Kasım
sayımız çıktı

‘Charles le Magne’-Şarlman: Avrupa’nın büyük hükümdarı

25 Aralık 800 tarihinde Papa’nın elinden imparatorluk tacını giyen Frankların kralı Şarlman, Avrupa’daki irili-ufaklı yönetimleri bünyesinde topladı ve “Avrupa’nın Babası” (pater Europae) olarak adlandırıldı. Türkçede de yerleşmiş olan Eski Fransızca “Charles le Magne”, Şarlman-Büyük Şarl anlamına gelmekteydi.

Bundan 1222 yıl önce bir Noel Ayini’nin ardından Şarlman, 25 Aralık’ta imparatorluk tacını Papa’nın elinden giydi. Frankların kra­lı Şarlman ya da Büyük Karl, Batı’da ilk imparator unvanını alan, Batı ve Orta Avrupa’yı bir­leştiren, Ortaçağ’ın en önemli hükümdarlarından ve tarihî fi­gürlerden biri. Bu coğrafyayı tek bir yönetim altında toplayabil­diği için, daha yaşadığı dönem­de bile “Avrupa’nın Babası” (pa­ter Europae) olarak adlandırıl­dı. Sarayına tüm kıtadan kültür ve biliminsanlarını toplayarak sonradan “Karolenj Rönesan­sı” olarak isimlendirilen kültü­rel canlanmanın öncüsü oldu. Şarlman’ın hayatına dair birçok detaylı bilgiyi, sarayındaki ta­rihçilerden Einhard’ın aynı za­manda edebî bir eser olan Vita Karoli Magni’den (Vita Karoli İmperatorii) ve sarayda kendi­sine yakın kişilerin yazdıkların­dan oluşan Annales Regni Fran­corum’dan öğreniyoruz.

1-Hanedanın çıkardığı ikinci hükümdardı

Frank Krallığı 5. yüzyıldan 751 yılına kadar yaklaşık üçyüz yıl boyunca Merovenj Hanedanı tarafından yönetildi. Son Me­rovenj kralları ise artık tem­silî olarak tahtta oturan, “hiçbir şey yapmayan krallar”(rois fa­inéants) idi; bu dönemde güç ve iktidar daha çok saray nazırla­rının (maior domus-maior pa­latii) elinde toplanmıştı. Saray nazırları çıkaran en önemli aile ise Şarlman’ın ataları olan Pe­pin-Arnulf klanı idi. Bu maka­mın gücü, hanedana da ismini verecek olan Charles Martel’in nazırlığı döneminde zirveye çıkmıştı. Martel 6 yıl boyunca taç giyecek Merovenj varisini belirlememiş, tahtı boş bırak­mıştı. Çocuklarından Pepin (Kısa Pepin), Papa’nın icazeti­ni alarak Merovenjlerin yöne­timine son verecek ve kendini Frankların kralı ilan edecekti. Efsanevi Şarlman ise, Pepin’in oğlu olarak tarih sahnesine çı­kacaktı.

2-Şarlman efsanesi, kardeşinin ölümüyle başladı

Babaları Kısa Pepin’in ölümün­den sonra iki oğul -Şarl (Şarl­man) ve 1. Karloman- arasın­da rekabet ortaya çıktı. İkisi de arka arkaya doğan çocukları­nı Frank Krallığı’nın asıl vârisi gördükleri için onlara babaları­nın ismini, Pepin’i verdiler. Re­kabetin zirve yaptığı dönem ise Akitanya’da başlayan isyan ol­du. Frank Krallığı’na görece geç katılmış bu bölgenin elde tutul­ması çok önemliydi. Şarlman tüm gücünü bu isyanı bastır­mak için uğraşırken kardeşi 1. Karloman yardım etmek şöyle dursun alenen isyancılara des­tek verdi. İsyanın bastırılması­nın ardından 1. Karloman çok zor bir durumda kaldı. Giriştiği rekabette başarısız olmasının yanısıra “karşı taraf”ı destek­lemiş olması Franklar arasında güvensizlik oluşturdu. Anneleri Bertrada da büyük oğlunu kol­lamış ve iyi bir ittifak kurmak için Şarlman ile güçlü Lombard Kralı’nın kızı Desiderata’nın ev­lenmesine ön ayak olmuştu. İki kardeş açık bir savaşa girişecek iken 1. Karloman’ın hastalık so­nucu ölmesi hem Şarl’ın hem de Frank Krallığı’nın önündeki bü­yük engeli, yani aile içi hasımlı­ğı ortadan kaldırmış oldu.

