Aralık
sayımız çıktı

Holokost’tan sağ çıktı 35’inde altını boynuna taktı

AGNES KELETI

Tarihe olimpiyat altını kazanan en yaşlı kadın jimnastikçi olarak geçmişti Ágnes Keleti. Kimbilir 2. Dünya Savaşı araya girmese, olimpiyat madalyalarının sayısı 11’den fazla olacaktı. Ocak ayında 103. yaşını kutlamaya hazırlanan “yaşayan en yaşlı olimpiyat şampiyonu”, başına gelen her türlü felakete rağmen hayata gülümseyerek bakmaya devam ediyor.

Gençliğinde tek hayali vardı: Çellist olmak isti­yordu. Macaristan Müzik Akademisi’nde çalacak kadar yetenekliydi. Ancak bir gün Camille Saint-Saëns’ın ölümsüz eseri “Hayvanlar Karnavalı”nın en bilinen bölümü olan “Kuğu”yu çalacakken donakalınca tüm hayatı değişti. Müzikte ülkesinin en iyilerinden biri olma fırsatını kaçıran o genç kadın, sonradan bambaşka bir alanda yükselecek; toplama kampından kaçtıktan sonra Olimpiyat’ta altın madal­yaları boynuna takacaktı.

Bugün 102 yaşında olan Ágnes Keleti, Macaristan tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı kadın olimpik sporcusu. Bu asırlık çınarın spor tarihi bakımından önemi ise olimpiyat tarihinin en yaşlı şampiyonu olması. Kendi deyişiyle “aynaya bakmadığı için” genç kalmayı başarıyor.

resim_2024-09-01_023154319
Macaristan tarihinin en başarılı olimpik sporcuları arasında gösterilen jimnastikçi Ágnes Keleti, Olimpiyat altınını takan en yaşlı sporcu olmuştu.

Hakkında kitaplar yazılan efsane jimnastikçinin öyküsü 9 Ocak 1921’de Budapeşte’de başladığında Macaristan henüz krallıktı. 1911’de evlenen Fe­renc-Rózsi Klein çiftinin ikinci çocuğuydu Ágnes. Zengin bir ailede doğmuştu; babası bir fabrikanın ortağıydı. Ferenc Klein, Ágnes’i Budapeşte’deki tek Yahudi spor kulübü olan VAC’a yazdırdığında küçük kızı 4 yaşındaydı. Burada jimnastiğe başlayan Ágnes, bir yandan da çello çalıyordu. İki tutkusu­nun peşinden aynı anda koşan ufaklık çok yetenekliydi. Bir avuç çimenlikten gemi güvertesine, boş bulduğu her yerde amuda kalkıyor; arta kalan her anda çellosunun başına oturuyordu.

Bu sırada Adolf Hitler’in iktidara gelmesinin ardından Avrupa’daki Yahudiler için koşullar giderek kötüleşmeye başlamıştı. Macaristan Kral Nai­bi Miklós Horthy’nin antisemitist politikaları, Yahudiler için hayatı zorlaştırıyordu. 1937’de 16 yaşın­dayken ilk ülke şampiyonluğunu kazanan Ágnes, o günlerde hâlâ Klein soyadını taşıyordu. Kökeni yüzünden başına gelecekler­den habersiz yaşayıp giderken 1939’da Almanya Polonya’ya gir­mesiyle 2. Dünya Savaşı başladı.

resim_2024-09-01_023159738
Yıllara meydan okuyan Keleti, halen gençleri imrendirecek jimnastik hareketlerini yapabiliyor.

Hayatta kalmak için…

1940’ta Macaristan’ı uluslararası arenada temsil etmeye hazırla­nırken, Yahudilik ilk defa karşısı­na bir engel olarak çıktı Ágnes’in. Takım arkadaşı ve baş rakibi Margit Csillik, federasyona onun Yahudi olduğunu hatırlatmış, faşist İtalya’yla yapılacak yarış­malarda takıma alınmamasını sağlamıştı. Federasyon, onun ül­kenin en iyi jimnastikçilerinden biri olmasını önemsememişti.

Harp yüzünden 1940’ta Olim­piyat Oyunları yapılamamış; uluslararası alanda spor dur­muştu. O zamanlarda soyadını Klein’dan Keleti’ye çeviren genç kadın, antisemitist kanunlardan kaçmaya çalışıyordu. Ancak ertesi yıl Macaristan’da Yahu­dilerin spor yapması resmen yasaklandı. Ágnes bir süreliğine jimnastiği sadece rüyalarında görecekti.

19 Mart 1944’te Naziler’in Macaristan’ı işgal etmesiyle bu topraklardaki Yahudiler için de geri sayım başladı. Budapeşte’nin değişik mıntıkalarına dağılan Klein ailesi, birarada değildi artık. Babası bir yerdeydi, annesi ve kardeşi başka bir yerde. Ágnes önce bir köyde, ardından şehirde kalmıştı. Nazilerle işbirliği içindeki aşırı sağcı Ok Haç Partisi üyelerinin amcasını ve kuzenini götürmesine engel olamayan Keleti, tüm malvarlığını Juhász Piroska isminde bir yabancının adını taşıyan belgeleri almak için feda etti. Bu kimlik sayesinde hayatta kalabilecekti. O hiç tanı­madığı kadına dair tüm bilgileri ezberlemekle kalmamış, onun adıyla sınava bile girmişti.

