Dünün ve bugünün gündemi e-postanıza gelsin.
0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Gelmişi ve geçmişiyle geleceği göre sektörü

Falcılık, kâhinlik, astrologluk, bostrobotluk gibi, gelecekten haber verme sektörünün bilinen liderleri var. Bunun yanısıra siyasetten dine farklı alanlarda hizmet veren ama gelecekten haber verme, geleceğe dair umut veya korku salma gibi işlerden elde ettiği faaliyet dışı gelirler kalemi bilançolarında çok daha büyük yer tutan sektörler de var. Peki 12 burçlu, 12 aylı takvimin 13. yıldızı neden iptal edildi?

Elbette geçmiş kadar geleceği de merak ediyoruz ve elbette bu takıntımız tarih boyunca mevcut olmuş. İşin esası, post-modernizm belasından sonra maaşallah geçmişi de neredeyse en fazla geleceğimiz kadar bilebileceğimiz ileri sürülse de, ben sabah ne yediğimi biliyor akşam ne yiyeceğimi ise ancak tahmin edebiliyorum. Ha elbette geçen yıl bu zamanlar kahvaltıda ne yediğimi yanlış hatırlayabilirim (ki ne yanlış hatırlayacağım, iki tane yumurta yedim, zira her sabah iki yumurta yerim), ama akşam ne yiyeceğimi bilmem mümkün değil. Yani evet, planım varsa, önceden mönüde neler olduğunu öğrenip karar vermeye çalışıyorum ama lokantaya oturup listeye bir daha bakınca fikrim değişiyor. Tabii Sultanahmet Köftecisi gibi “Mönü mü? Ne mönüsü? Köfte var, piyaz var işte, daha ne olacağıdı?” türü yerlere gitmeden önce hepimiz ne yiyeceğimizi biliyoruz, orası ayrı.

İnsanların gelecek merakı, yarın-öbür gün ne yiyeceklerine değil de başlarına neler geleceğine dair bir merak ve kümülatif olarak düşünecek olursak tarih boyu minik gezegenimizin inişli çıkışlı ekonomisinin en dev ve sarsılmaz sektörü. Falcılık, kâhinlik, astrologluk, bostrobotluk gibi gelecekten haber verme sektörünün bilinen liderleri var. Bunun yanısıra siyasetten dine farklı alanlarda hizmet veren ama gelecekten haber verme, geleceğe dair umut veya korku salma gibi işlerden elde ettiği faaliyet dışı gelirler kalemi bilançolarında çok daha büyük yer tutan sektörler de var.

Bu sektörlerin en masumu, ciddi ciddi uzayı merak edip, gök küredeki yıldızları, gök cisimlerini inceleyip bunlar arasındaki ilişkileri gözlemleyerek takvim falan çıkartan kadim astronomlar. Astronom diyorum, çünkü bu abilerin işin en başından itibaren astrolojiye inanmadığını, astrolojiyi sadece kendi astronomi çalışmalarına kaynak, fon, finansman bulabilmek için gerçekmiş gibi sattıklarını biliyoruz. Eh, bilimsel çalışma için söylenen beyaz bir yalan diyelim. En azından başka insanların acıları üzerinden kariyer kurup yalan söylememişler.

Peki neden bu geçmiş zamanın astronomlarının astrolojiye inandığını reddediyorum? Şimdi aklımda kaldığı kadarıyla bu abiler gök cisimlerini gözlüyor, bunların birbirleriyle ilişkilerini not ediyor falan ve bu sırada o zamanlar dünyaya eşit uzaklıkta zannettikleri (çok da üzerine gitmeyin adamcağızların ayol, o zamanlar insanlığın deneme yanılma dönemindeyiz hâlâ; dünya halkları olarak bilgimiz bugün 5 yaşında bir çocuk kadar) bir takım yıldızları da tespit edip bunların bulunduğu kuşağa Zodyak kuşağı diyorlar. Yine o dönemlerde gök cisimlerinin hareketlerine dayalı takvimler icad ediyorlar.

Ancak daha sonraki yıllarda bu abilerin o dönem kullandıkları sayı sistemine, takvime bakılıyor; bir de bu Zodyak kuşağındaki takım yıldızlara. I-ıh. Sayılar tutmuyor. Kuşakta 13 takım yıldız var, 13 de kafadan asal sayı ki hepiniz bilirsiniz, asal sayılar burnundan kıl aldırmayan sayılardır; kendi varlıklarıyla bölünmez bir bütünlük sergiler, ne mozaiği lan mermerdir. Bizim abiler de ne yapıyor? Bu takım yıldızlardan birine aynen şut. 12 takım yıldız, 12 burç mantıklı. Zira zaten Zodyak kuşağından çok daha önce güneşin hareketlerinden yılı 360 gün hesaplamışlar ve sonra da 12 aya bölmüşler.

E şimdi bu adamlar gerçekten astrolojiye inansa, “Merkür retrosu” falan diye konuşan zevzekler olsa, koskoca bir sektörün 1/13’ünü komple iptal ederler mi? Bununla kalsa iyi, Zodyak kuşağındaki takım yıldızlar pek de öyle eşit sürelerde gözlemlenmiyor; kimi 10 gün sürüyor kimi 40 gün. Ama bizim kadim astronomlar ne yapıyor? Sosyalist bir eşitlikçilik çerçevesinde her burca eşit sayıda gün dağıtıyor. Ha sonra biz bir yılın 360 değil, 365 gün sürdüğünü saptayınca o dağılım da değişiyor; yani en başta kolpayla başlıyor, zaman geçtikçe iş daha da kolpalaşıyor. Zaten daha da kolpalaşmasının sebebi, o kadim astronomların günümüzde sadece astronom olarak varlık gösterebilmeleri ve astroloji sektörünün komple bu işe gerçekten inananlara kalması.

Devamını Oku

Son Haberler