20.yüzyıla damgasını vuran askerî mücadeleler, özellikle 2. Dünya Savaşı’yla birlikte yeni bir boyut kazandı. Artık sıcak muharebeye giren askerî birliklerin sevk ve idaresi kadar, istihbarat örgütlerinin faaliyetleri, özel operasyonları ve propaganda da hayati bir önem taşıyordu. Kurtarılan-kaybedilen hayatlar ve uluslararası mücadelenin yeni alanı.
Geçen yüzyıl savaşlarında gördüğümüz birçok yeniliğin arasında, özel operasyonların giderek artması dikkati çeker. Bunlar esas olarak düşman hatlarının gerisinde veya çatışmalara taraf olmamış ülkelerdeki girişimlerdir ama; terör hadiseleri sözkonusu olunca ülkelerin kendi topraklarında da gerçekleşir. Resmen ilan edilmemiş savaşlarda, özel operasyonlar daha bir ön plandadır. Bunlarda, sayı olarak az ama çok sıkı elemeler ve eğitimlerden geçmiş yetenekli özel birlikler kullanılır. Temel amaçlar, hasım liderlerin bertaraf edilmesi, rehinelerin kurtarılması, kritik sabotaj faaliyetleri, ulaştırma-iletişim sistemlerinin çökertilmesi, sindirme, istihbarat ve propagandadır. Özel birliklerdeki personel içerisinde subay ve astsubaylar büyük ağırlık taşır; bazı timler sadece bu unsurlardan oluşur. Bu faaliyetler, “düşman” tarafın büyük birliklerinin ve maddi imkanlarının koruma faaliyetlerine ayrılmasını getirir.
Özel birlikler denilince ilk akla gelenler komandolardır. Bu terim 1899-1902 arasındaki Boer Savaşı’ndan miras kalmıştır. İngilizler ilk başta komando olarak anılan birkaç bin Boer süvarisiyle başa çıkmak için 75 bin askerin yeterli olacağını düşündüler; ama sonuçta savaşı kazanmak için 450 bin kişi yığmak zorunda kaldılar ve bunların çoğu ikmal hatlarını korumak için ayrılmıştı. Bu gelişmeler, onları bu tür özel operasyonlar üzerinde düşünmeye yönlendirdi. 1. Dünya Savaşı sırasında en başarılı özel operasyonlarından biri, Thomas Edward Lawrence’ın (1888-1935) başlattığı Arap isyanıdır. Bu faaliyet, Türk Ordusu’nun ikmal hatlarına büyük zarar verip birliklerin korumaya ayrılmasına yolaçtığı gibi, baskınlarla da önemli kayıplar verdirmişti. 1. Dünya Savaşı’nda daha az popüler diğer bir özel harekat da, Alman General von Lettow-Vorbeck’in Doğu Afrika’da kendilerinden 10 kat daha kalabalık İngiliz kuvvetlerini bağlamasıdır. Ancak özel operasyonlar konusunda büyük gelişmelerin yaşandığı dönem 2. Dünya Savaşı’dır. Birçok ülke bu konuya hassasiyetle eğilecek, ama başı çeken İngiltere olacaktır. 1940 Mayıs’ından 1941 Haziran’a kadar Almanya karşısında tek başına kalan İngiltere, Avrupa’ya çıkarak savaşı sürdürme olanaklarına sahip değildi. Bu nedenle Kuzey Afrika ve Atlantik konvoylarını korumanın haricinde, savaşı hava bombardımanı ve özel operasyonlarla devam ettirmekten başka çaresi yoktu. Bu tür operasyonlar için kısa sürede 8’i Donanma’ya bağlı, çoğu tabur büyüklüğünde 30 civarında birlik kuruldu. Ne var ki, tüm silahlı kuvvetlerden en güçlü askerlerin bu birimlere seçilmesi belli bir tepki de oluşturmuştu. Winston Churchill, Dunkirk’teki çekilmenin (26 Mayıs-4 Haziran 1940) hemen ertesinde, Avrupa’yı ateşe verme talimatıyla SOE (Special Operations Executive) adında bir başka örgütün kuruluş emrini verdi. Bu kuruluş, işgal altındaki tüm ülkelerde istihbarat ve sabotaj faaliyetleri yürütecekti. Kuzey Afrika’da David Stirling’in “Çöl Akıncıları “(Long Range Desert Group) ve Burma’da Orde Wingate’in “Chindits” adı verilen tugayı ile Japon hatlarının arkasına yaptığı akınlar öne çıkar. Stirling’in grubu daha sonra SAS (Special Air Service) olarak örgütlenecek ve o tarihten (1941) itibaren dünyanın her tarafında operasyon gerçekleştiren İngiliz özel birliklerinin atası olacaktı. Hitler savaş sırasında bu operasyonlara karşı büyük bir savaş suçu olan “Komando Emri”ni yayınladı; buna göre askerî kıyafete bakılmadan paraşütçüler dahil yakalanan her komando teslim olsa dahi derhal öldürülecekti ve bu emrin uygulandığı durumlar oldu.
