İstanbul’un 1453’te Sultan 2. Mehmed tarafından fethedilmesinin ardından yaşadığı hızlı değişim, Petrus Gyllius’un (1490-1555) “Hiçbir Türk doğduğu kenti hatırlamaz” sözünü hatırlatır. Drone görüntüleriyle, kentin 15. yüzyıl ortasından bugüne geçirdiği dönüşümün kilit noktaları.
Olağanüstü konumu ile geniş bir coğrafyanın merkezi İstanbul, Bizans’ın başkenti olmanın ötesinde, Bizans kimliğini şekillendiren ve Akdeniz havzasının tarihine, kültürüne yön veren bir merkezdi. Asırlar boyunca büyük orduların saldırısına uğrayan ve defalarca kuşatmaya maruz kalan kara surları, dünyanın en önemli savaş alanlarından biridir.
Bugün pervasızca kullandığımız bu alanda, özellikle 5. yüzyıldan sonra çok kanlı çarpışmalar yaşandı. İstanbul’un Vikingler, Bulgarlar, Slavlar, Ruslar, İranlılar, Araplar, Latinler, Selçuklular, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından defalarca kuşatılması, dünya tarihinin önemli olayları olarak hâlâ değişik şekillerde hatırlanır. Kent için verilen bazı savaşların sonunda birçok “kahraman ve düşman mitosu” gelişmiş, bunlar kent ve dünya tarihine kaydedilmişti. Tüm bunlar olurken İstanbul hem doğudan hem batıdan gelen saldırılardan, savaşlardan yorgun düşmüş ve sonunda çok geniş bir coğrafyanın siyasi ve kültürel başkenti olma özelliğini yitirip surlarının çevresine çekilen -adı hâlâ Roma İmparatorluğu olsa da- küçük bir devlete dönüşmüştü.

#tarih’in Mayıs 2023 sayısı tüm Türkiye’de bayide…