Geçen ayın en kötü haberlerinden biri İspanya’dan geldi. Real Madrid’in kaderini değiştiren, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından biri olan Alfredo Di Stéfano, 88 yaşında hayatını kaybetti.
BÜLENT TİMURLENK
Sıcak bir Temmuz akşamıydı Madrid’de. Akşam yemeğine çok vardı; yüz bin taraftarın yıllarca adını haykırdığı Santiago Bernabeu Stadı’na çıkan caddelerden birinde yürüyüşe çıkmıştı. Elinde bastonu ağır ağır yürürken, artık sayısı milyonları geçmiş selamlardan birkaçını aldı: “İyi akşamlar Don Stéfano, iyi akşamlar Sinyor.” Göğsüne bir sancı saplandı, bastonu elinden kaydı ve yere yığıldı. Ambülans gelip onu hastaneye götürürken, 18 dakika duran kalbi sahneyi beynine bırakmıştı… Bir film şeridi gibi o günden geriye, Buenos Aires’e doğduğu topraklara kadar uzun bir yolculuğa çıktı. Goller, goller, soyunma odaları, kupalar, deplasmanlarda kaldıkları oteller, çocuklarını götürdüğü parklar, Madrid, Valencia, Barselona yılları ve evlendiği kilise…
Bir ülkenin futbol tarihini kestirmeden okumanın yolları vardır. Bir adam çıkar, bir ülkenin futbolunda büyük bir devrime imza atar ve sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Rinus Michels’in Total Futbol ile Hollanda’nın kaderini değiştirdiği gibi… Taktiklerin efendisi Michels’in total futbol fikri üzerine kafa yorarken ilham kaynağının Alfredo Di Stéfano olduğu söylenir. Pele, Maradona, Best, Cruyff, Messi ve onlarcası büyük futbolcudur ama izleyenlere göre Di Stéfano bir başkadır. Onun oynadığı takım sahada 11 değil 22 kişi gibi görünür rakibe. Santrfordur ama forvetin arkasında da oynar, orta sahada da, kanatlarda da. Pele’ye göre tarihin en çok yönlü oyuncusu Arjantin asıllı İspanyol efsane Alfredo di Stéfano’dur. Haksız da sayılmaz. Hiçbir futbolcu bir kulübün kaderini onun kadar keskin darbelerle değiştirmemiştir. Bugün Avrupa’da bir numaralı kupayı en çok kazanan, İspanya’da en çok şampiyonluk sevinci yaşayan Real Madrid, “REAL MADRİD” görünüyorsa, onun sayesindedir.
Boca nehrinin kenarında Maradona gibi sokaklarda futbol oynayarak büyüyen Di Stéfano’yu keşfeden River Plate oldu ama Arjantin’de İkinci Dünya Savaşı yüzünden çöken ekonomi onun valizini toplayıp Kolombiya’ya Millonarios’a gitmesine sebep oldu. Dört yıl Kolombiya’da forma giyen ve 102 maçta 90 gol atan Di Stéfano’yu İspanya’ya getirmek için ilk hamleyi yapan kulüp Barcelona idi. Barcelona, bonservisi elinde tutan River Plate ile anlaşırken, Real Madrid, Kolombiya kulübüyle anlaşma sağladı ve İspanyol futbol tarihinde Katalanlar için Franco rejiminin Barcelona’ya en acımasız tokadı geldi. Federasyon, iki yıl Real iki yıl Barça’da oynasın kararını verdi ama General Franco’nun adamları, Barcelona Başkanı Marti’ye yaptıkları baskı sonucu Katalan kulübü transferden çekildi ve Alfredo Di Stéfano Real Madrid’in malı oldu. 1953 yılında geldiği Madrid’de Mor Menekşeler’e 21 yıl sonra şampiyonluk sevinci yaşatan Di Stéfano, 1956-1960 yılları arasında bugün Şampiyonlar Ligi olan Şampiyon Kulüpler Kupası’nı beş yıl arka arkaya Real Madrid’in müzesine getirdi. Forvetteki partneri Ferenc Puskas ile Glasgow’da 1960 Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Eintracht Frankfurt’u 7-3 mağlup ettikleri maç, bugün futbol tarihçileri tarafından yüzyılın maçı kabul edilir.