Amerikalılar da savaşa girdikten sonra CIA’in öncülü sayılan OSS (Office of Strategic Services) adlı kurumu oluşturarak benzer operasyonlara başladı. Bunlardan kimi doğrudan Silahlı Kuvvetler bünyesinde yapılırken kimi de OSS’nin denetimindeydi. General Frank Merrill’in komutasında kurulan “Merrill’s Marauders” adlı askerî birlik, tıpkı Wingate’in “Chindits”i gibi Burma’da akınlar yapmış ve onlar gibi büyük kayıp vermişti. Ancak bu ülkede ve Çin’de OSS yönetimindeki başka operasyon grupları, yerlilerden gerilla grupları kurmanın yanısıra istihbarat ve sabotaj faaliyetlerinde bulundu.
Amerikalılar 2. Dünya Savaşı sırasındaki istihbarat çalışmalarını önce tarafsız ülkelerden yürüttüler ki, bunların başında sonradan CIA’in patronu olacak Allen W. Dulles’ın İsviçre’de yaptığı işler gelir. Onun en büyük başarısı, İtalya’daki Alman birliklerini resmî antlaşmadan 1 hafta önce teslime ikna ederek birçok hayat kurtarmış olmasıdır. Bu arada İstanbul’da ‘Packy’ Macfarland yönetimindeki OSS grubu, Balkanlar ve Orta Avrupa’ya yönelik faaliyetler için bir merkezdi. Buradan elde edilen istihbaratın, İtalya ve Kuzey Afrika’dan Avrupa’daki direniş gruplarına malzeme gönderilmesine katkısı olmuştur. Fransa’nın kurtarılması sırasında ise işgal altındaki bölgelere paraşütle indirilen “Jedburgh” timlerinin Normandiya ve sonrasında istilayı kolaylaştırması da, özel kuvvetler kapsamında önemli faaliyetler arasındadır. Bunlar yerel direnişçilerle bağlantı, istihbarat ve sabotaj faaliyetleri yürütmüş, Müttefik birlikleri bölgelerine ulaştıkça görevleri sona ermiştir (Soğuk Savaş yıllarında Amerikalılar çok sayıda özel birlik yetiştirdiler ki bunlar arasında Yeşil Bereliler, Delta Grubu, Navy Seals, Raiders, Rangers vs. daha çok bilinenlerdir).
2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar’ın özel birliği olan Brandenburg komandolarını da unutmamak gerekir. Bu birlik 1939 sonunda ordu içerisinde, ancak istihbarat örgütü Abwehr gözetiminde kurulmuştu; düşman cephesinin gerisinde her türlü istihbarat, sabotaj, yakın dövüş, silah, paraşüt eğitimi alan, yabancı dil bilen yetenekli askerlerden oluşuyordu. Daha sonra SS birlikleri kendi özel kuvvetlerini oluşturdu. Hitler’in “harika komandosu” olarak anılan Otto Skorzeny, 12 Eylül 1943 tarihinde Mussolini’yi, hapis tutulduğu Gran Sasso dağının tepesine planörle inip, inanılmaz bir operasyonla kurtardı. Hitler’e bu başarısı üzerine Brandenburg birliklerinden 4 bin asker ve subay alması için izin verdi. Skorzeny’nin önemli operasyonlarından biri de, savaşın sonu yaklaşırken taraf değiştiren Macaristan diktatörü Amiral Miklós Horty’yi ele geçirmesidir. Onun Müttefikler’le temasının izlenmesi üzerine Skorzeny, önce Horty’nin müzakereleri yürüten oğlunu kaçırdı, sonra da 16 Ekim 1944 tarihinde başkanlık sarayını basıp Horty’yi esir aldı.
