Aralık
sayımız çıktı

Haydut Pancho Villa’dan devrim önderi bir generale

ÖLÜMÜNÜN 100. YILINDA…

Meksika Devrimi’nin liderlerinden Pancho Villa, 20 Temmuz 1923’te öldürüldüğünde arkasında hayatının her evresinden fışkıran bir efsane bırakmıştı. Amerikalı gazeteci John Reed, bir hayduttan devrim önderine dönüşen bu isyancıyı şöyle takdim ediyordu: “Tanıdığım en doğal insandı. Vahşi hayvanlara en yakın olma anlamında doğal…”

Asıl adıyla Doroteo Arango Arámbula, namı-diğer Pancho Villa, Haziran 1878’de Durango eyaletinde doğar. 12 yaşında ailesine yardım etmek için bir çiftlikte çalıştığı söyleniyor­sa da çok genç yaşta Antonio Parra ve Refugio Alvarado gibi ünlü suçlularla tanışacak ve onlardan mesleğin inceliklerini öğrenerek haydutluk camiası­na adım atacaktır. John Reed, kendisiyle yakın mesaiden sonra kaleme aldığı İhtilalci Meksika (1914) kitabında Villa’nın 4 cinayet işlediğini, 10 kundaklanmaya katıldığını ve birçok çiftlik soygunuyla adam kaçırma olayına karıştı­ğını yazar.

masis g. tarihi
Diktatör Díaz’a karşı başlayan ayaklanmaya katıldığında binbaşı rütbesi verilen Pancho Villa’nın yıldızı kritik muharebelerdeki başarılarından sonra yükseldi.

Haydutluk yapmadığı sakin günlerinde si­yasetle hiçbir ilgisi bulunmayan Pan­cho Villa’nın bir devrim önderi­ne dönüşme­sinin miladı, 1910’da Mek­sika diktatö­rü Porfirio Díaz’a karşı başlayan ayaklanma oldu. O yıl yapılan başkanlık seçiminde ülkeyi 34 yıldır yö­neten Díaz, rakibi Francisco Ma­dero’yu tutuklatmış ve seçimleri kazanmıştı. ABD’ye kaçmayı başaran Madero, diktatöre karşı silahlı ayaklanma çağrısı ya­pınca, taraftarları eli silah tutan insanlarla ordu kurmaya girişti. Chihuahua eyaletinin devrimci yöneticisi Abraham González, önceki suçlarını affetme ve or­duda rütbe karşılığında Pancho Villa’yı 400 adamıyla birlikte saflara katmayı başarmış, Ma­dero da kendisini binbaşı tayin etmişti. Binbaşı Villa, Madero’yla görüşmesinde “Chihuahua’da bana eşkiya diyorlar, bu yanlış. Gerçek hırsızlar eyaleti yöneten­ler. Onlarla karşılaştırırsak ben bir centilmenim” diyecekti.

Generalliğe tam gaz giden yol askerî okuldan değil askerî başa­rılardan geçiyordu. Villa, Mayıs 1911’de Ciudad Juárez şehrini ele geçirmeyi başarınca, diktatör Díaz’ın kaderi belli olmuştu. Kasım 1911’de Madero başkan seçildi. Diktatör devrilince Vil­la da terhis olmuş ve Chihu­ahua’da mesleği kasaplığa dönüp yine evlenmişti (“Yine” demek lazım; çünkü 27 defa evlenip 30’dan fazla çocuğu olduğu söylense de kaç kez evlendiğine dair kesin bilgi yok).

resim_2024-08-31_233037344
Güney Kurtuluş Ordusu komutanı Zapata ve Kuzey Tümeni komutanı Villa’nın Kasım 1914’te başkent Mexico’ya girişi.

