Rumi takvime göre 31 Mart 1325’te patlak verdiği için bu adla anılan 13 Nisan 1909 tarihindeki isyan, İttihatçıların denetimindeki hükümeti devirmek için muhalefetin kışkırttığı, ama yönetemediği gerici bir hareketti. 12 gün boyunca başkent İstanbul’a hükmeden isyancılar, Meşrutiyet’i kurtarmak üzere Selanik’ten hareket edip İstanbul’a giren Hareket Ordusu’nca etkisiz hale getirildi. II. Abdülhamit tahttan indirildi ve yerine V. Mehmet Reşat padişah ilan edildi. İrtica kelimesi, ilk defa bu olaydan sonra kullanılmaya başlandı.
13 Nisan sabahı Sultanahmet’te toplanan ve “şeriat isteriz” sloganlarıyla Ayasofya’nın yanındaki Meclis binasına yürüyen kalabalık.
13 Nisan 1909’da İstanbul’da ayaklananlar, Meşrutiyet yönetiminin hoşnutsuzluğa ittiği medrese öğrencileri, alaylı subaylar, “şeriat isteriz” diye bağıran er ve erbaşlardı. Selanik’ten gelen Hareket Ordusu’nca bastırılan isyan, Türkiye tarihinde gerici ayaklanmanın sembolü oldu.
Selanik’ten hareket edip İstanbul’a gelen Hareket Ordusu’na mensup askerler, Yıldız Sarayı’nın bahçesinde.
Hareket Ordusu içerisinde çok sayıda sivil gönüllü de vardı. Bunlardan bir grup Küçükçekmece civarında.
İsyancılara karşı Meşrutiyeti korumak için gönüllü olanlar arasında silahlanmış Ermeniler de vardı.
Meşrutiyete sadık askerleri kendi taraflarına çekmek için ulema kıyafeti giymiş isyancılar Harbiye Nezareti’nin önünde beyanname dağıtıyor.
Resimli Kitap dergisinin Temmuz 1909 tarihli kapağında, Hareket Ordusu komutanı Mahmut Şevket Paşa ve kurmayları (arka sırada İsmet ve Enver Beyler).
Ayastefanos’ta (Yeşilköy) Meclis üyelerinin hareket planı yapmak üzere toplandığı yat kulübü. Ortada elinde bastonuyla Ayan Meclisi Reisi Sait Paşa.
Hareket Ordusu’nun ilk komutanı Hüseyin Hüsnü Paşa ve kurmay başkanı Mustafa Kemal.
Fransız Illustration dergisi, Mayıs 1909 tarihli nüshasında muzaffer Hareket Ordusu’nun İstanbul’a girişini kapağa taşımıştı.
13 Nisan günü boyunca askeri kışkırtanlar, genellikle İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti’ne yakın medrese öğrencileri ve ordudan uzaklaştırılmış alaylı subaylardı. Bunların arasında hoca kıyafetine girenler de bulunuyordu. Bazı subaylar ise er veya erbaş kıyafetiyle isyana katılmışlardı.
Hareket Ordusu’na bağlı asker ve sivil gönüllüler, Karaköy meydanından Perşembe Pazarı yönüne doğru yürüyüşe geçiyor.
İsyancılar Taşkışla, Davutpaşa, Taksim Kışlaları ve civarında da direniş gösterdiler. Kanlı çarpışmalar 24-25 Nisan günleri boyunca sürdü. Bugünkü İstiklal Caddesi üzerinde isyancılarla çatışmaya giren Hareket Ordusu askerleri.
24 Nisan günü Hareket Ordusu’nun İstanbul’a girmesiyle sokak çatışmaları başladı. İsyancıların bir bölümü Anadolu yakasına kaçtı, bir bölümü teslim oldu, birçok isyancı da kentin çeşitli yörelerinde direndi. En çetin çarpışmalar Fatih’te ve ancak topa tutularak ele geçirilebilen Babıâli’de yaşandı.
31 Mart Vakası öncesi ve sırasında Meşrutiyet aleyhtarlarına destek veren İngiltere, isyancıların 15 Nisan’da kurdurduğu kabineyi de güvenoyu almadan tanımıştı. İsyan bastırıldıktan sonra İngiliz Elçiliği önünde nöbet tutan Harbiyeliler.
Şişhane yokuşunun başında mevzilenmiş Hareket Ordusu askerleri, Tünel’e doğru çıkmaya çalışıyor.
Din adamı kılığında isyancıları kışkırtanlar “mektepli subayların orduyu frenkleştirmeye çalıştıklarını, bütün bunların İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin başı altından çıktığını, din hükümlerinin ayaklar altına alındığını” ifade eden konuşmalar yapmışlardı.
31 Mart’ın dinsel bir hareket, hatta “şeriatçılık” olarak değerlendirilmesi, isyanı özellikle ulemanın kışkırttığı doğru değildi. İsyancıları harekete geçirmek için din öğesi kullanılmış ve ulemadan birçok kişi isyancıların sözcülüğünü yapmışsa da, üst düzey ulemâ çevreleri olayın dışında kalmıştı.
İsyancılar tarafından öldürülen Lazkiye Mebusu Emir Arslan Bey’in Ayasofya’daki cenaze törenine binlerce kişi katılmıştı.
Hedefteki isimlerden biri de, İttihatçıların keskinliğiyle tanınan İstanbul Milletvekili Ahmet Rıza Bey’di.
Sokak çatışmaları sırasında Taşkışla’da şehit edilen Binbaşı Muhtar Bey ve cenaze konvoyu.
Ayaklananlar, İttihat ve Terakki yanlısı gazeteler Tanin ve Şura- yı Ümmet’in yönetim merkezlerini bastılar. İstanbul Mebusları Ahmet Rıza ve Hüseyin Cahit Beyler aleyhine sloganlar attılar. Lazkiye Mebusu Emir Arslan Bey, isyanın ilk gününde Hüseyin Cahit Bey sanılarak; Adliye Nazırı Nâzım Paşa da, Ahmet Rıza Bey sanılarak öldürüldü. İsyancılar birkaç gün içinde yirmi kadar mektepli subayı da katlettiler.
İsyanın bastırılmasından sonra Tophane-i Amire binası önünde halay çekerek kutlama yapan askerler.
27 Nisan günü Sultanahmet’te zafer geçişi yapan Hareket Ordusu komuta heyeti ve askerleri.
Mahmut Şevket Paşa, Binbaşı Enver Bey’in desteğiyle Hareket Ordusu komutanlığına getirilmişti.
Hareket Ordusu’nun 26 Nisan 1909’da duruma tamamen hakim olmasının ardından tutuklamalar başladı. Aynı sırada Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi de gündeme geldi. 27 Nisan 1909’da bu konuyu görüşmek üzere toplanan Meclis-i Milli, Sultan Abdülhamid’in saltanattan indirilmesini oybirliği ile kabul etti.
İdama mahkum olan isyancılar, Beyazıt ve Ayasofya meydanlarında, Köprübaşı’nda ve Kasımpaşa’da kurulan darağaçlarına asıldılar.
26 Nisan günü kurulan askerî mahkeme, isyancıların yanısıra Sultan II. Abdülhamid’i de yargılamak istemişse de hükümet bunu kabul etmedi. Askerî mahkeme, 70 kişiyi idama, 420 kişiyi müebbet ve 6 aydan başlayan çeşitli hapis, yüzlerce kişiyi de süresiz sürgün cezalarına çarptırdı. İsyanın elebaşısı Derviş Vahdeti de 1 ay süren yargılamanın ardından 19 Temmuz günü asılarak idam edildi.