O sıralarda kulaktan kulağa bir söylenti dolaşmaya başlamış­tı. Yeni evli kadınların toplama kamplarına yollanmayacağı söyleniyordu. Hayatta kalmak için her yolu denemeye kararlı olan Ágnes, bunun üzerine eski jimnastikçi István Sárkány ile gizlice evlendi. Ancak kocasının şansı yaver gitmedi, yakalanıp bir toplama kampına yollandı.

Sárkány, anılarında yazdığına göre, ilk gönderildiği kamptan kaçarken bir Alman askerine denk gelmişti. Üstünü arayan asker, onun 1936 Berlin Olimpi­yat Oyunları’ndan kalma rozetini görünce duraksamıştı. Jimnas­tikçi olduğunu söylediğinde ise hiç beklemediği bir cevap ala­caktı Macar sporcu: Karşısında kendisine silah doğrultan asker de bir zamanlar jimnastikçiydi. Alman asker bir patates uzat­mış, onu bir hamlede vurmak yerine atına binip uzaklaşmadan önce Sárkány’e vakit kazandır­mak için Mauthausen Toplama Kampı’na yönlendirmişti. Kamp birkaç ay sonra Amerikan Ordu­su tarafından kurtarıldığında, Sárkány 33 kiloya düşmüştü. Yine de başka bir askere rastlasa 2009’a kadar uzun bir hayat sür­mesi büyük ihtimalle mümkün olmayacaktı.

resim_2024-09-01_023205785
Keleti, 1952 Helsinki Olimpiyat Oyunları’nda kürsünün en üst basamağında.

Azmin zaferi

Savaşın son zamanlarında Budapeşte’de Nazi sempati­zanı bir Macar subayın evinde hizmetçilik yapan genç kadın ise sokaklarda ceset toplamakla görevlendirilmişti. Sabahın ilk ışıklarından itibaren ölüleri toplu mezarlara taşıyordu. Toprakları­nın bağımsızlığa kavuşması, bir dönüm noktası olmuştu. Artık Juhász Piroska adını kullanma­sına gerek kalmayan sporcu, yeniden antrenmanlara başla­mış, jimnastiğe tüm benliğiyle sarılmıştı. Azmi sayesinde spora verdiği 5 yıllık arayı bir çırpıda kapatacaktı.

spor tasrihi
Keleti, “yaşayan en yaşlı Olimpiyat şampiyonu” unvanının sahibi.

1947 Balkan Oyunları’nda altınları toplayan jimnastikçi, bir balerin gibiydi. Hareketleri şurup gibi akıyor, izleyenleri büyülüyordu. Ertesi yıl Londra’da düzenlenen Olimpiyat’ta sahne almak en büyük hayaliydi; fakat geçirdiği sakatlık yüzünden bu rüyası gerçekleşmeyecekti. 1949’da Dünya Üniversite Oyun­ları’nda 4’ü altın olmak üzere 6 madalya kazandığında, ismi hâlâ Ágnes Sárkány idi; ertesi yıl boşanacak, Ágnes Keleti efsanesi de böyle başlayacaktı.

Olimpiyat sahnesine çıka­bildiğinde 31 yaşına gelmişti. Jimnastik gibi çok küçük yaş­larda başlanan ve erken bıra­kılan bir spor için bir hayli yaşlı sayılıyordu. Buna rağmen, 1952 Helsinki Olimpiyat Oyunları’nda Macaristan’ı başarıyla temsil etmiş; 1’i altın olmak üzere 4 ma­dalya kazanmıştı. Uzmanlığı yer hareketleri ve asimetrik para­leldeydi. Yer hareketlerinde 1952 ve 1956’da olimpiyat altını almış, asimetrik paralelde ise 1954’te dünya, 1956’da da olimpiyat şam­piyonu olmuştu.

1952’de kazandığı ilk olimpi­yat madalyalarından sonra ise artık dur-durak tanımamıştı. Bir taraftan jimnastiği sevdirmek için ülkesini karış karış dolaşı­yor, diğer yandan antrenmanlara tüm gücüyle devam ediyordu. 1954 Dünya Şampiyonası, Roma Olimpiyat Stadyumu’nda yapıl­mıştı. Kızgın güneş sporcuları kavururken, o döktürmüştü. 10 yıl önce her gün ayrı bir cehen­nemi yaşayan Keleti için im­kansız diye bir şey yoktu. Zaten Holokost’tan kurtulmuş, spora 5 yıl ara verdikten sonra en üst seviyeye çıkmayı başarmış o kadın için biraz güneş yanığının ne önemi olabilirdi ki…

Takım arkadaşla­rından Olga Tass’ın aktardığına göre, her antrenmandan sonra yaptığı hataları yazan Keleti, mükemmelin peşindeydi. Kazandığı ma­dalyalar tesadüf değildi.

