İrlanda ve Amerikalıların ‘whiskey’ diye yazdıkları, bütün dünyanın viski şeklinde telaffuz ettiği bu altın renkli, kendine has aromalı sıvı, alkollü içkiler tarihinin en ‘çarpıcı’ karakterlerinden biri. Bernard Shaw’un “güneş ışığının sıvı hali” yakıştırmasıyla onurlandırdığı viski, etrafında kopan sosyal fırtınalar, zengin yaşam kültürü ve ünlü tutkunlarıyla en az 700 yıldır olgunlaşan bir hikâyenin ‘başdöndürücü’ kahramanı…
İrlandalılar icat etti, İskoçlar mükemmelleştirdi
Keşke herşey bu İskoç deyişindeki kadar basit olsaydı! İlk yazılı kayda göre viskinin resmî tarihi 1494’te İskoçya’da başlasa da, hikâyemiz aslında çok daha eski tarihlere kadar uzanıyor. Fermantasyon yoluyla alkol üretmeyi başaran Eski Mısırlılardan, damıtma yöntemini bulan Romalılara, Arabistan’dan Kıta Avrupası’na ve Britanya’ya imbikleriyle ulaşan Ortaçağ rahiplerinden, Amerika’ya göç eden Avrupalı kolonicilere kadar sayısız aktör bu öyküde rol alıyor. Acımasız vergiler, kanlı isyanlar, sert yasaklar ve büyük aşklarla gelişen hikâyemizde kendisi küçük tarihi önemi büyük bir böceğe bile yer var. İşte viskinin dünyayı fethi…
İster tek bir damıtımevinde arpa maltı damıtılarak üretilen bir ‘tek malt’ viski olsun, isterse pek çok tek malt viskinin diğer tahıllardan üretilen viskilerle karıştırılmasıyla elde edilen bir ‘harmanlanmış’ viski olsun, viski günümüzde dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde tanınan ve sevilen ‘global’ bir içki. Arpa ve diğer tahılların önce maya yardımıyla fermente edilmesiyle (ekşitilmesi), ardından damıtılarak alkolünün yükseltilmesiyle elde ediliyor. Bu açıdan bakıldığında ona arpa fermantasyonuyla üretilen biranın yaş bakımından küçük kardeşi, alkol derecesi bakımından büyük biraderi demek yanlış olmaz.
“Su, içmeye uygun değildir. İçilebilir hale getirmek için ona viski eklemelisiniz. Ben azim ve sebatla bunu sevmeyi öğrendim.”
Winston Churchill
Eski Mısır medeniyetinin 3000’lerde tahılları fermente ederek alkol yapmayı öğrendiğini biliyoruz. Mısır ve Mezopotamya’da damıtım yöntemiyle farklı yoğunluklardaki sıvıları birbirinden ayırmak akıl edilmiş olsa da önceleri sadece parfüm, vücut hijyeninde kullanılan preparatlar ve ilaç üretiminde kullanılan bu yöntemin viski gibi yüksek alkollü içkilerin üretiminde kullanımı için yüzyıllarca beklememiz gerekecekti. Viski üretiminin M.S. 1000-1200’lerde, Ortadoğu’dan Batı’ya geri dönen Haçlı rahiplerin yanlarında taşıdıkları imbikleri önce Avrupa’ya sonra da İrlanda ve İskoçya’ya getirmesiyle başladığına dair kuvvetli bulgular mevcuttur. Bununla beraber, viskiyle ilgili ilk yazılı kayıt görece yenidir. 1494 tarihli belgede viski yerine hâlâ Latince ‘aqua vitae’ ifadesi yer alsa da, konunun İskoçya’da viski üretimiyle ilgili olduğu açıkça anlaşılmaktadır. 1600’lü yıllarda İrlanda ve İskoçya’dan Amerika’ya giden kolonistlerin yerleştikleri yeni topraklarda bolca bulunan başka bir tahılı, mısırı kullanarak viski yapması Amerika kıtasındaki viski tarihinin başlangıcı kabul edilir.
