü” dediğimiz, yüzlerce aday arasından seçilenlerin aylarca eğitildiği, kursların sonunda yapılan sınavlarda başarılı olan iki ya da üç kişinin spiker kadrosuna alındığı bir sistem vardı. 90’larda özel radyo ve televizyon kanallarının açılmasının ardından, o yılların deyişiyle “90-60-90 olsun, Türkçesi noksan olsun” anlayışı yaygınlaştı ve Türkçe söyleyiş yanlışları artmaya başladı.
Sözdizimi yanlış olunca: ‘Ben çok denizde yüzerim’
Sözdizimine gösterilen özen, iletimizin hedef tarafından doğru algılanması bakımından önem taşıyor şüphesiz. Sözdizimi (Fransızcası ile sentaks) doğal dillerdeki cümle kurma ilkelerini inceleyen ve cümle kurma esnekliğini ele alan dil bilimi dalıdır. Türkçe sözdiziminin en belirgin özelliği, kelime gruplarında ve cümlede ana ögenin genellikle sonda bulunmasıdır. Edebî topluluklar bilinçli olarak sözdizimi sapmaları yapabilir.
DİLİMİZİN SÖZ VARLIĞINI TEHDİT EDEN İFADELER
Türkçenin ‘level’ atlaması bu ‘kombin’le hiç olmuyor
Son yıllarda eğitim-öğretim alanındaki tercihler ve iletişim araçlarının etkisiyle Türkçe, İngilizcenin etki alanına girdi. Dillerin yaşayan birer varlık olarak birbirleriyle etkileşim içinde olmaları kaçınılmaz. Ancak dil, “kendi kendini ayakta tutan canlı bir varlık değildir” denir. Ferhan Şensoy ustamızın İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You! kitabını hatırlamadan edemiyor insan.
OKTAY RİFAT “VİRGÜL” ŞİİRİNDE ŞÖYLE SESLENİR:
‘Bir virgül dilimin ucunda, Ezik ve kekremsi, Her bütüne meydan okuyan’
Türkçede virgüle benzeyen ilk işaret 14. yüzyılda Şeyyad Hamza’nın Yusuf ve Züleyha mesnevisinde mısralar arasında kullanılmış olmakla birlikte, noktalama işaretleri Tanzimat dönemine kadar süsleme amaçlıdır. Köken Yunancadan, kelime Fransızcadan.
Kelime, kimlik ve tarih
Eğitim-öğretim sürecinde sözcük dağarcığının zenginleştirilmesinin önemi yadsınamaz. Özellikle tarih, hukuk, sosyoloji, siyaset bilimi gibi “sözel”e dayalı alanlarda sözcüklerin oynadığı rol merkezî önemde. Yeni medya düzeninde yapılan dil yanlışları, yazım yanlışları, anlatım bozuklukları, söyleyiş yanlışları…