Pancho Villa sakin bir hayatın keyfini sürmeye çalışırken, Baş­kan Madero baş­lattığı hareketin fikirlerine ihanet edince ülkede tekrar isyan başladı. Madero’ya sadık kalan Villa tuğgeneralliğe terfi etmişti ama, başkomutan Victoriano Huerta’yla hiç anla­şamıyordu. O kadar ki Huerta, Villa’yı tutuklatıp idam etmeye bile yeltenmişti. Madero’nun en­gellemesiyle idamdan kurtulan Villa, başkent Mexico’da itaatsiz­lik, hırsızlık, isyan suçlamalarıy­la yargılanırken hapisten kaçtı; Aralık 1912’de ABD’ye, El Paso’ya geçti.

9 Şubat 1913’te Başkan Ma­dero askerî darbeyle devrilince, Villa’yı devrim saflarına katan Abraham González hemen ülkeye dönmesini istemişti. Villa’yı idam ettirmeye kalkan Huerta 19 Şubat’ta başkanlık koltuğuna oturdu; üç gün sonra ise hem Madero hem González, Huerta’nın adamları tarafından öldürüldü. Villa bu ortamda sadece 8 adamıyla gerilla savaşı başlattı. Chihuahua’daki diğer gerilla gruplarının, División Del Norte (Kuzey Tümeni) diye ünlenecek ordunun başına geçmesi teklifini kabul etmişti. Önemli bir demiryolu kavşağı olan Torreon’u ele geçirerek hem kendini gösterdi hem de Meksika Devrimi’nde önemli rol oynayan demiryolları üzerinde güç sahibi oldu.

resim_2024-08-31_233041048
Meksika’daki içsavaşın tüm tarafları lojistik
açısından büyük önem taşıyan demiryollarına egemen olmak için mücadele ediyordu.

O zamana kadar Huerta’yı, federal ordu, eski rejim taraf­tarları ve ABD destekliyordu. Ancak 4 Mart 1913’te demokrat aday Wilson’ın başkan olması üzerine Huerta, ABD desteğini yitirdi. Venustiano Carranza 26 Mart 1913’te Huerta’yı devirmek ve anayasal düzeni yerleştirmek için, federal orduya karşı Anaya­sacı orduyu kurmuştu. Villa’nın komuta ettiği Kuzey Tümeni de bu ordunun önemli bir parça­sıydı.

24-25 Eylül 1913’te Tierra Blanca’daki muharebeyi ka­zanan ve Chihuahua eyaletine egemen olan Pancho Villa’nın komuta ettiği Kuzey Tümeni başlıbaşına bir ordu hâline gel­mişti. 1914’e gelindiğinde Anaya­sacılar ülkenin yarısına hâkim durumdaydılar. Villa, kuzeyden başkente hareket emrini verdi. Huerta’nın akıbeti belliydi ama Anayasacı güçler arasın­da gerilim çıkınca bu durum gecikti. Carranza, ele avuca sığmaz Villa’yı ordunun önemli bir komutanı olarak tanımak­ta tereddüt ediyordu. Nihayet aralarında anlaştılar. Villa hızla güneye indi ve Haziran 1914’te başkent Mexico yolunda kilit bir mevki olan Zacatecas’ta kanlı bir zafer kazandı.

Huerta, Temmuz 1914’te devlet başkanlığından çekildi. Anayasacı ordu, başta Álvaro Obregón, ardından Carran­za’nın birlikleri başkente girdi. Diktatör Díaz’ın gidişinden beri süren mücadelelerde kabaca şu eğilimler öne çıkmıştı: 1) Sol kanat yani ülkenin güneyini denetleyen Zapata önderliğin­deki Güney Kurtuluş Ordusu ile kuzeydeki Chihuahua ve Durango eyaletlerinde konum­lanmış olan, Carranza muhalifi Pancho Villa önderliğindeki Kuzey Tümeni. 2) Sağ kanatta Carranza ve Pablo González komutasındaki Kuzeydoğu ordusu. 3) Siyaseten merkezde, Álvaro Obregón komutasındaki Kuzeybatı ordusu.

resim_2024-08-31_233047154
Kaç kez evlendiğine dair kesin bilgi olmayan Pancho Villa, en tanınmış eşi olan Luz Corral ile.