Viskinin geçmişi, özelikle yarattığı ekonomik değerin vergilendirilmesi meselesi etrafında gerçekleşen büyük sosyal çalkantılara sahne olmuştur. İngiltere ve İskoçya Krallıklarının birleşmesini takip eden dönemde, 1725 yılında konan “malt vergisi” İskoçya’da büyük bir ayaklanmaya neden olmuştur. Bu dönemde vergi ödememek için viski gizlice üretilmeye başlanmıştır. Geceleri ayışığında arpadan viski damıtan İskoçlar bu viskiye “moonshine” (ay- ışığı) adını vermişlerdir. Bugün de yeni üretilmiş ve henüz fıçıya girmediği için renksiz ve şeffaf olan viskileri adlandırmak için kullanılagelen bu romantik çağrışımlı teknik terim, o günlerden günümüze mirastır.
Britanya’da kabul edilebilir oranda bir vergi ödeyerek resmi ve yasal damıtımevi kurulabilmesi ancak 1823 yılında çıkartılan yasayla mümkün olabilmiştir. Bu gelişme üzerine ilk olarak The Glenlivet damıtımevi, onun hemen ardından bugün de üretimini sürdüren dev markalardan The Macallan İskoçya’nın Speyside bölgesinde resmi üretime başlamışlardır.
Benzer vergi sorunları Atlas Okyanusunun diğer yakasında, Amerika’da da yaşanmıştır. Red Kit çizgi romanlarından ve kovboy filmlerinden aşina olduğumuz Vahşi Batı’ya özgü katran ve tüye bulama cezasının viski üreticileri tarafından dönemin vergi memurlarına uygulandığını biliyoruz. Yeni kıtada yüksek vergilerden bunalan üreticiler 1794 Temmuz’unda ayaklanmış, 600 silahlı viski üreticisinin vergi toplamakla yükümlü General John Neville’e saldırmasıyla başlayan ayaklanma, Başkan Washington’ın 13 000 askerle karşılık vermesiyle kısa sürede kontrol altına alınmıştır. Oysa bu hadise Amerika’da yüksek vergiler nedeniyle meydana gelen olayların sonuncusu olmayacaktır. 1866-1868 tarihli New York gazeteleri vergilerini gerektiği şekilde ödemedikleri için el konulan damıtımevleriyle ilgili haberlerle doludur. 1869’da General Pleasanton piyade ve denizcilerden oluşan 1 500 kişilik bir kuvvetle ‘merdivenaltı’ damıtımevlerine baskınlar düzenleyecek, halkın ve esnafın protesto gösterilerine rağmen yasadışı viski üretiminde kullanılan imbik ve varillere zor kullanarak el koyacaktır. Fakat devletin viski üreticilerine uyguladığı baskı, tarihin diğer yasaklarında olduğu gibi, pek de arzu edilen sonucu doğurmayacaktır. Ken-tucky Damıtımcılar Birliği’nin 1880’de “gereksiz ve sınırlayıcı yasalara karşı birlik olmak” amacıyla kuruluşuna dek, özellikle Avrupalı kolonistlerin yerleştiği Kentucky eyaletinde bireysel çabalarla viski üretimi devam edecektir. Örneğin Jacop Spears, 1840 yılında ürettiği viskiye bölgenin adını vererek “Bourbon Whiskey” ismini gayriresmi olarak tarihe tescil ettirmiştir bile.
“Mükemmel olgunlaşmış bir malt tatma şansına sahip olmamış birinin, viski hakkında fikir sahibi olması mümkün değildir.”
