20 Ekim 1935 ve 21 Ekim 1945 tarihlerindeki nüfus sayımlarında İstanbul’da birlikte sayım memuru olarak görev yapan iki arkadaş, on yıl arayla yapılan iki sayımda da benzer bir poz vererek “sayım hatırası” çektirmişler. Ne yazık ki, kendileriyle ilgili çok az bilgimiz var. Her ikisini de önceki kareye göre yaşlanmış gördüğümüz 1945 tarihli fotoğrafın arkasında “Bu boyda altı adedine 300 kuruş verilmiştir. Diğer arkadaş Bakırköy Noter Muavini Kemal Gençay. Fotoğrafı Mihran çekmiştir. Bir adedi Cumhuriyet gazetesine gönderilmiştir. İmza: Aliço” yazıyor.
AĞAÇ KOVUĞUNDAKİLERİ BİLE SAYACAĞIZ
20 Ekim 1935’teki sayım için hazırlanan İstanbul Valiliği imzalı afiş ve gazete ilanında, “0 gün memleketimizin bütün şehir, kasaba ve köylerinde kaç kişi var? Bunların ne kadarı erkek, ne kadarı kadın, ne kadarı çocuk, kaçı Türk, kaçı ecnebi? Bunları doğru olarak biz de bütün dünya da bilip öğreneceğiz. Sayılan nüfusların yaşları, işleri, dilleri, hatta dinleri nedir? Bunu da yine hem biz hem bütün dünya bilip öğrenecek. Gizli kapaklı birşey kalmıyacak. SAYIM memurları her evi, her binayı, hatta ağaç kovuklarını, izbe yerleri, barakaları birer birer dolaşarak bütün insanları bulup yazacaklardır” deniliyor.
ESKİ REKLAMLAR
Tasarruf teşvik kutusu
Cumhuriyet döneminde kurulan ilk ulusal banka olan İş Bankası, halkı tasarrufa teşvik etmek için 1928’de kumbara kampanyası başlatmıştır. İlk aşamada 1000 adet hazırlanan metal kumbaralara ilgi o kadar büyük olur ki, binlerce yeni kumbara yaptırılır. Banka ayrıca 1930’lu yıllardaki gazete reklamlarının neredeyse tamamını tasarruf teması üzerine kurar ve kumbara kullanımını teşvik etmeye çalışır. Bankanın 7 Haziran 1930 tarihli ilanında “Çocukluk ve gençliklerinde tasarruf etmedikleri için ihtiyarların yüzde 75’i sefalete düşer. İhtiyarlıkta başkasına muhtaç olmamak için arttırmaya mecbursunuz” denilmektedir. 1931 yılındaki bir ilanda nişanlısına kumbara hediye eden bir genç adamı, bir başka ilanda çocuklarının istikbali için kumbarada para biriktiren bir karı-kocayı görüyoruz. 15 Aralık 1932’de yayımlanan ilanda ise, “Bu adam büyük bir felaket geçirdi” başlıklı, üzgün bir adam çiziminin kullanıldığı ve “Eğer vaktiyle İş Bankası’ndan bir kumbara alarak para biriktirmiş olsaydı bu felaket karşısında dimdik durabilecekti” yazar. Adamın başına tam ne geldiği anlaşılmaz ama önündeki kağıtta hesap yapıyor oluşundan iflas gibi bir durumla karşı karşıya olduğunu anlarız.
Görüldüğü gibi kumbara ilk yıllarda çocukların değil büyüklerin tasarruf yapacağı bir araç olarak düşünülmüştür. Zamanla tamamen çocukları tasarrufa teşvik için kullanılmaya başlar. 1933’teki iki ilandan birinde kumbarası olmadığı için üzülen, diğerinde “Sekiz senedir kumbarasına attığı paralar bütün üstbaş ve mektep masraflarına kafi gelen” çocuk vardır.
İş Bankası’nın ardından Ziraat Bankası da kumbara kampanyası başlatır. Ziraat Bankası’nın kumbaraları da İş Bankası kumbaralarının aynısıdır ve nesiller boyunca kumbara denilince herkesin aklına o meşhur, saplı, metal kumbaralar gelecektir.
ASAYİŞ
Vatandaş sağdan yürü!
Cumhuriyet’in ilanını izleyen yıllarda trafiği düzenlemek için yapılan çalışmalarda yayaların kaldırımları kullanması ve sağdan yürümesi de benimsetilmeye çalışılan kurallardandır. Ancak bu kurallara pek uyulmadığı anlaşılıyor, zira 1960’lı yıllara kadar gazetelerde “yürümeyi bilmeyen”, “yolları tıkayan”, “usulsüz ve sallapati gezinen” yayalardan yakınan yazılara sık rastlanır.
1927 ve 1934’te Valilik, yayaların kaldırımın sağından yürümesiyle ilgili kampanya başlatır. İstiklal Caddesi ve Galata Köprüsü gibi işlek yerlerde polisler görevlendirilip sağdan yürümeyenler uyarılır. 1958’de ise para cezası uygulaması getirilir. Gerekçesi “yayaların yola taşması sonucu trafiğin kilitlenmesi” olarak açıklanan karar uyarınca sağdan yürümeyenler 150 lira para cezası ödeyecektir. Haberi “Bu sayede omuz vurmaların ve çarpışmaların önüne geçilecek, yayalar işlerine daha erken gidebilecek” diye aktaran Tercüman gazetesinin karardan memnun olduğu anlaşılıyor.