Rus özel operasyon birliklerine gelince… Bunlar 2. Dünya Savaşı öncesinde gizli servisler olan NKVD ve GRU içerisinde oluşturulmuştu. İstiladan sonra Alman hatlarının gerisinde operasyonlar geliştirmeye çalıştılar ve 1943’te bunlara, karşı-istihbaratta uzmanlaşan SMERSH de katıldı (Savaştan sonra ise düşman hatları gerisinde harekat yapacak Spetnatz özel bölükleri kurulacak (daha sonra tabur seviyesine çıkarıldı); bunları KGB tarafından oluşturulan Vitnaz, Vega ve Alfa birlikleri izleyecekti).
2.DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA BAŞLICA ÖZEL OPERASYONLAR
DÜŞMANI ALDATMAK İÇİN…
Avrupa’da başlayan savaşın küresel bir nitelik kazanmasından önce görülen istihbarat savaşları ve operasyonlar, ABD’nin savaşa girmesiyle hız kazanacaktı. Yine de özellikle İngiliz MI5’ın (Military Intelligence, section 5) Almanlar’a karşı operasyonları tayin edici olacak, savaşın kaderine etki edecek sonuçlar doğuracaktı.
VENLO HADİSESİ (9 KASIM 1939)
İngilizler’e ağır darbe
2. Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde meydana gelen, önemsiz görünen ama ciddi sonuçlara yolaçmış bir operasyon. SS tarafından Naziler’i kışkırtmak üzere sözde İngilizler’in marifetiyle Hitler’e düzenlenen sahte bir suikast girişimi sonrasında; buna misilleme olarak sözde muhalif Naziler ile tarafsız Hollanda’nın sınırdaki Venlo kentinde buluşmaya giden iki İngiliz ajanı kaçırıldı. İngiliz ajanlar, sınırdan hızla dalan ve aynı hızla kaçan arabaya itildiler; ajanların yıllardır kurdukları istihbarat şebekesi çökertildi; aynı zamanda Almanya’daki Nazi muhaliflerine de gözdağı verilmiş oldu.
İSKENDERİYE BASKINI (19 ARALIK 1941)
İtalyan tim su altından vurdu
Müttefik güçlerle Mihver arasında Akdeniz’de askerî rekabetin sürdüğü 1941’in Aralık ayında, İtalyan dalgıç komandoların gerçekleştirdiği operasyon. İtalyan tim, üzerlerine binilerek yönlendirilebilen özel yapım torpilleriyle gizlice İskenderiye limanına girdi; bunları Valiant ve Queen Elizabeth ana muharebe gemilerinin altında patlattı. Kuma oturan gemiler çok uzun süre harekatdışı kaldı ve kritik aylarda İngilizler Akdeniz’deki üstünlüklerini yitirdi.
FLIPPER OPERASYONU (10-18 KASIM 1942)
Rommel’i ele geçirememek
“Flipper” koduyla anılan bu başarısız operasyonda İngilizler, Alman General Erwin Rommel’i hedef almışlardı. Kuzey Afrika’da (bugün Libya) Rommel’in kaldığı ve kimi zaman karargah olarak kullandığı evi basıldı ama, İngiliz istihbaratı onun sözkonusu günlerde cephede olduğunu tespit edememişti. 11. İskoç Komandoları tarafından yapılan baskın ateşle karşılık gördü ve 2 ölü verdikten sonra kaçan gruptan 28 asker esir düştü. Sadece 3 komando, çölde haftalarca süren yürüyüşten sonra İngiliz hatlarına dönebildi.
BRUNEVAL BASKINI (27-28 ŞUBAT 1942)
Hedef radar ele geçirildi
Bombardıman akınlarında büyük kayıp veren İngilizler, Almanlar’ın Fransa kıyılarına yerleştirdiği bir radarı ele geçirmek üzere paraşütle yakın bir bölgeye inip başarılı bir baskın yaptı. 1942 başlarındaki bu operasyonda önemli parçaları ülkelerine götürüp değerli bilgiler edindiler.