Neil M. Gunn
Yeniden kıta Avrupası’na dönersek… Tarihte sık rastlanılan bir durumdur, bazen bir kesiminin felaketi, başka bir zümrenin mutluluğuna zemin hazırlar. 19. yüzyıl sonlarında şarap ve viski üreticilerini doğrudan etkileyen can sıkıcı bir gelişme bu klişeyi doğrulayan örneklerden biridir. 1875- 1889 yılları arasında Fransa’daki şarap üretiminin %75 azalmasına neden olan ‘filoksera’ (asma biti) salgını, viskinin gelişmesi ve dünya pazarında kendine yer edinmesi bakımından canalıcı bir rol üstlenmiştir. Filoksera yüzünden özellikle Fransa’da bütün bağlar mahvolumuş, üzümler kaybedilmiş, pek çok ülkeye şarap ve konyak sevkiyatı yapılamamıştır. Kayıtlara Büyük Fransız Şarap Felaketi adıyla geçen bu dönemde asma bitinin oynadığı tarihsel rol, viskinin evrensel popülerliğini artırmak olmuştur.
“İrlandalı viskiyi icat etti ama onu hasta katırları için merhem olarak kullandı. Sadece benim vatandaşlarım viskiyi içmeyi akıl etti.”
İskoç deyişi
1909-1933 yılları arasında tüm dünyada viski tarihinin en karanlık sayfaları yazılmıştır. İskoçya’da alkole karşı radikal grupların ortaya çıkması, Amerika’da Ocak 1920’de başlayıp 1933 Aralığına kadar sürecek olan Alkol Yasağı (Prohibition) pek çok üreticiyi zor durumda bırakmıştır. Döneme damgasını vuran 1929 ekonomik buhranı da devreye girince korkulan başa gelmiş ve 1880’lerde 170 olan İskoç damıtımevlerinin sayısı 40’a kadar gerilemiştir. Kapanmayan damıtımevleri de üretimlerini en alt seviyeye düşürmüştür. İrlanda’da durum daha da vahimdir. Viskinin anavatanlarından biri sayılan bu ülke en büyük yarayı almış ve Alkol Yasağı öncesinde faaliyet gösteren 28 İrlandalı damıtımevinden sadece ikisi ayakta kalmayı başabilmiştir.
Amerika’da ise yarattığı bütün sıkıntılara rağmen Alkol Yasağı dönemi viski üretiminin belini kıramamıştır. En meşhurları Al Capone olan birçok mafya babası Kanada’dan yasadışı yollarla getirerek barlara ve eğlence mekanlarına dağıttıkları, hatta doktorların hastalarına “ilaç niyetine” reçete ettiği viskiler nedeniyle tüketim hiçbir zaman sıfırlanmamış, hatta bazı bölgelerde artmıştır.
1963 yılı viski tarihinin önemli dönüm noktalarından biridir. 1850’lerden 1963’e kadar dünya viski tüketimi neredeyse tümüyle harman viskilerden oluşmaktadır. 1963’te Glenfiddich damıtımevinin tek malt viskisini de dünyaya pazarlamaya karar vermesiyle malt viskinin şanlı dönemi başlar. Glenfiddich’in hemen ardından The Macallan’ın ve Glenmorangie’nin tek maltlarını öne çıkarmasıyla malt viskilerin günümüze kadar devam eden yükselişleri ivme kazanır. Bugün dünya viski tüketiminin %8’ini tek malt viskiler oluşturmaktadır.
“Uygarlık damıtımla başlar.”
William Faulkner
Viski üretimi İskoçya, İrlanda ve Amerika ile sınırlı kalmamış ve özellikle 1990’lardan sonra ‘dünya viskileri’ olarak adlandırılan kategori de canlanmaya başlamıştır. Günümüzde bazı Japon ve Tayvan damıtımevleri “dünyanın en iyi viskisi” ünvanını alacak kalitede viskiler üretmektedir.
‘Güneş ışığının sıvı hali’ viski, ancak 700 yılı kapsayan izafi kısa tarihinin en şaşaalı günlerini 21. yüzyılda yaşamaktadır. Her yıl yüzlerce milyon litreye ulaşan üretimiyle viski dünya pazarlarında payını hızla büyütmekte, yüksek alkollü içkilerin lideri olma yolunda ilerlemektedir.
