Son yılların gözde tabirlerinden “ezber bozmak”, Mimar Sinan üzerine yazılmış bu kitabın işlevini tarif edebilir. Üstelik ezberi bozulanlar, sadece biz değil, konuyla akademik olarak da uğraşmış hocalar, uzmanlar, akademisyenler. Prof. Dr. Uğur Tanyeli’den, Mimar Sinan’ın hayatı ve eserleri üzerine, çarpıcı bir bilgi-analiz-metot kitabı.
Uğur Tanyeli’nin Mimar Sinan, Tarihsel ve Muhayyel isimli kitabı 2020’nin son ayında Metis Yayınları’ndan çıktı. 538 sayfada farklı başlıklarla bir Sinan kitabı. Bir kısım siyah-beyaz fotoğraf ve çizimle desteklenmiş. Türkiye’nin geçmişine ilgi duyanlar için heyecan verici bir çalışma.
Dikkatle okunması gereken bir eser; öyle kolayca bir çırpıda okunabilecek bir metin değil. Konu hakkında biraz bilgisi olanlar için daha da tehlikeli olabilir! Tartışılmadan kabul edilen birçok genel değerlendirmeyi farklı yönlerden yeniden ele alıyor. Bu bakımdan biraz tedirgin hatta huzursuz edici.
Kitapta cevaplar ve tartışılan konular kadar sorular da ilginç. Geçmişimize ve bugüne dair oluşturulan kurguları anlamak ve tartışmak için değişik ve tazeleyici yaklaşımlar ortaya konmuş. Sinan ile ilgili elimizde olmayan bazı veriler hatırlatılıp, bunları hesaba katan yorumlar yapılmış. Sanırım bu kitapta ele alınan konular, yaklaşım biçimleri ve genel değerlendirmeler önümüzdeki yıllarda birçok alanda tekrar tekrar ele alınacak.
Sadece Sinan için değil, Osmanlı uygarlığını ve bugünkü Türkiye’yi anlamak için de okunması faydalı bir kitap. Zira Türkiye’de farklı dünya görüşlerinin Sinan’a bakışı; bunların oluşturduğu Sinan’lar; ayrıca Osmanlı halklarının Rumların, Ermenilerin Sinan’a bakışı, bir noktaya kadar sahiplenişi ele alınıyor. Ölümünden neredeyse 400 yıl sonra güncel siyasal tercihlerimiz hatta kavgalarımız çerçevesinde Sinan’na nasıl kimlikler biçildiğini izlemek ilginç. Ayrıca hem Türkiye’de hem dünyada kurgulanan Sinan mitosları, bunların oluşum süreci ve farklı çevrelerde algılanış biçimleri alışık olmadığımız bir tarzda keyifle tartışılmış.
“Bugün Türkiye’de herkesin siyasal meşrebine
göre Mimar Sinanları var. Muhafazakarlar,
solcular, seküler ve rasyonel düşünceye veya
İslâmcılığa iman etmiş olanlar için başka başka
Mimar Sinanlar bunlar. Dünyada artık bunun
en azından istisnai olduğu kesin. Leonardo’nun
veya Michelangelo’nun imanından, Bramante’nin
etnik kimliğinden konuşan bir mimarlık tarihçisi
bilmiyorum.” (Uğur Tanyeli)
Uğur Tanyeli, başta kitabının Mimar Sinan’ın hayatını ve eserlerini anlatan bir monografide bulunması gereken başlıklara ve içeriğe sahip olmadığını açıklamış. Sinan’ı ve onun hakkında yapılan araştırmaları tartışıyor. Giriş bölümünde kitabın amacı şu cümlelerle anlatılmış: “Burada ilk amaçlanan, Sinan’ın Türkiye’deki güncel tarihsel/tarihyazımsal alımlanışının bir irdelemesini yapmak. Hem ‘ciddi’ ve ‘akademik’ hem de popüler tarih yazımında nasıl Sinan(lar) ve Sinan mimarileri inşa edildiğini anlamaya yönelik bir değerlendirme ortaya konmaya çalışılıyor”.
Kitapta giriş bölümlerinin ardından, Mimar Sinan’ın yaşadığı dönem olan 16. yüzyılda Osmanlı dünyasında mimarlık ve mimari faaliyetler geniş bir çerçevede (kent, inanç, mimarlık uygulamaları, mimari süreçler, mimarın durumu) tartışılıyor. Bu kavramların Sinan çağından günümüze farklı çevrelerde nasıl değiştiği inceleniyor.
2. bölüm “tarihsel Sinan”a ayrılmış. Osmanlı mimarisi çalışmalarına farklı bakışaçıları sunuyor. “Yenilik ve eskilik üretimi”, “Kim Şu Rumiyan?”, “Antikite’nin Mirası ve Sinan” gibi altbaşlıklar ise Osmanlı mimarlık tarihi yazımında pek ele alınmamış konulara işaret ediyor. Muhtemelen Osmanlı mimarlığının Geç Antikçağ sanatı ile ilişkisi gibi sorunlar daha uzun yıllar tartışılacak. “Kervan yolda düzülür: Selimiye Külliyesi örneğinde yapım süreci” başlığı, Osmanlı yapılarının kısa sürede hızla üretildiği düşüncesini tartışıyor. İnşaatlar ile ilgili süreç Osmanlı mimarisini anlamak için önemli olmakla birlikte, çoğu yakın zamanlarda üretilmiş efsanelerin bazı konuların ele alınmasını nasıl güçleştirdiği sergileniyor. Edirne Selimiye Camii özelinde ilgili döneme, yapıların bugünkü durumuna, mevcut verilere modern tarihçilerin yaklaşımı değerlendiriliyor. Aslında Mimar Sinan ya da Osmanlı mimarisi için yapılan bazı genel değerlendirmeler, Selimiye için yeni ve ilginç yaklaşımları da ortaya koyuyor. Bu ana bölümün son altbaşlığı, bugüne kadar Osmanlı mimarlık tarihi çalışmalarında pek ele alınmayan bir konuya, Osmanlı-Safevî ya da Şii-Sünnî çatışmasına göndermeler yapıyor. Osmanlılar için İran kültürü ilgiyle takip edilen bir konuyken 16. yüzyılın İran’ında hüküm süren iktidar ve ideoloji ile yapılan mücadele ilginç.
“Muhayyel: Çağdaşımız Sinan” başlıklı bölüm, kitabın sanırım her kesimden insana ilginç gelecek bölümü. Burada modern araştırmalarda çoğu zaman farkına bile varmadan üretilen efsaneler ele alınıyor. Bu efsanelerin ne zaman ve neden üretildiği, sonrasında da bunların tarihsel kökleri, bazı durumlarda nereden transfer edildiği tartışılıyor. Bu yaklaşımın benzerleri, Osmanlı tarihi ya da Türk tarihi çalışmalarının birçok başlığı için de denenebilir. Ben okudukça, bazı yaklaşımları Türk ve Türkiye tarihinin farklı dönemleri, sanatçıları, iktidarları için de düşünmeye çalıştım.
Ülkemizde mimar denince akla gelen ilk, belki de tek isim Mimar Sinan. Osmanlı Devleti’nin en parlak döneminin mimarı, yaşamından yüzyıllar sonra tanınmış; hakkında yapılan araştırmalar bir kütüphaneyi dolduracak kadar çok. Ancak bu büyük külliyatı inceleyenler şaşırır; çünkü onun hakkında yazılanların çoğu benzer bilgileri tekrarlar. Uğur Tanyeli Hoca’nın kitabı bu anlamda farklı yaklaşımların yolunu açacak gibi duruyor. Keyifli okumalar.