6 Kasım 1914’te Eulalio Gutiérrez, Kongre tarafından geçici başkan seçildi. Carranza ise ayak sürüyordu. Bu arada Kongre, Villa’yı da başkomu­tanlığa önerince Obregón karşı çıktı ve Carranza’nın yanında yer aldı. İsyancı liderler ara­sında bölünmeler had safhaya varmıştı. Bir yanda Villa ve Zapata ile ittifak hâlindeki Eulalio Guitiérez başkanlığında Konvansiyoncular; öte yanda Carranza’nın yönettiği Anaya­sacılar.

24 Kasım’da güneyden gelen Zapata’nın birlikleri başkentten içeri girdi. Pancho Villa ise bir­kaç gün sonra kentin yamacına gelmişti. Aslında ikisinin eylem tarzları, destekçilerinin top­lumsal bileşimi, zihniyetleri ve hatta kılık-kıyafetleri arasında derin bir uçurum vardı; Zapata her zaman çok şık giyinir Villa günlük kıyafetlerden şaşmazdı örneğin. Ancak ikisinin de en büyük zaafı, merkezî güçler karşısında bir komuta merke­zinden yoksun olmalarıydı.

resim_2024-08-31_233051988
6 Aralık 1914’te başkent Mexico’da ilk defa yanyana gelen Zapata ve Pancho Villa, başkanlık sarayında. Villa (ortada) ve Zapata (sağda).

6 Aralık’ta iki köylü lideri ordularını Ulusal Saray’ın bal­konundan selamlarken sistem Bakanlarıyla, bürokratlarıyla ve tüm diğer aygıtlarıyla tıkır tıkır işliyordu. Köylü liderlerinin bu mekanizmayla bir ilişkileri yoktu. Villa ve Zapata toprak için mücadele ediyorlardı ama bunun için siyaseten ne yapma­ları gerektiğini kestiremiyor­lardı.

resim_2024-08-31_233056116
Devrimin 100. yılı olan 2010’da NTV tarih adına Meksika’ya giden Masis Kürkçügil, Chihuahua Müzesi’nde sergilenen Pancho Villa’nın öldürüldüğü ve 150 kurşun isabet eden otomobille.

İsyancı köylülerin başken­ti işgali, devrimci dalganın zirvesiydi. Ondan sonra kitleler beklentilerinin karşılanmadı­ğını görecekler ve yavaş yavaş sular geri çekilecekti. Durumun tam farkına varamayan Villa tekrar kuzeye yönelip Carran­za’nın birliklerine saldırınca Obregón harekete geçti ve Zapata ile Villa’nın arasındaki alanı kapsayarak onları birbi­rinden ayırdı. 1915’in baharında ülkenin merkezinde içsavaşın en kanlı muharebeleri cereyan edecekti. Obregón savunmaya ağırlık verirken, Villa sürekli saldırıyla güçlerini heba etti. Bir dizi muharebenin sonunda birçok subayı kurşuna dizilen Villa, aylar boyu süren çatış­malarla geri çekildi ve sonunda Aralık 1915’de tekrar gerilla savaşına döndü. 1916 başlarında artık Kuzey Tümeni yoktu. Villa çevresindeki birkaç yüz adamla 4 yıl sürecek gerilla savaşına başlamıştı.

Ocak 1916’da Villa’nın 400 kişilik birliği bir treni ele geçi­rip sınırı 4 kilometre geçerek Columbus adlı küçük kente girdi. Dünyada işgal görmemiş tek büyük güç olan ABD istila edilmişti! Baskında 14’ü asker 31 ABD vatandaşı ile Villa’nın 100 askeri öldü. İddialara göre Avrupa’daki savaşın bir yansı­ması olan bu baskının nedeni, Alman İmparatoru’nun 800 bin mark vadetmiş olmasıydı. Ancak Villa bizzat katılmadığı bu baskını ABD kendisine silah ve mühimmat satmadığı için düzenlemişti.

