Şubat
sayımız çıktı

Türlerin Kökeni yazıldı evrimin kilitleri bir bir açıldı

CHARLES DARWIN’İN DOĞA/İNSAN TARİHİNİ DEĞİŞTİREN ESERİ (1859)

ingiliz biliminsanı Darwin’in bundan 165 sene önce yayımladığı eser, sadece doğa bilimleri alanında değil, neredeyse tüm bilimsel disiplinlerde, canlı hayatın gelişmesine ilişkin bir devrim niteliği taşıyordu. Kitabın referans olması ise, yazılanların neredeyse tamamen alan araştırmasına dayanmasıyla ilgiliydi. Kilise ve inançla bilimin yolları ayrılmıştı.

Charles Darwin’in (1809-1882) Türlerin Kökeni (ilk baskıdaki adı Türlerin Kökeni Üzerine) adlı kitabı tam 165 yıl önce 1859’da yayımlandı ve kısa bir süre içinde sadece alanının değil tüm doğa bilimlerinin en önemli eserlerinden biri oldu. Evrimsel biyolojinin temel eserlerinden olan kitap, hem bilimsel hem de dinî çevrelerde çokça tartışılacaktı.

Aslında daha önce evrimle ilgili kimi teoriler ortaya atılmış olsa da Darwin’in Beagle gemisiyle ikinci seyahatinden (1831-1836/Güney Pasifik’teki Galapagos Adaları) sonra bu yolculukta topladığı verilerle ulaştığı “doğal seleksiyon (seçilim)” ilkesi; hem yayımladığı makalelerin hem de bu kitabının temelini oluşturacaktı.

tarihtebuay-1
Türlerin Kökeni’nin 1859’daki ilk baskısı.
Kitabın isminin belirlenmesinde Murray Yayınevi’nin sahibi John Murray etkili olmuştu.

İngiltere’de 19. yüzyılın ilk yarısında bile, bugün doğa bilimleri olarak adlandırdığımız alan “doğal teoloji” veya “fiziko-teoloji” adı altında Kilise’nin bir uğraşıydı. Darwin’in kitabının yayımlanmasıyla başlayan geniş tartışma ortamı ise, bilimin kilisenin dışına çıkabilmesine olanak sağlayacaktı. Başlangıçta dönemin bilimsel çevrelerinde “doğal seçilim” kavramı, ılımlı, yavaş ve organizmalar arasındaki her türlü etkileşimle şekillenerek bilinçsizce ilerleyen, karmaşık bir süreç olarak yorumlanmış/ tanımlanmıştı. Seçilimdeki rekabet olgusu ise daha sonraları sözde-bilimsel “sosyal Darwinizm”in popülerleşmesi ile öne çıkacaktı. Darwin, Türlerin Kökeni kitabına yapılan eleştirilerin ardından, hiçbir zaman canlılığın başlangıcını bulmak için çalışmadığını, kati bir kökenden ziyade evrim sürecinin nasıl gerçekleştiği konusuna kafa yorduğunu söylemiştir.

1 İki biliminsanı arasındaki rekabet, kitabın yayımının erkene çekilmesine yol açtı

Darwin, yaptığı geziler ve uzun çalışmaları sonucu “doğal seçilim”le ilgili kendi deyimiyle bir “büyük kitap”(big book) hazırlıyordu. Aslında yaptığı saha çalışmalarının ardından, evrimle ilgili seçilim mekanizması zihninde şekillenmişti (kendi ifadesiyle 1839 gibi daha erken bir tarihte); fakat hem aşırı çalışması nedeniyle tetiklenen hastalıkları hem de konuyu tamamıyla ve etraflıca ele alan bir bilimsel eser ortaya çıkarma arzusu kitabın çıkışını sürekli erteliyordu. Bir yandan da özgünlüğünü kaybetmemesi adına, bu teorinin ilk defa onun yazdığı bir eserle duyurulması kendisi için çok önemliydi. “Doğal seçilim” teorisinin ve bunun işleyişinin açıklanmasının ne kadar büyük bir yankı uyandıracağının farkındaydı. Arkadaşı ünlü jeolog Charles Lyell, kitabı bir an evvel yayımlaması için kendisini sıklıkla uyarıyordu (1856’da Lyell’ın yazdığı bir mektup doğrudan bunu söylüyordu). Bunun bir sebebi de, yine evrimin nasıl ilerlediği konusunda bir teori üzerine çalışan biyolog Alfred R. Wallace’ın yazdıklarından haberdar olmalarıydı. 1858’e gelindiğinde Darwin hâlâ eserini tamamlamaya gayret ediyordu; fakat Wallace’ın Maluku Adası’nda yaptığı gözlemlerle oluşturduğu makale Darwin’in kitap çalışmalarının kaderini değiştirecekti.