SÖZCÜĞÜN KÖKENİ
Aqua Vitae’den, viskiye…
Roma döneminde damıtma yoluyla elde edilen alkolü ifade etmek için kullanılan Latince ‘aqua vitae’nin (yaşam suyu) kapsamı Ortaçağ’da genişlemiş, deyim aynı yöntemle üretilen yüksek alkollü içkileri tanımlamak için de kullanılmaya başlamıştır. Hemen bütün Batı dillerinin dağarcığına giren, bugün Fransızca’da ‘eau de vie’, İtalyanca’da ‘acquavita’, İskandinav dillerinde ‘akvavit’ biçimlerinde yer alan ifade, Erken Ortaçağ’da alkol damıtımıyla uğraşan İrlandalı rahipler tarafından İrlanda Galcesine kelimesi kelimesine ‘uisce beatha’ olarak çevrilmiş, İskoç Gal diline ise sadece bir harf değişikliğiyle, ‘uisge beatha’ şeklinde (üski va okunuyor) geçmiştir. Deyiş, zaman içinde günlük dilde kısalarak ‘uisge’ye ve nihayet bugün bütün dünyanın söylediği haliyle ‘viski’ye evrilmiştir.
KRONOLOJİ
Viski tarihinin dönüm noktaları
MÖ 3000: Eski Mısır’da arpa kullanılarak alkol elde edilmeye başlandı.
1000-1200: Arabistan yarımadasından Batı’ya geri dönen Haçlı rahipler yanlarında taşıdıkları imbikleri önce Kıta Avrupasına sonra da İrlanda ve İskoçya’ya götürdü, viski üretimi başladı.
1608: Dünyanın ilk lisanslı damıtımevi olan Old Bushmills damıtımevi İrlanda’da kuruldu.
1713: İngiliz “malt vergisi”nin kapsamı İskoçya’yı da bağlayacak şekilde genişletildi.
1736: İngiliz malt vergisinin İskoçya’da uygulanmasıyla başlayan olaylarda, Edinburgh muhafız alayı komutanı Yüzbaşı Porteous linç edildi
1781: Kişisel tüketim için damıtım yapılması yasaklandı.
1816: Viskinin alkol yüzdesinin hesaplanabilmesini olanaklı kılan Sykes hidrometresi icat edildi.
1823: İskoçya vergi yasasının ilanıyla damıtımevlerinin kurulmasının yolu açıldı. George Smith İskoçya’nın ilk resmi damıtımevi The Glenlivet’i kurdu.
1830: Aeneas Coffey farklı tahıllardan sürekli damıtımı olanaklı kılan imbiğine patent aldı.
1853: Andrew Usher, Glenlivet tek malt viskilerini temel alarak tarihteki ilk gerçek harman viski olan Usher’s Old Vatted Glenlivet’i yarattı.
1867: Johnnie Walker, bugün de kullanımda olan eğri etiketleri kare şişelerde kullanmaya başladı.
1875: Filoksera salgını şarap üretimine darbe indirdi, viskinin dünya pazarlarında önünü açtı.
1909: Johnnie Walker, yaşayan efsaneleri Red Label ve Black Label’ı piyasaya sürdü.
1919: 28 Ekim’de Alkol Yasağı başkan Woodrow Wilson’ın karşı çıkmasına rağmen ABD Kongresi’nce onaylanarak yürürlüğe girdi.
1926: White Horse ilk kez bir viski şişesinde vidalı kapak kullandı.
1933: Roosevelt, Alkol Yasağı’na son verdi. İskoç viskilerinin en az 3 yıl fıçıda olgunlaşması gerektiğini belirten yasa çıktı.
1941: Tüm kargosu viski olan S.S. Politician gemisi Eriskay açıklarında karaya oturdu. Bu olay daha sonra dünyaca ünlü Whisky Galore filmine konu oldu.
1963: Dünyaya pazarlanan ilk tek malt viski Glenfiddich Pure Malt piyasaya verildi. İlk ve tek Türk viskisi Ankara’nın üretimine başlandı.
1987: İskoçya’nın en büyüğü Tomatin, bir Japon firması tarafından satın alınan ilk İskoç damıtımevi oldu.
EN ESKİ TARİHİ KAYIT
Sekiz ‘bol’ arpa maltı verile!