GUNNERSIDE OPERASYONU (ŞUBAT 1943)
İngilizler’in ‘ağır su’ sabotajı
İngilizler, Naziler’in atom bombası yapımında kullanabilecekleri “ağır su” tesisini ortadan kaldırmak üzere SOE (Special Operations Executive) tarafından yetiştirilen bir özel grubu harekete geçirdi. 1940’da başlayan planlama ve eylemler, Norveç’teki bir hidroelektrik santralindeki tesisinin imhasına uzanacak ve 1943 Şubat’ında yapılan eylem “Gunnerside” adıyla anılacaktı. Tesisin imhasından sonra elde kalan su, bir feribotla Almanya’ya taşınırken ikinci bir sabotajla bu gemi de batırıldı. Gerçi Almanlar atom bombası yapımından çok uzaklardı ama, bu o dönemde kesin olarak bilinmiyordu.
MINCEMEAT OPERASYONU (NİSAN 1943)
Müttefikler Sicilya’ya, Almanlar Sardunya’ya
İngilizler 1943 başında, kıta Avrupa’sına yapılması planlanan çıkarmaların yeri konusunda Almanlar’ı aldatmak için bu operasyonu planladı. Böylece onları, harekatın Sicilya yerine Sardinya’ya veya Yunanistan’a yapılacağına inandırabilirlerdi. Tıp uzmanlarının yardımıyla kimsesiz bir cesedi Binbaşı Martin adıyla hazırlayıp 30 Nisan gecesi kaza geçirmiş gibi İspanya kıyılarında denize bıraktılar. İspanyollar, cesedin koluna zincirlenmiş çantadaki belgeleri derhal Almanlar’a gösterdiler. Burada tiyatro biletinden nişanlıya yazılmış mektuba kadar her şey düşünülmüştü. Bilgiler, Almanlar’ın Sardinya ve Yunanistan’a güç kaydırmasına yolaçacaktı. MI5’ın (Military Intelligence, section 5), 2. Dünya Savaşı sırasındaki en başarılı istihbarat operasyonlarından sayılır. 2021’de sinema filmi olarak dramatize edildi.
2.DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA BAŞLICA ÖZEL OPERASYONLAR
SINIRÖTESİNDE YENİ SINIRLAR…
Çok sıkı eğitim ve hazırlığa rağmen, özellikle yakın tarihte özel kuvvetler tarafından yapılan uluslararası operasyonların önemli bir kısmı başarısız oldu. Bunun nedeni, operasyon hedefi olan tarafın çok daha tedbirli olması ve senaryoların çeşitliliği idi. Yine de 1976’daki Entebbe Baskını gibi, amacına ulaşan operasyonlar kaydedildi.
ENTEBBE BASKINI (3-4 TEMMUZ 1976)
İsrail komandoları Uganda’da
Paris-Tel-Aviv seferini yapan bir yolcu uçağı Atina’da kaçırılarak Uganda’ya götürülmüş, rehinelerin serbest bırakılması karşılığında İsrail’in çok sayıda Filistinli tutukluyu serbest bırakması istenmişti. Görüşmeler sonuç vermeyince 3-4 Temmuz 1976 tarihinde İsrail’in “Sayeret Matkal” adlı özel operasyon birimi uçaklarla havadan ikmal yaparak 4 bin kilometrelik bir uçuşla gece vakti Entebbe Havalimanı’na inmiş; 1 saat süren operasyonla rehinelerin hepsini kurtarıp gene uçakla İsrail’e dönmüştü. Filistinliler ve onlarla birlikte olan 2 Alman ve bazı silahlı Ugandalılar öldürülmüş; İsrailliler’in tek kaybı, bugünkü İsrail başbakanının ağabeyi olan komutanları Yonatan Netanyahu olmuştu.
DOMUZLAR KÖRFEZİ ÇIKARMASI (17-20 NİSAN 1961)
CIA’in suya düşen planları
2. Dünya Savaşı sonrası en başarısız büyük operasyonların önde geleni. Küba’da Castro rejimine karşı CIA tarafından eğitilen 1.500 kadar Kübalı, 19 Nisan 1961 tarihinde Domuzlar Körfezi adı verilen kıyıya çıktı ama tam bir yenilgiye uğradı. Hayatta kalanlar büyük bir mahkemede yargılanarak siyasi propaganda vesilesi oldular.