tarihtebuay-2
Charles Darwin

Wallace ve Darwin’in çalışmaları önce Londra Linne Derneği tarafından birleştirilerek bir ortak makale şeklinde yayımlandı. Bu durum Darwin’i “savının özgünlüğünü kaybettiği” konusunda karamsarlığa sürüklese de, arkadaşı Lyell’ın yönlendirmesiyle ve ısrarıyla çalışmasının bir özetini yayımlamaya ikna oldu. Bunun ardından yine Lyell’ın önayak olmasıyla Murray Yayınevi’nde karar kılındı ve “doğal seçilim” teorisi Türlerin Kökeni kitabıyla ilan edildi.

tarihtebuay-3
Charles Darwin’in yakın arkadaşı Thomas Heny Huxley , önceleri evrimsel düşünceye karşı yayınlar yapmış olsa da, Darwin’in Türlerin Kökeni’ni yayımlamasıyla sıkı bir evrim savunucusuna dönüşecekti.

2 Teorinin kısa sürede yayılmasındaki en önemli neden, arkadaşı Huxley’di

Evrimle ilgili tezler daha önce de Lamarck, R. Chambers ve hattâ Charles Darwin’in dedesi Erasmus Darwin tarafından dile getirilmiş, bilim ve kilise çevrelerinde çokça tartışılmıştı. Türlerin Kökeni’nin çok büyük gürültü koparmasındaki sebepse, buradaki tezlerin somut bulgulara dayanması ve kitabın genel okuyucuya hitap edebilecek şekilde yazılmış olmasıydı. Ancak Darwin hem ılımlı biri olmasından hem de tüm zamanını çalışmalarına ayırmak istemesinden dolayı ateşli tartışmalara katılacak, bunlarla zaman harcayacak biri değildi. Bu noktada, yakın arkadaşlarından Thomas Henry Huxley (ünlü Huxley ailesinden) devreye girdi. Huxley, antropoloji ve anatomi alanında çalışan bir biyologdu ve aslında Darwin’in teorisindeki “kademecilik”le (gradüalizm: yavaşça, kademe kademe gerçekleşen değişimi savunan hipotez) ilgili tereddütleri vardı. Buna rağmen Huxley, Darwin’in en önemli savunucularından biri oldu; hattâ Darwin karşıtları tarafından kendisine “Darwin’in buldogu” lakabı takıldı.

Darwin’le Huxley’in dostlukları birbirini tamamlıyordu. Darwin onun cesaret ve hitabetine hayranken, Huxley de arkadaşının titiz bilimsel metodolojisine hayrandı. Huxley 1860’ta, Türlerin Kökeni’nin yayımından yaklaşık 7 ay sonra Oxford Üniversitesi Doğa Bilimleri Müzesi’nde Piskopos Samuel Wilberforce’la bir münazarada karşı karşıya geldi. Bu hadise kitabın ve doğal seçilim teorisinin duyulmasında önemli bir rol oynadı. “1860 Oxford Evrim Tartışması” olarak bilim tarihine geçti ve din-bilim ilişkisi konusunda bir kırılma “yarattı”.

tarihtebuay-5
1860 Oxford Evrim Tartışması’nın gerçekleştiği Oxford Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi
tarihtebuay-4
1860 Oxford Evrim Tartışması’nın gerçekleştiği Oxford Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi içine daha sonra eklenen Charles Darwin heykeli.