Viskiyle ilgili en eski yazılı kayıt, İskoçya maliye defterlerinde yer alıyor. 1494 yılında kaleme alınan bir defterdeki yazıda, “Kralın emriyle John Cor’a aqua vitae yapmak üzere sekiz bol arpa maltı verilmesi…” şeklinde bir ibareye rastlanıyor. Bol, o zamanlarda kullanılan bir ölçü birimi ve bu miktarda arpa maltıyla yaklaşık 1250 şişe viski üretilebileceği hesaplanıyor.
OLGUNLAŞMA SÜRECİ
Buharlaşan viski meleklere gider
Viski üretildiğinde şeffaf bir sıvıyken, fıçıda olgunlaştıkça altın rengini alır. Üreticiye ve kullanılan üretim tekniğine göre değişiklik göstermekle birlikte, fıçıda olgunlaşırken her sene viskinin hacminin en az %2 si buharlaşır. Viski üretiminin din adamlarıyla başlamış olmasının da etkisiyle, kaybolan bu bölümün meleklere gittiği düşüncesi hakim olmuştur. ‘Angel’s Share’ (Meleklerin Payı) sözü, günümüzde de viski üreticilerinin sıklıkla kullandığı teknik bir terimdir.
TEKNOLOJİK DEVRİM
İmbik icat olundu, fiyatlar düştü
Onuncu yüzyılda Arabistan Yarımadası’nda ortaya çıkan al-imbik’lerden 1820’lere kadar damıtım işleminde sadece soğan şekilli bakır imbikler kullanılıyordu. 1822’de Robert Stein’ın, 1830’da Aeneas Coffey’nin tasarladığı “kolon imbik” kısa sürelerde büyük hacimlerde viski üretiminin yolunu açtı ve viski üretiminin maliyetini düşürdü. İlk olarak Stein’ın adı geçse de o günlerde viski vergi memuru olarak görev yapan Aeneas Coffey imbiğine patent aldığı için bu tür imbikler ‘Coffey imbiği’ olarak anılmaya başladı ve tüm İskoçya’da kullanıma girdi. Bu imbik, büyük miktarlarda tahıl viskisi üretimini mümkün kıldığı için elde bulunan tek malt viskilerle karıştırarak ‘harmanlanmış’ viski yapımını mümkün kıldı. 1853 yılında Usher’ın Glenlivet tek malt viskisini temel alarak yarattığı Usher’s Old Vatted Glenlivet tarihteki ilk başarılı harman viski olarak biliniyor. Sonraki dönemde başharmancılığın bir meslek dalı olarak gelişmesi ve pek çok markanın kendi harman viskilerini üretip dünyaya pazarlamasıyla harmanlama kavramı gelişmeye ve viski dünyasına hakim olmaya başladı.
HARMAN VİSKİLER
İskoç üreticiler Amerika’ya yürüyor
Harmanlanmış viski tarihinin öne çıkan isimleri elbette Walker ailesi ve Chivas kardeşlerdir. 1800’lü yılların sonunda Alexander Walker’ın hazırladığı harman viskileri taşınması kolay olsun diye kare şekilli şişelere doldurup Amerika’ya giden gemicilere vermesi, markasını lüks segmentte konumlayabilmek için ‘yürüyen İngiliz beyefendisi’ logosunu tasarlatması, James Chivas’ın 1840’larda Aberdeen’de lüks tüketim ürünleri satan bir şarküteri açarak Kraliçe Victoria’nın resmî şarküterisi konumuna gelmesi, Royal Glan Dee harman viskisini yaratması ve elbette Chivas kardeşlerin 1905 yılında ürettikleri Chivas Regal 25 harmanıyla Amerika pazarına girmesi bugün dünya viski tüketiminin %92 sini oluşturan harman viskiler adına atılan ilk önemli adımlardır.