11yıl Real Madrid forması giyen ve sekiz şampiyonluğun bir numaralı mimarı olan Di Stéfano, 38 yaşına geldiğinde takımın idari menajeri ol teklifine “Hayır” dedi ve onu elinden kaçıran Barselona şehrinin diğer takımı Espanyol’da iki sezon daha forma giydi. River Plate’ten yetişen ama doğduğu Buenos Aires’de ilk olarak River’ın ezeli rakibi Boca Juniors’u çalıştıran Di Stéfano, Real Madrid teknik direktörü olabilmek için 15 yıl beklemek zorunda kaldı. Valencia’yı, 1970-71’de şampiyon, ertesi sezon ikinci yapan Di Stéfano, Real Madrid ile 80’lerin ilk yarısında iki sezon arka arkaya ikinci oldu, Avrupa Kupaları’nda onun takımına şok yaşatan ve eleyen Aberdeen’in başında ise kendi teknik adamlık kariyerinin daha ilk basamaklarında olan Alex Ferguson vardı. Di Stéfano hoca olarak Real Madrid’de, 4 kulvarda da hep ikinci oldu ama o dönemde kulübün alt yapısından büyük ısrarla A takıma çıkardığı isimler, onun futbolculuk döneminden sonra Real Madrid’e bir kez daha Avrupa’da altın yılları yaşatan “Akbaba Beşlisi” unvanını aldılar. FIFA, İberya doğumlu olmayanlara İspanyol Milli Takımı forması giyme hakkı vermediğinden 1958 Dünya Kupası’na kadar değişen kararı beklemek zorunda kaldı ama İspanya o yıl finallere gidemedi, 1962 Şili’de ise Di Stéfano sakattı. Üç ülkenin vatandaşı olan; bir kez olsun Dünya Kupası finallerinde forma giyemeyen Don Stéfano, 2014 Dünya Kupası sürdüğü sırada “Erken elenmesine çok üzüldüm” dediği İspanya’nın başkentinde son nefesini verirken; 4 yılını geçirdiği Kolombiya, hakemi arkasına alan Brezilya tarafından evine yollandı. Doğduğu toprakların çocukları ise Rio’da finale yürüdüler.
4 Temmuz 1926’da doğmuştu. Gitmek için yine bir Temmuz gününü, 7 Temmuz’u seçti. 521 maçta 485 gol attı. Real Madrid, tarihinin en güzel sayfalarını yazan bu efsaneyi, 2000 yılında Onursal Başkan ilan etti, 2006 yılında tesislerin adı Alfredo Di Stéfano olarak değiştirildi. 1950 yılında evlendiği Sara Freire Varela’yı 2005’te 6 çocuğuyla birlikte uğurlamıştı. O gün onun elinden tutan Real Madrid Başkanı Florentino Perez’in, dokuz yıl sonra telefonu çaldı ambülans hastanenin kapısından girerken. “Don Stéfano…” dedi kulüp yetkilisi. “Geliyorum hemen” dedi Perez: “O Real Madrid’di.”
İKİ GÜNLÜK CARACAS MACERASI
Kaçırılması tün dünyada büyük yankı uyandırdı
İspanya Komünist Partisi’nin önemli isimlerinden olan Julian Grimau, General Franco’nun nefret ettiği muhalif liderlerden biriydi. Diktatör Franco’nun rejimi onu yok etmeye kararlıydı. Gizli servis tarafından Madrid’de Del Sol Meydanı’nda yakalandı ve 1963’ün nisan ayında öldürüldü. Alfredo Di Stéfano, Grimau’yu hiç tanımamıştı ama onun ismini Venezuella’da Caracas’ta öğrenecekti…
Paul del Rio’nun babası, Grimau’nun kuşağındandı ve Franco rejiminden kaçan ailesi önce Fransa’ya yerleşmiş ardından Paul’un doğduğu Küba’ya taşınmştı. Paul del Rio, iki yaşında geldiği Caracas’ta gün gelecek Maximo Canales adıyla bilinecek ve gazetelere rejim muhalifi FALN (Fuerzas Armadas de Liberacion Nacional)’ın lideri olarak manşet olacaktı. Örgüt, Real Madrid’in sezon öncesi hazırlıkları için Caracas’a maç yapmaya geleceğini öğrendiğinde planı yaptı, Nisan ayında ölen Julian Grimau’nun intikamını alacaklar ve bir oyuncuyu kaçıracaklardı. Operasyonun adını elbette ki “Julian Grimau” koydular. 24 Ağustos 1963’te Caracas’ta Potomac Otel’den Alfredo Di Stéfano’yu kaçıran Paul del Rio ve arkadaşları, iki gün sonra efsane futbolcuyu İspanyol Konsolosluğu’nun kapısında bıraktılar ve bu süre içinde fidye talep etmediler. Amaçlarına ulaşmışlar ve İspanya hükümetinin hukuk dışı icraatlarını dünyaya duyurmayı başarmışlardı. Paul del Rio, eylem yılları sonrasında ressam- heykeltraş oldu ve 2005 yılında, 42 yıl önce kaçırdığı Alfredo di Stéfano ile Madrid’de bir araya geldi. Di Stéfano, “Ben futbolcuydum, siyaset bilmezdim. Bana iki gün boyunca çok iyi davrandılar” diye anlattı Caracas’ta kaçırıldığı 1963 yazını…