Aralık
sayımız çıktı

Osmanlı borçları fındıkla ödendi

78 kuşağından Halil Erhan’ın anılarında Karadeniz’in ekonomik ve sosyal tarihine dair ilginç bilgiler var. Özellikle fındıkla ilgili anlattıkları bilmeyenleri epey şaşırtacak türden.

Halil Erhan, Ordu’nun Ünye ilçesinde 1955’te doğmuş. 28 yıl boyunca çeşitli illerde öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olmuş ve yeniden memleketi Ünye’ye yerleşmiş. İletişim Yayınları’ndan çıkan ve alt başlığı “Ermeniler, Eşkıyalar, İnsanlar, Yaşamlar” olan kitabında Erhan, kendi anılarının yanı sıra bölgedeki Ermenilerle ilgili kişisel araştırmalarını ve aile büyüklerinden dinlediklerini aktarıyor.

Karadeniz ormanlarının yok olmasında yöre insanının ahşap ev tutkusunun da etkili olduğunu anlatıyor Erhan. Rum ve Ermeni köylerindeki taş evlerin aksine Müslümanların ahşap ev yapmasını şöyle değerlendiriyor: “Köy evlerinin tamamı kütüktendi. Tam bir tembellik işi: Taş duvar örmek yok, kireç söndürmek yok; sert taşlara şekil vermek, hizaya getirmek zor bir iş. Kes ormandan pelit ağacını, kestane ağacını, kabuklarını soy, uçlarını kes, üst üste diziver, oldu bitti! Bir ev yapmak için en az 2-3 dönüm ormanı yokediver”.

Erhan’ın kitabı, bölgenin ekonomik yaşamının geçmişine dair ilginç bilgiler de içeriyor. Geçen yüzyılın ilk yarısında bölgedeki Müslümanlar arasında satma ve satın alma kültürü yaygın olmadığı, ticaret bilinmediği için bir tarlaya evin bütün ihtiyaçlarının dikildiğini, Müslümanlar tarım ürünlerinin pazarda satılmasıyla para kazanılabileceğini Ermenilerden öğrendikten sonra işlerin “normale” döndüğünü anlatıyor Erhan. Ekonomik yaşam demişken, bu- güne kadar duymayanlar için herhalde kitaptaki en çarpıcı bilgilerden biri fındık tarımını 1880’lerde Ermenilerin başlat- tığı ve 1940’lara kadar onların sürdürdüğü. Erhan, Osmanlı Devleti’nden kalma borçların bir bölümünün Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ermenilerin ürettiği fındığın satışından gelen dövizle ödendiği bilgisini de aktarmış.

Kitapta, 1915’te Giresunlu Topal Osman çetesinin bastığı köylerde içini çoluk çocuk Ermenilerle doldurdukları evleri ateşe vermesi örneğinde olduğu gibi okumaya insanın yüreğinin dayanmadığı yerler de var. “Şu anki Giresun’un zenginlerinin hepsi Topal Osman’ın akrabaları, amcaları, dayıları, hala-teyze çocuklarıdır” diyen Halil Erhan’ın kitabında yalnızca Karadeniz yok. İstanbul’a üniversite okumaya gelen Karadenizli bir gencin yaşadığı zorluklar ve 1970’li yılların çalkantılı siyasi orta- mı da kitapta yer bulmuş.

Hekimhan Grevi 1978