BİR EFSANENİN KISA PORTRESİ
“Tennessee Viskisi”nin mucidi: Jack Daniel
Dokuz yaşında evden kaçan ve Tennessee’de kendi halinde viski üreten bir din adamı olan Dan Call’un yanında işe giren Jasper Daniel, birkaç sene içinde patronunun kendini dine adaması ve işi kendisine devretmesiyle dünyanın en genç damıtımevi sahibi unvanının sahibi olmuştur. Tennessee’de adıyla anılan damıtımevinde Kentucky viski bölgesindeki üreticilere benzer şekilde mısır kullanarak viski üreten Jasper “Jack” Daniel, kendi fikri olan kömür filtrasyonu işlemiyle Kentucky’deki burbonlardan ayrılarak “Tennessee Viskisi” konseptini yaratmıştır. Johnny Cash gibi müzisyenlerin çıktığı, Amerika popüler müzik tarihinin en önemli kentlerinden Nashville’e yaklaşık bir saat mesafede bulunan Lynchburg’daki damıtımevinde görev yapan Jack Daniel’s resmi tarihçisi Nelson Eddy, Jack Daniel’ın özel yaşamı da dahil olmak üzere Amerika viski tarihine en hakim isimlerden biridir. Ona göre, doğum sertifikası olmadığı için dünyaya geliş tarihi kesin olarak bilinmeyen ancak 1849 ya da 1850’de doğduğu tahmin edilen Jasper Newton “Jack” Daniel, 1.55 boyuna rağmen şık giyimi ve gustosuyla dikkat çeken karizmatik bir işadamıdır. Lynchburg’da iki bar işleten, herkesin at arabası kullandığı dönemde otomobil süren, Steinway marka piyanosunu çalmaktan hoşlanan, Patek Phillipemarka saat kullanan Jack’in o dönem için oldukça rafine zevkleri olduğunu söylemek mümkün. Jack’in hiç evlenmediğini ve çapkınlığıyla meşhur olduğunu da ekleyelim. Rivayete göre efsane markası No:7 adını onun yedi sevgilisinden alıyor. Sinirli bir karakteri olan Jack bir sabah açamadığı kasasına tekme atınca ayak parmağında oluşan yara iltihaplanıyor. Daha sonra kangrene kadar giden bu enfeksiyon yüzünden önce parmağı, daha sonra ayağı ve bacağı kesilmek zorunda kalan Jack Daniel tüm bu sıkıntılara rağmen altı yıl daha yaşamayı başarıyor ve 1911’de öldüğünde yeğenlerine dev bir viski imparatorluğu bırakıyor.
EN MEŞHUR İRLANDALI
İmbikten üç kere geçen korkusuz!
John Jameson, İrlanda viskisi denildiğinde akla gelen ilk isimlerden. 1870’de Dublin’de kurulan ve günümüzde müze olarak kullanılan damıtımevinde İskoç viskilerinden farklı olarak üç kere damıtarak viski üretmeye başlayan Jameson, korsanlarla savaşarak ülkesine hizmet eden ailesine verilen “sine metu” (korkusuz) unvanını şişelerin etiketlerine basma geleneğini günümüzde de sürdürüyor.
İLK VE TEK YERLİ: ANKARA VİSKİSİ
Anadolu’nun bağrından Virginia’ya
TEKEL’in Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile ortak çalışarak 1963 yılında üretimine başladığı Ankara viskisi, 2000’li yıllarda piyasadan çekilene kadar Türkiye’de üretilen ilk ve tek viski olarak rafları ve mütevazi ev barlarımızı süsledi. Ankara viskisi 1960’larda yurtdışına bağımlılığı azaltmak, para çıkışını durdurmak ve yerli malını desteklemek için üretilmiş bir içki ve Türkiye alkollü içki kültürü açısından bir kilometre taşı. Ankara viskisinin üretimi 2004’de TEKEL’in özelleştirilmesiyle son buldu. Fakat onun üretildiği bakır imbiklerin iki sene önce Amerika’da yeni kurulan Virginia Distillery tarafından satın alınmış olması ve bugünlerde viski üretimine başlanmış olması ilginç bir ayrıntı; 1960’larda Ankara’da başlayan bir viski macerası 2016’da Virginia’da sürüyor.
