1990’lara kadar spikerlik eğitiminde “TRT ekolü” dediğimiz, yüzlerce aday arasından seçilenlerin aylarca eğitildiği, kursların sonunda yapılan sınavlarda başarılı olan iki ya da üç kişinin spiker kadrosuna alındığı bir sistem vardı. 90’larda özel radyo ve televizyon kanallarının açılmasının ardından, o yılların deyişiyle “90-60-90 olsun, Türkçesi noksan olsun” anlayışı yaygınlaştı ve Türkçe söyleyiş yanlışları artmaya başladı.
SUHA ÇALKIVİK
Cumhuriyet bayramında töreni canlı yayında anlatan bir televizyon spikeri, “resm-i geçit” yani “geçit resmi” veya “geçit töreni” diyeceği yerde -i sesini uzatarak “resmî geçit” töreni diyor; ardından “devlet erkânı” yerine, -k’yi kalın söyleyerek “devlet erkanı” çıkıyor ağzından.
1990’lara kadar spikerlik eğitiminde “TRT ekolü” dediğimiz, yüzlerce aday arasından seçilenlerin aylarca eğitildiği, kursların sonunda yapılan sınavlarda başarılı olan iki ya da üç kişinin spiker kadrosuna alındığı bir sistem vardı. 90’larda özel radyo ve televizyon kanallarının açılmasının ardından talebi karşılamak amacıyla 96 saatlik eğitimlerle spikerlik sertifikası veren özel eğitim kurumları açıldı. Bu kurumlarda eğitim veren kişilerin mesleki deneyimleri ve uzmanlık düzeyleri sürekli tartışma konusu oldu. Yayın kuruluşlarının spiker veya sunucu seçimlerindeki ölçüt, o yılların deyişiyle “90-60-90 olsun, Türkçesi noksan olsun” anlayışıydı ve Türkçe söyleyiş yanlışları artmaya başladı.
Radyo ve televizyonlarda doğru, güzel ve anlaşılır Türkçe kullanımına dair yapılan araştırmalarda saptanan dil yanlışlarının %26.4’ünün yer aldığı “Söyleyiş Yanlışları” bölümü şu başlıklar altında değerlendirilmiştir: Kısa söylenmesi gerekirken uzun söylenen sesler; uzun söylenmesi gerekirken kısa söylenen sesler; kalın söylenmesi gerekirken ince söylenen sesler; ince söylenmesi gerekirken kalın söylenen sesler; ses düşmesi; ses değiştirme; ünlü daralması; yumuşak söylenmesi gereken seslerin sert söylenmesi; “e” sesinin açık söylenmesi; ağız özellikleriyle konuşma; yabancı dillerden giren kelimelerin yanlış söylenmesi; vurgu ve duraklama yanlışları.
Ses, spikerlik mesleği için başlangıçta en önemli unsur olarak görülür. İyi bir ses rengi, kalıtsal bir armağandır. Bir spiker veya sunucunun öncelikle radyo ve televizyonda konuşmaya uygun yani mikrofonik bir sese sahip olması gerekir. Herkesten farklı, daha iyi, pürüzsüz ve işlenmeye uygun bir sesinin olması, o sesin işlenebilmesi, geliştirilebilmesi için önem taşır. Spikerliğe uygun bir ses, eğitim süresi içinde doğru nefes alma, söyleyiş, boğumlama, tonlama ve vurgulama çalışmaları ile şekillendirilir. Bu ses eğitimi, kişide varolan yetenekle birleşir ve spikeri sunum yapmaya hazır duruma getirir.
Turgut Özakman bir spikerin en önemli özelliklerinden biri olarak kabul ettiği kültürlü sesi şöyle tanımlamıştır: “Kültürlü ses demek, arkasında çok iyi bir eğitimin bulunduğu ses demek; çünkü o bazı kelimelerin doğrusunu bilir. O eğitim, o okumuşluk, sanatla, kültürle, genel olarak hayatla yoğrulmanın sese yansımasıdır. O yansıma yoksa, o ses ham sestir. O sesten hiçbir şey olmaz. Konuşması da gürültü olur”.