Bitkilerle insanların binlerce yıldır süren ilişkisinin tarihinin anlatıldığı Olağanüstü Bitkiler, en temel ihtiyaçlarımız için muhtaç olduğumuz bitkilerin insan ırkını nasıl değiştirip dönüştürdüğünü anlatıyor.
Binlerce yıldır ilişkide olduğumuz bitkiler yalnızca besin zincirimizin temelini oluşturmuyor. Barınma, giyinme, ulaşım ve hastalıklarımızı tedavi etme için de onlara muhtacız.
Helen ve William Bynum Dünyamızı Biçimlendiren Olağanüstü Bitkiler kitabında
69 ayrı bitkiyi sekiz başlıkta değerlendiriyorlar. Hububat, baklagiller, kök ve yumru bitkiler gibi temel tarım ürünleri de var kitapta, endüstride kullanılan bitkiler de. Tarih boyunca girdiği mutfakları kimi zaman radikal biçimde etkilemiş baharatlardan da söz ediliyor, kokain ve esrarın hammaddesi koka ve hint kenevirinden de. Bitkilerin yalnızca “işe yaraması” gerekmiyor elbette. İnsanlık tarafından yalnızca güzelliği nedeniyle yüceltilen bitkiler de kitapta epey yer tutuyor.
Kitapta çok hoş anekdot ve bilgiler var. 1562’de Amsterdam’a getirilen ilk lale soğanlarınden satın alan bir tüccarın bu soğanları yemeklik soğan gibi yağ ve sirkeyle pişirmesi, 15. yüzyılda Almanya’da safranın içine öğütülmüş zerdeçal kökü ilave eden sahtecilere yakılma ya da diri diri gömülme cezası verilmesi, sarımsak yiyip kokular saçarak tapınağa gidenin rahipler tarafından kovulmaya sebep olduğu eski Mısır’da işçi ücretlerinin soğan ve sarımsakla (ve akrabaları pırasayla) ödenmesi, 1908’de piyasaya sürülen ve bugün çay tiryakileri tarafından haklı olarak yerden yere vurulan sallama çayın bir zamanlar yalnızca seçkinlerin içtiği bu içeceği demokratikleştirmesi bu bilgilerden yalnızca birkaçı.
Dünyanın en ünlü botanik bahçesi olan, İngiltere’deki Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri’nin muhteşem koleksiyonundan seçilmiş illüstrasyonlar kitabın aynı zamanda çok hoş bir “seyirlik” olmasını da sağlamış.