ABD hemen General Pers­hing komutasında 12 bin kişilik bir ordu gönderdi. Pershing, 1 yıl boyunca kuzeyin elverişsiz arazisinde Villa’nın peşinde koşacaktı. Ancak ABD’nin cezalandırma operasyonu hem başarısız olmuş hem de ordu­su 10 bin kişiye ulaşan Villa’ya yeniden itibar kazandırmıştı. Ocak 1917’de General Pershing ordusunu geri çekme emri aldı.

resim_2024-08-31_233100872
Pancho Villa’nın son üç yılını geçirdiği Canutillo’daki heykeli.

Villa kendi bölgesinde zaman zaman güç toplayarak ancak genelde kaybederek savaşmaya devam ederken giderek zalim­leşti. Zalimleştikçe çevresi da­raldı ve sınırlı sayıda adamıyla vurkaç eylemlerine yöneldi. Nihayet Obregón liderliğindeki ekip 1920’de Caranza’yı devir­diğinde Villa’ya bir uzlaşma önerdi. Zaten Villa’nın Caran­za’ya nefreti, savaşa devam etmesinin asıl itici gücü hâline gelmişti. O gittiğine göre savaşı sürdürmesine gerek yoktu.

Haziran 1920’de yapılan an­laşmaya göre doğduğu Durango eyaletindeki Canutillo çiftliği Villa’ya verildi. Ancak Obregón her ihtimale karşı kendisini yoketmenin yollarını arıyordu. Sonunda, 20 Temmuz 1923’te 45 yaşındaki Pancho Villa öldürül­dü. Bindiği otomobile tam 150 mermi isabet etmişti. Cinayeti üstlenenler mahkum edildiler­se de birkaç ay sonra affedildi­ler. Mezarında da rahat edemedi Pancho Villa. Gömüldükten 3 yıl sonra başı çalınacaktı.

Bugün insanlar hâlâ vurul­duğu yerde sembolik bir süvari geçişi ile onu selamlıyor, bir aziz gibi ruhunu çağırıyor­lar. Doğumgününde törenler yapılıyor. Heykeller, binalar, bir dizi turistik eşya onun hâlâ bir umut ışığı olduğunun belirtisi. Devrimin 100. yılı olan 2010’da Meksika’ya gittiğimizde birkaç insanın “Bize ikinci bir Pan­cho Villa gerek” dediğine şahit olmuştuk. Efsanesi zamana meydan okuyan Villa, şairin dediği gibi, devrimi kaybetmiş ama edebiyatı kazanmıştı.

Sinemada Meksika Devrimi aşkı

g.tarihi

Meksika Devrimi’yle ilgili, 134 Meksika yapımı ve 86 yabancı belgesel ile 156 Meksika yapımı ve 143 yabancı kurgu film yapıldı. Hollywood, demiryolu haydutları, sakal tıraşı görmemiş barbarları ve idealist generalleriyle Meksika Devrimi’ne çok erken tarihlerde vuruldu. Daha 1912’de Raoul Walsh’ın “Villa’nın Hayatı” adlı filminde, Pancho Villa ve onun haydut sürüsü, dev kaktüsler arasında çöllerden dağlara koşturan birer kahraman olarak belirdi. Bütün büyük sinemacılar bu büyülü atmosfere vuruldu. Sergey Ayzenştayn (“¡Que viva México!” 1931), Louis Malle (“Viva Maria!”1965), Sam Peckinpah (“The Wild Bunch”, 1969) ve Sergio Leone (“Giu la Testa”, 1971) en ünlüleri. Elia Kazan imzalı “Viva Zapata!” (1952) ise bir klasik. Marlon Brando, Emiliano Zapata rolündedir, onun kardeşini ise aslında Pancho Villa’nın bölgesindeki bir köyde doğmuş olan Anthony Quinn oynar.