MÜNİH OLİMPİYAT KATLİAMI (5-6 EYLÜL 1972)
Spora sürülen ‘Kara’ leke
İsrailli 11 sporcu, olimpiyat köyünde Kara Eylül adlı Filistinli örgüt tarafından korumasız bir şekilde rehin alındı. Pazarlık sonunda eylemcilerin rehinelerle birlikte helikopterle havalimanına götürülmesi için anlaşıldı. Ne var ki bu sırada Alman polisine bağlı PSG9 anti terör grubu son derece kötü bir operasyona girişince bütün rehineler (11 İsrailli sporcu ve 1 antrenör) öldü. Ekibin bu operasyonu yapacak yetenekte olmadığı ortaya çıktı ama, Alman Silahlı Kuvvetleri’nin bu operasyon için zaten yetkisi de yoktu.
İRAN / REHİNE KURTARMA OPERASYONU (NİSAN 1980)
Büyükelçilikte büyük fiyasko
İran Şahı’nın devrilmesini takiben, ABD’nin Tahran Büyükelçiliği’nde rehin alınan Amerikalılar’ın kurtarılması için bir operasyon planlandı. 1980 Nisan’ında Basra Körfezi’nden kalkan helikopterler Tahran yakınlarında toplanıp ikinci kez havalanacaktı. Ne var ki indikleri yerde karşılaştıkları bir yolcu otobüsünün yanısıra, mekanik arızalar ve kum fırtınası 8 helikopterden 3’ünü devredışı bırakınca operasyona devam edilemedi. Burada da hazırlık ve planlamada büyük eksiklikler ortaya çıktı.
MOGADİŞU MUHAREBESİ (3-4 EKİM 1993)
3 Kara Şahin düştü
Somali’nin başkenti Mogadişu’da bir savaş lordunu ele geçirmek üzere havalanan ABD özel birliklerine ait 3 Black Hawk helikopteri düştü; bunlardan ikisi şehir içinde öfkeli kalabalıkların saldırısına uğradı. Saatler süren çatışmalardan sonra Amerikalılar 18 ölü ve 73 yaralı vererek üslerine çekildi. Hadise, meşhur “Black Hawk Down” filmiyle (2001) sinemaya aktarılacaktı.
CARLOS OPERASYONU (14 AĞUSTOS 1994)
Çakal takip edildi, Sudan’da yakalandı
Uzun yıllar boyunca dünyanın her tarafında aranan Çakal Carlos lakaplı Ilich Ramirez Sanchez’in yeri, 1994 Şubat’ında CIA tarafından tespit edildi. Fransız istihbaratı tarafından 4 ay boyunca takip edilen Carlos, 14 Ağustos 1994’te Sudan’da yapılan bir operasyonla kaçırıldı. Paris’e götürülerek, mahkeme sonrası müebbet hapse mahkum edildi. Sudan hükümetine ise kimi ekonomik avantajlar sağlandı; Sudanlılar’ın izinsiz operasyon dolayısıyla şikayetlerinden vazgeçmeleri sağlandı.
PKK LİDERİNİN YAKALANMASI (16 ŞUBAT 1999)
Sayın Öcalan! Memlekete hoşgeldin
Baskılar nedeniyle 1999 Ocak’ında Suriye’den Yunanistan’a giden PKK lideri Abdullah Öcalan, iltica izni verilmeyince oradan Rusya, sonra İtalya’ya sığınmaya çalıştı. Bu süreçte MİT tarafından takibe alındı ve sonunda bir süre kalacağı Kenya’ya gitti. Buradan Hollanda’ya gideceği öğrenilince, ABD’nin de bilgisi dahilinde Türk Özel Kuvvetleri olan Bordo Bereliler’den bir ekip Nairobi Havalimanı’nda Öcalan’ı yakaladı. Türkiye’ye getirilen Öcalan’ın yakalandığı, 16 Şubat günü kamuoyuna açıklandı.
NEPTUNE SPEAR (2 MAYIS 2011)
Usame Bin Ladin’e mızrak operasyonu
ABD, 11 Eylül saldırılarından sorumlu tuttuğu Usame Bin Ladin’i ele geçirmek için geniş çapta bir faaliyete girişti. Ladin hiçbir elektronik haberleşmeyi kullanmadığı halde, kuryelerinden biri izlenerek kendisinin Pakistan’da saklandığı yer bulundu. 2 Mayıs 2011 tarihinde Afganistan’dan kalkan helikopterlerde bulunan özel birlikler, baskın yaparak (Neptün Mızrağı Operasyonu) Bin Ladin’i evdekilerle birlikte öldürdü.