DÜNYA VİSKİLERİ
İskoçya’da damıtılan, Japonya’da şişelenen aşk
Japonya tek malt viski üretimine ancak 1920’lerde başlamış olsa da günümüzde Jim Murray gibi viski uzmanları tarafından “dünyanın en iyi viskisi” unvanıyla onurlandırılacak düzeyde kaliteli viskilerin üretildiği bir ülke. 1919’da viski üretimini yerinde görmesi ve öğrenmesi için İskoçya’ya gönderilen ve Japon viskilerinin babası sayılan Masataka Taketsuru’nun İskoçya’da Longmorn ve Hazelburn damıtımevlerindeki eğitimini takiben ülkesine dönüp benzer tekniklerle viski üretimine başlaması, viski tarihinin en önemli kilometre taşlarından biri. Bu arada, Japonya’da viski üretmeye karar veren ve Taketsuru’yu eğitime gönderen, ülkeye dönüşünde onu damıtımevinin başına getiren, dünya viski devlerinden Suntory’nin kurucusu olan Shinjiro Torii’yi de anmadan geçmek hata olur elbette. Taketsuru, İskoçya’ya vardıktan hemen sonra Rita Cowan’la tanışıp ona vuruluyor ve daha sonra karısı ve ilham perisi olacak bu güzel İskoç kızı ile ülkesine dönerek 1952 yılında Nikka adını alacak olan Dai Nippon Kaju isimli Japon viski imparatorluğunun tohumlarını atıyor. Masataka’nın “Japonya’da kız kalmamış gibi” bir İskoç’la evlenmesine ailesi başta karşı çıksa da zamanla Massan adını alan Rita, Japon geleneklerine uyum sağlayarak ailenin bir parçası olmayı başarıyor. Bu ilginç aşk hikayesini anlatan günlük sabah televizyon dizisi Massan 2014-2015 yıllarında Japonya’da büyük ilgi görmüştü.
ÜNLÜLER VE VİSKİLERİ
İncelmiş zevkin ve gustonun nişanesi
Viski dendiğinde akla gelen en ünlü isimlerden biri Frank Sinatra. Amerikan viskilerine ve özellikle Jack Daniels’a düşkünlüğü ile tanınan Sinatra 1998’de 82 yaşında öldüğünde bir şişe Jack Daniel’s ve bir paket Camel sigarası ile gömülüyor. Seçkin zevkleri ve gustosu ile örnek bir devlet adamı olan Sir Winston Churchill sürekli olarak Johnnie Walker Red Label ve Black Label tüketmesiyle tanınıyor. Ressam yönü pek bilinmeyen Churchill “Bottlescape” adını verdiği tablosunda resmettiği Black Label ile bu tutkusunu ölümsüzleştirmeyi de başarmış. 1842’te gerçekleştirdiği İskoçya gezisinde ülkeye aşık olan, Balmoral’da bir şato yapılmasını emrederek yazlarını orada geçirmeye başlayan Kraliçe Victoria da viski sevgisiyle tanınıyor. Kendisine ilk olarak bir Islay bölgesi viskisi sunulmuş olsa da haşmetmeap zaman içinde Brackla ve Glenury damıtımevlerinin maltlarına ilgi gösteriyor. Damıtımevleri kraliyet onayı alarak viskilerini Royal Brackla ve Royal Glenury olarak yeniden vaftiz ettiriyorlar ve bu ayrıcalıkları günümüze dek devam ediyor. Ünlü İskoç şairi Robert Burns viskiye düzdüğü methiyelerle edebiyattaki en ünlü isimlerden biri. Her sene Burns’un doğumgünü olan 25 Ocak 1759’a atfen 25 Ocak’da Burns Night gerçekleştiriliyor ve dünyanın dört bir yanındaki viskiseverler bu içkiyi ve şairi anma etkinlikleri düzenliyorlar. Burns’ün dünyaca ünlü Tam O’Shanter şiirinde geçen ve O’Shanter ı kovalayan cadı Nannie kısa eteğiyle (eski İngilizcede Cutty Sark kısa etek anlamına geliyor) bir viskiye adını verecek kadar ünlü bir karakter.