3 Sadece rekabet değil, işbirliği ve sosyal güdülerin önemi de eserde vurgulanmıştı

Türlerin Kökeni, günümüzde esas olarak doğal seçilimdeki rekabet vurgusuyla anılsa da, kitap aslında sosyal böceklerle (karınca ve arı gibi) ilgili bölümlerinde işbirliği ve toplumsal güdülerden bahsediyor; hattâ hayatta kalmanın kimi zaman bu olgulara bağlı olduğunu anlatıyordu. Eser aslında Darwin’in zihnindeki “büyük kitap”ın özeti olduğu için, bu kitapta işbirliği konusuna sadece değinebilmişti. Darwin’in kendi elyazmalarından bildiğimiz “büyük kitap” hiçbir zaman tamamlanmadıysa da, bu çalışmanın içindeki konular Türlerin Kökeni’nden sonra yayımlanan 3 kitabında genişçe yer bulacaktı. Özellikle İnsanın Türeyişi’nde (1871), hayvanlar arasındaki işbirlikçi davranışların ve sosyal güdülerin önemini geniş bir şekilde ele aldı. Bundan 31 sene sonra ise, yaşam koşullarının zor olduğu farklı coğrafyaları inceleyen zoolog ve siyaset bilimci Pyotr Kropotkin, bu konuda Darwin’den esinlenecekti. Kropotkin, evrim sürecinde hayvanlar arasında işbirliğinin hayatta kalabilmedeki belirleyici rolü üzerine, evrimsel biyoloji alanındaki önde gelen eserlerden Karşılıklı Yardımlaşma’yı (1902) yazacaktı.

4 Darwin, kitabının her baskısında birçok değişiklik yaptı

Türlerin Kökeni’nin çıkmasıyla beraber, özellikle dinî çevrelerin kitaptaki savlara karşı itirazı ve tepkisi büyük oldu. Her ne kadar liberal Anglikanlar kitapta bahsedilen “doğal seçilim” mekanizmasını Tanrı’nın yeryüzündeki canlılığı çeşitlendirmesinin bir aracı olarak açıklasalar da, daha muhafazakar çevreler kitaptaki evrim teorisini yaradılışın ilahi kökenlerini inkâr olarak yorumladı. Kitabın 2. baskısında Darwin, hem bu tepkilerin bir nebze olsun önünü kesmek adına hem de kendi inancıyla ilgili bir kafa karışıklığı da olduğundan, son bölüme “Yaratıcı tarafından” (by the Creator) ifadesini ekledi. Kullandığı “Yaratıcı” kelimesi bile aslında kendi inancındaki tereddütleri yansıtıyordu. Kendisi de daha sonra agnostisizme (bilinemezcilik) yönelecekti ki, bu kavram da arkadaşı Huxley tarafından geliştirilmişti.

Darwin 3. baskıda da bazı cümleleri yeniden düzenlendi ve bunun dışında yeni ifadeler ekledi. Bu değişiklikler 4. baskıda da devam ederken 5. baskıya (1869) bugün çokça dillendirilen “en iyinin hayatta kalması” ibaresi girdi. Bu ibareyi kullanan İngiliz polimat Herbert Spencer, Darwin’in eserinden yola çıkarak dönemin gelişmekte olan kapitalist toplumunda ayakta kalmayı da bir “doğal seleksiyon” olarak tanımlamıştı (1864).
Spencer’ın yarattığı sözde-bilimsel “Sosyal-Darwinizm”in temeli olan “en iyinin hayatta kalması” ilkesini ve ibaresini Darwin, bu sefer ilham verdiği Spencer’dan ödünç alarak kitabına ekleyecekti.

Kitabın 6. baskısı Darwin hayattayken yapıldı (1872). Buradaki en önemli değişiklik ise kitabın ismindeydi. “Türlerin Kökeni Üzerine” başlığındaki “üzerine” kelimesi çıkarıldı ve kitabın adı bugün kullandığımız hâliyle Türlerin Kökeni oldu.