“Osmanlı” kelimesi 19. yüzyıl mahsulüdür. O dönemde devlet idaresine giren gayrimüslimler benimsemişti bu lafı. Bence şimdikilerin öyle bir “Osmanlıcılık” derdi yok. Bizdeki İslâmcılar içinde çok sayıda etnik grup var. Onların etnik milliyetçilikleri de var…
Osmanlılık özentisi öteden beri var bazı çevrelerde. Bunlar kasabalıdır. Kasabalıların zevki yoktur, üretmeyen insanlarda zevk olmaz. “Osmanlı” bir tebaa, bir ideoloji olarak 19. yüzyıl ürünü. Yani Namık Kemal’lerden önce böyle şeyler yoktu, kimse “Osmanlıyız” diye ortalarda dolaşmıyordu. Sonrasında da sınırlı bir kelimedir. 19. asırda Osmanlı Devleti göreli olarak kendi içinde kaynaştı. Gayri müslimler devlet içinde önemli görevlere geldiler. Düşünün Makedonya’da Süryani savcı var.

Şimdi böyle bir atmosferde, özellikle gayrimüslimler bu “Osmanlı” lafını benimsedi. Ama bu da yaygın değildi.
Mesela o dönem çeşitli Bulgar köylerinden, köylülerden gelen dilekçeler var. Adam sunduğu makama “Türk imparatorluğu” diyor, öyle “Osmanlı” demiyor. Yıkımlardan sonra bu kelime bir kimlik olarak kullanıldı. Bugünkü durumsa farklı. Şimdiki iktidar sahiplerinin “Osmanlıcılık” konusunda gerçek bir dertleri olduğunu sanmıyorum. “Osmanlı”nın ne olduğunu bile bilmezler. Bizim başbakan biraz düşkün bu işlere ama, genelde vurgu yapılmıyor. Bir de bizim İslâmcılar içinde çok sayıda etnik grup var. Onların etnik milliyetçilikleri de var. Bu bakımdan “Osmanlılık” tutmaz.

Bizde bu geçmişin renklerini, bugüne taşıma hususunda büyük kepazelikler var. Neden? Yine kasabalılıktan.
Osmanlı döneminin o parlak zanaatı ve üretimi, 18. yüzyıl sonu, 19. yüzyıl başı bitmiştir. İstanbul’a dışardan gelen mallar da kalitesizleşmiştir. Mesela İngiltere sefaretine gelen avizeler aslında Rusya’ya gidecekti ama Kırım Savaşı çıkınca burada kaldı. Bu sayede İstanbul avize gördü.

Üretmeyen yere, kaliteli malzeme de gelmez. Yani örneğin bu son polis haftasında kullandıkları kıyafetler, o cart maviler falan… Bu işi taşralılara bırakırsan böyle olur.

En genel anlamıyla Osmanlı kültürü dediğimiz mesele, zaten 19. yüzyıldan itibaren çöküşteydi. Bu bakımdan faturayı cumhuriyete çıkarmak saçmadır.

Bugünkü “ecdad” söylemlerine gelirsek… Bunlar atarlar böyle lafları. Sorsan ecdad ne kadar ne yaptı, onu da bilmezler; yani müspet anlamda da bilmezler.

Bugün başta İstanbul’da tarihi miras katliamı son hız devam ediyor. Bunun ucunu alamazsınız, söyleyeyim. Bir takım aç insanlar, tırmandıkça tırmanmak istiyor. Varsa yoksa inşaat. Neden? E, adamın elindeki kadro bu. Müteahhitler ordusu. Bu bizi kaçınılmaz bir tıkanmaya götürür. Bu koca ülke inşaatla geçinebilir mi?

Yakın dönemde yine “Osmanlıca” tartışmaları çıktı. Eski Türkçe’yi bilmeyenler “Osmanlıcacı” kesilmişler. Bugünkü Türkçelerine hiç girmeyeyim. Şimdi ben bu yaşımda bir ay eski Türkçe bir şey okumasam gerilerim. Neden? Çünkü biz o nesil değiliz. Sürekli roman okuyacaksın.
Kısacası bugünkü “Osmanlıcılık”, her yönüyle kasabalıların kendilerine ulvi bir geçmiş yaratma arayışı. Tutmaz.
(İlber Ortaylı’yla yapılan söyleşiden derlenmiştir).