1956’da Macaristan ayaklan­mıştı. Komünist öğrenci birliği­ne dahil olmayı reddeden genç­lerin oluşturduğu örgütün yasaklanmasıyla birlikte ülkenin değişik şehirle­rine sıçrayan kıvılcım, 23 Ekim’de yangına dö­nüştü. Sovyetler Birliği ayaklanmayı bastırmak için 4 Kasım’da Maca­ristan’a girmiş; binler ölmüş, onbinler ülkeden kaçmıştı. Macaristan kafilesi, 22 Kasım’da baş­layan 1956 Melbourne Olimpiyat Oyunları’na bu koşullar içinde gitti. Organizasyon öncesi bir sa­katlıkla boğuşan Keleti, düzelince kafiledeki yerini almıştı. Heyeca­nının bir nedeni de Avustralya’ya iltica eden ablasını yıllar sonra ilk defa görecek olmasıydı.

35 yaşında olimpiyatta 4 altın, 2 gümüş kazanması üzerine, tarihe “Olimpiyat altını kaza­nan en yaşlı kadın jimnastikçi” olarak geçecekti. Yer hareketle­rinde Béla Bartók’un müziğiyle sergilediği performans izleyen­leri büyülemişti. Hatta Kraliçe 2. Elizabeth’i temsilen Melbour­ne’de olan Prens Philip’in ricası üstüne o ve takım arkadaşları performanslarını tekrarlamıştı.

Organizasyonun sonunda 43 arkadaşıyla birlikte Avust­ralya’ya iltica etti. Başta aklı annesinde kalsa da, onu da bir süre sonra yanına alacaktı.

resim_2024-09-01_023338237
Macar efsanenin doğumgünü hediyesi, Dezső Dobor ve Sándor Dávid tarafından ona adanan kitaplar oldu.

Ailenin kaderi

1957’de İsrail’e yerleşen Keleti, yeni kurulmuş ülkenin jimnas­tik alanında gelişmesinde büyük rol oynayacaktı. Hem sporcuları hem de antrenörleri yetiştiren olimpiyat efsanesi, aynı zaman­da üniversitede hocalık yapı­yordu. İsrail’de tanıştığı Róbert Bíró’yla 1959’da evlenen Kele­ti’nin iki de oğlu olmuştu. İtalya Jimnastik Millî Takımı’nı 1960 Olimpiyat Oyunları’nı hazırla­yan Keleti, Macaristan’a tekrar ayak bastığında ise takvimler 1983’ü gösteriyordu. Bir zaman­lar ölümden döndüğü toprak­larda ona gösterilen ilgi, oğlu Rafael’in dediği gibi “ömrünü uzatmıştı”.

Finlandiyalı Lydia Wide­man’ın 2019’daki ölümünden sonra yaşayan en yaşlı olimpiyat şampiyonu olan Keleti, 2004’te Macaristan tarihinin en önemli 12 sporcusu listesine seçildi. 2017’de İsrail Ödülü’yle onurlan­dırılan efsanenin adını taşıyan bir asteroid bile var. Krisztián Sárneczky tarafından 2005’te keşfedilen 265594 numaralı ast­reoid Keletiágnes ismini taşıyor.

resim_2024-09-01_023342386
Keleti, 1949’da Vasas Spor Merkezi’nde antrenman sırasında. Takım arkadaşlarının anlattığına göre Keleti, her antrenmandan sonra bütün hatalarını yazarak mükemmelin peşinde koşuyordu.

11 Olimpiyat madalyası bulu­nan, 1972 Münih’in yıldızı Mark Spitz’ten sonra en başarılı Ya­hudi olimpik sporcu olan Keleti, önümüzdeki Ocak ayında 103. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Olimpiyat tarihinde kadın jim­nastikçiler arasında 18 madalya kazanan Sovyet Larisa Latynina ve 11 madalyalı Çekoslovak Věra Čáslavská’dan sonra en çok ma­dalya kazanan kişi o; Macaristan tarihinde en çok olimpiyat ma­dalyası kazanmış sporcu da…

Macar eskrimciler Aladár Gerevich, Pál Kovács ve Rudolf Kárpáti, ondan daha fazla altın aldıysa da savaş ve sakatlık yüzünden iki olimpiyat kaçıran Keleti’nin çok daha fazlasını başarabileceğini herkes bili­yor. Film gibi bir hayata bütün bu başarıları sığdıran olimpik sporcunun uzun yıllar ülkesinde tanınmaması ise bir dönemin politik ikliminin özeti gibi. Geç­mişten bahsetmekten pek hoş­lanmayan efsane sporcunun, “Hadi gelecekten konuşalım. Güzel olması gereken gelecek; geçmişe bir şey yapamayız ancak gelecek ellerimizde” demesi ise yüzünden eksik olmayan gülümsemenin sırrı olsa gerek.

resim_2024-09-01_023346434
103.yaşını kutlamaya hazırlanan Keleti, altın madalyalarıyla.