Dünün ve bugünün gündemi e-postanıza gelsin.
0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

İnşaat-menfaat-nefret üçgeninden tarihe doğru

Avrupa Birliği’ndeki Brexit çatlağı, ülkemizdeki iktidar sahipleri ve yandaşlarını pek memnun etti. Türkiye’de ne vakit bir olumsuz­luk artık üstü örtülemeyecek bir vaziyete gelse, “canım Avrupa’ya baksana, orası da berbat” laflarını zaten sıklıkla duyuyorduk. Yani yat-kalk dua et, hâline şükret. Ülkenin doğusunda bütün şiddetiyle sıcak sa­vaş yaşanıyor, ekonomi-turizm komada, bütün komşularımızla kavgalıyız, imza-tweet atan bile doğru hapse gidiyor, gazeteler-gazetecilik bitirilmiş, eğitim-öğretim dibe gitmiş ama, “n’olucak bu Avrupa’nın hâli arkadaş?”

Kendi problemlerini başkalarının sıkıntılarıyla hafifletmek, hatta yok­saymak; içe kapanma ve böbürlenmenin klasik stratejilerinden biridir. Her türlü muhalefeti sulandırmak, etkisizleştirmek için de gayet fayda­lıdır. Tarihte de Avrupa’nın herhangi bir alanda “kötü duruma düşmesi” devletimiz tarafından genellikle sevinçle karşılanmış, böylelikle ülke için­de yükselen “çatlak sesler” de daha az duyulur olmuştur.

Aynı paralelde, ABD ve Avrupa’da yükselen ırkçılık, milliyetçilik, ay­rımcılık da, bizdeki benzeri ideolojik makamlar tarafından aslında sevinç­le karşılanıyor. Böylelikle en çok ihtiyaç duydukları, kendi varoluşlarının olmazsa olmazı “reaksiyon” için maddi ve düşünsel zemin sağlanıyor, sağ­lamlaşıyor. Modern Haçlılara karşı neo Osmanlılar! Ve tabii en önemli yan kazançlardan biri olarak, kutuplaşmanın sürekli tahrik edilmesi: “Arada kalan ezilir, safını belirle kardeşim!”

Ülke olarak neredeyse hayatın bütün alanlarında yaygın bir üretimsizlik içerisindeyiz. Buna tabii düşünsel, kültürel, entelektüel üretim de dahil.

Peki inşaat-menfaat-nefret üçgeninde birbirini kazıklayarak hayata devam eden cahil ve tembel insanların tarihten herhangi bir ders çıkarma­sı mümkün olabilir mi? Hadi çıkarmak istedik diyelim; neye, nereye baka­cağız? Türk-Osmanlı-İslâm tarihi üzerine yazılmış kitapların, yapılmış bi­limsel çalışmaların ezici çoğunluğu da, yüksek kalitede olanları da Batı’da. Yani bu “Haçlılar” öteden beri bizi bizden daha iyi tanıyor, adeta tarihimi­zi elimizden alıyor. Bize de sadece onlara karşı “tutum almak” kalıyor.

Bir de Ayasofya’yı çok beğenmişiz ve onu cami yaptığımız gibi, kendi camilerimiz için de model olarak almışız.

Devamını Oku

Son Haberler