Temmuz’da Gürcistan, Hollanda ve Afganistan’da üç meslektaşımızı kaybettik. Alexander Lachkarava LGBT karşıtı bir gösteride, Peter de Vries mafya üzerine bir program sonrasında ve Danish Siddiqui, Afganistan-Pakistan sınırında öldürüldü. Ülkemizde de bazı güvenlik güçleri gazetecileri hedef alarak darp etti.
Önce 11 Temmuz’da Gürcistan’da düzenlenen LGBT karşıtı bir gösteride görev yapan kameraman Alexander Lachkarava, aşırı sağcılar tarafından darp edilmesinin ardından hayatını kaybetti. 50’nin üzerinde gazetecinin saldırıya uğradığı gösterilerin ardından bu kayıp, şiddete kapı açan siyasetçilere karşı öfkeye neden oldu. Lachkarava’nın ölümünü, 15 Temmuz’da dünya çapında suç örgütlerine yönelik araştırmalarıyla tanınan Hollandalı gazeteci Peter de Vries’in ölümü izledi. 64 yaşındaki de Vries, 6 Temmuz’da Amsterdam’da bir televizyon programına konuk olduktan sonra eve dönerken başından vuruldu ve yaşam savaşını kaybetti. Sınır Tanımayan Gazeteciler, cinayeti “Organize suçun artık medya için büyük bir tehlike oluşturduğu Avrupa’daki bir dizi cinayetin sonuncusu” olarak tanımladı. 2017’de Malta’da Daphne Caruana Galizia, 2018’de Slovakya’da Jan Kuciak ve bu yılın Nisan ayında Yunanistan’da Giorgos Karaivaz, mafya tarzı cinayetlere kurban gitmişti. Son olarak bir hafta bile tamamlanmadan 16 Temmuz’da bir acı haber de Afganistan’dan geldi. Reuters’ın Hindistan’daki baş foto muhabiri, Pulitzer ödüllü Danish Siddiqui, Kandahar’daki çatışmaları haberleştirirken Pakistan sınırında Taliban pususuna düşen konvoyda hayatını kaybetti.
Uluslararası Basın Enstitüsü verilerine göre, son cinayetlerle birlikte 2021’de öldürülen gazetecilerin sayısı 22’ye ulaştı. Bunların içinde 9 Mart’ta, “yayınlarda kullanılan bazı terimlere kızdığı” gerekçesini öne süren bir dinleyicisi tarafından vurularak öldürülen Bursalı radyo programcısı Hazım Özsu da var. Katil, “Artık sesini kısıyorum” diyerek silahını çekmişti.
“Öldürülmese de” öldüresiye darp edilen gazetecilerin sayısı çok daha yüksek. Geçen ay Taksim’deki Onur Yürüyüşü’nü takip etmek isterken birkaç polis memurunun nefes almasını engelleyecek şekilde boğazına bastırarak, ters kelepçeyle gözaltına aldığı AFP muhabiri Bülent Kılıç ve Almanya’daki evinin bahçesinde bıçaklı ve yumruklu saldırıya uğrayan Erk Acarer, yalnızca ses getirenler.
21 Temmuz’da Kadıköy’deki Suruç anmasında haber yapmaya çalışırken polisin alanı terketmeleri talimatını verdiği, ardından gaz ve plastik mermilerle hedef aldığı gazeteciler ise son örnek oldu. AFP muhabiri Yasin Akgül ve EPA fotomuhabiri Erdem Şahin plastik mermilerle vuruldu; Dokuz8Haber’den Fatoş Erdoğan darp edildi. Çatışma bölgelerinde, protestolarda, mafyaya ya da hükümetlere karşı eleştirel haberler üzerinde çalışırken hayatlarını riske atan tüm gazeteciler adına “Daha fazla güvenlik, daha fazla özgürlük”…