Edebiyatçı ve devlet adamı Hamdullah Suphi Tanrıöver, arkadaşı diplomat, maliyeci ve yazar Reşit Safvet Bey’e yolladığı “geçmiş olsun” mektubunda, kadınların 40’tan sonra “kocadıklarını” ama henüz kendileri için bir tehlike olmadığını söylüyor.
Türk siyaset ve edebiyatının tanınmış simalarından Hamdullah Suphi (1885-1966) uzun yıllar Türk dışişleri mensubu olarak Bükreş elçiliği yapmıştı. Önemli toplantılara katılarak büyük kitlelere etkili konuşmalar yapan Hamdullah Suphi’ye “Tanrıöver” soyadı Atatürk tarafından verilmiştir.
Uzun yıllar sefirlik ve milletvekilliği yapan Hamdullah Suphi Tanrıöver’in dedesi Şair Abdurrahman Sami Paşa, babası devlet adamı, tarihçi, nümizmat Abdüllatif Suphi Paşa, amcası edebiyatçı, yazar Sami Paşazade Sezayi Bey’dir. İstanbullu hanedan bir aileye mensup Hamdullah Suphi’nin en yakın dostlarından birisi Reşit Safvet Atabinen Bey’dir (1884- 1965). Lozan konferansının genel sekreterliğini yapan diplomat, maliyeci, yazar Reşit Safvet Bey Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun kurucusu ve uzun yıllar başkanlığını yapmış bir kişidir. Kendisi de aynı Hamdullah Suphi Bey gibi İstanbullu hanedan bir aileye mensuptur. Babası Miralay Safvet Bey Muzika-yı Hümayûn hocalarından olup Türk musiki tarihinde ilk solfeji yayınlamıştır.
Bu kıymetli, yaşıt iki şahsiyeti hem diplomat hem de Türk Ocakları kurucusu olmaları birleştirmiş, dostluklarını sağlamıştır. İkisi de çökmekte olan bir imparatorluğun dışişleri teşkilatının çeşitli kademelerinde görev yapmışlar, Türkleri ve Türk topluluklarını Batılı diplomatlara karşı savunmuşlardır. Türk Derneği, Türk Ocakları, Türk Yurdu Cemiyeti gibi kurumlarda çalışmış hatta kurucuları arasında yer almışlardır.
Atatürk döneminde Gazi’nin arkadaşı olarak etkili mevkilerde yer alan Reşit Safvet Atabinen daha sonraki yıllarda geri planda kalmış, kendini Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu reisliğine adamıştır. Hamdullah Suphi Tanrıöver ise uzun Bükreş elçiliği sonrasında milletvekili olarak parlamentoda görev yapmıştır.
Bu iki eski dost, ülküdaş ve hariciyecinin mektuplarından Hamdullah Suphi Tanrıöver’in 1931-1939 yılları arasında Bükreş sefiri iken daktilo ile yazdığı dört sayfalık mektup bu iki şahsiyetin ruh hallerini göstermesi bakımından çok ilginç bilgiler içermektedir. İlk kez yayımlanan bu mektup Hamdullah Suphi tarafından ıslak imzalı olarak Reşit Safvet Atabinen’in Yıldız’daki Serasker Rıza Paşa’nın konağındaki ikametgahına gönderilmiştir. Edebiyat tarihçileri ve Cumhuriyet tarihi ile ilgilenenler için ilginç ipuçları içeren bu mektup, Hamdullah Suphi Tanrıöver ile babası arasında 67 yıllık bir yaş farkını ilk kez ortaya koyması bakımıdan da önem taşır.
TANRIÖVER’DEN ATABİNEN’E
Babam beni 67’sinde dünyaya getirdi
Türkiye Cumhuriyeti
Bükreş Elçiliği
İki gözüm aziz Reşitciğim,
Mektubunu muhabbetle, tahassürle ve teessürle okudum. Rahatsızlığının seni böyle üzecek derecede olduğunu tahmin etmemiştim. Buna çok canım sıkılmakla beraber yakında temamen eyileşeceğine emin olduğum için yine müsterihim. Kadınların, erkeklerin 40 ile 50 yaş arasında bazı buhranlara maruz kaldıkları muhakkaktır. Hepimiz çok yorulmuş, çok heyecan duymuş ve vaktinden evvel az çok yıpranmış adamlarız. Fakat ruhumuzdaki kuvvetlerin her ziyanı tamir edeceğine tam bir kanaatım vardır. Kadınlar 40 ile 50 yaş arasında haiz ve nifastan kesilerek büyük bir buhran geçirirler ve bundan sonra tabiyat onları doğurmaktan meneder, zaten erkeklerin de onlar için bir arzusu kalmaz. Bu kocadıkları halde azgınlıktan vazgeçmek istemeyen malûm taifeye cenabı hakkın, âdili mutlak olan cenabı hakkın tam yerinde bir cezasıdır. 40’ı geçen erkeklere gelince, eğer bunlar sakat, mütereddi kimseler değilseler, bunlar erkekliklerini gayp etmezler. Nasıl ki babam 67 yaşında beni dünyaya getirdi, nasıl ki büyük babam da, Melek Halam dünyaya geldiği vakit 93 yaşında idi. Melek Halamın ise annesinin değil eski mahfuz harem hayatına göre büyük babamın kızı olduğu muhakkaktır. O halde hamdolsun bu cihetten senin için, benim için bir tehlike yok. Yalnız 40 ile 50 arasında uğradığımız hastalıkların tabiyat tarafından daha dikkatli yaşamak için bir ihtar olduğunu unutmamalı. Hamdolsun kocamış kadınları azgınlık yolunda tevkifeden hayıs nifas tehlikesi gibi bir ihtar erkeklere layik görülmemiştir. Bunu hatırladığım esnada hem senin hem benim namıma cenabı hakka teşekkür ettim. İşte sevgili Reşitciğim seni üzgün bir saatında biraz güldürmek için şaka vadisine saptım (...)
Derhal eyileşmen temennisile ve muhabbetle gözlerinden öpen mütehassir dostun: Hamdullah Suphi Postaya yetiştirmek için mektubu makine ile yazdım, kusura bakma H. S.