Taç giyme töreni Şarlman’ın Roma’da Aziz Petrus Bazilikası’nda imparatorluk tacı giymesi Avrupa tarihinin önemli kırılma anlarından biriydi.

3-Roma’ya gitti, imparator olarak taç giydi

Papalık, neredeyse birkaç yüz­yıldan beri Bizans İmparator­luğu tarafından ve ona bağlı Ravenna Ekzarhlığı üzerinden kontrol ediliyordu. Bizans’ın İslâm fetihleri karşısında zayıf­laması ve İtalyan yarımadasın­daki Lombard Krallığı tehlike­si, Papalığı sığınacak farklı bir siyasi güç aramaya sevketmiş­ti. Karolenj hanedanının başa geçmesi ile beraber güçlenen Frank Krallığı buna çok uygun­du. Papa, yeni Frank Kralı Kısa Pepin’i Paris’te ziyaret ederek ona patricius romanorum un­vanını vermiş; ardından Kısa Pepin de Papalara dünyevi bir erk veren ve Papalık Devleti’nin başlangıcı olan “Pepin Bağışı” ile (donatio Pepini) onlara yö­netilecek ve korunacak bir top­rak sağlamıştı.

Papalık ve Franklar arasın­daki ittifak Şarlman zamanın­da da devam etti. Frank Kralı, Lombardları mağlup etmiş­ti fakat bu sefer de Roma’daki iç karışıklıklar nedeniyle Papa zor durumdaydı. Papa’nın Şar­lman’a imperator unvanıyla taç giydirmesi, “iki imparator­luk sorunu” olarak adlandırı­lan sorunun da başlangıcı oldu. Doğu’daki Roma İmparatorlu­ğu’nun başında ilk defa kadın bir hükümdar, Irene’nin olma­sı; Papa 3. Leo’ya imparator­luk tacını başkasına giydirmek yolunda bir altyapı ve meşrui­yet hazırlamıştı. Şarlman’ın im­perator olarak taç giymesinin ardından bu yeni siyasi yapı ile kendisini esas Roma İmpara­torluğu olarak gören (bugün Bizans olarak adlandırılan) Do­ğu’daki devlet arasında bir ça­tışma kaçınılmazdı. Şarlman biraz da bunun önüne geçmek adına magnus pacificus impera­tor Romanum gubernans impe­rium (Roma İmparatorluğu’nu yöneten büyük barışçıl impara­tor) şeklinde bir dolaylı unvanı seçerken, o güne kadar kendi­lerine sadece imperator diyen Bizans hükümdarları imperator Romanorum’u (Roma İmpara­toru) tercih etmeye başladı.

Dürer’in eseri


Tarih boyunca Şarlman’ı tasvir eden sayısız resim ve heykel yapıldı. Bunların en bilinenlerinden biriyse,
kendisinden yaklaşık 600 yıl sonra yaşamış olan ünlü ressam Albrecht
Dürer’in (1471-1528) yaptığı portredir.

4-Hıristiyanlığın en büyük “koruyucusunun” müttefikleri Abbasî halifeleri idi

Şarlman’ın tahtta olduğu dö­nemde Avrupa’da ve Akdeniz havzasında üç büyük devlet mevcuttu: Frank Krallığı, Ab­basî Halifeliği ve (Doğu) Ro­ma İmparatorluğu. Bunların yanında Abbasîlerin rakibi İspanya’daki Emevi Halifeliği önemli bir güçtü. Değişen güç dengeleri iki dinin, Müslü­manlığın ve Hıristiyanlığın en önde gelen iki temsilcisini ön­ce ticari sonra da askerî olarak işbirliğine itti. Kısa Pepin ve Mansur zamanında başlayan ticari ilişkiler, Şarlman ve Ha­run Reşid döneminde özellikle Kordoba’daki Emevî yöneti­mine karşı askerî bir hareka­ta dönüşecekti. Barselona’daki Abbasî taraftarı vali Süleyman el-Arabî, Şarlman’ın kuvvet­leriyle birleşerek Zaragoza’yı kuşattı fakat başarılı olama­dı. Aynı şekilde ortak düşman Bizans’a karşı da Karolenj ve Abbasiler bir ittifaka giriştiyse de bu somut bir harekata dö­nüşemedi.

5-“Büyük” unvanı ölümünden sonra geldi

Türkçede de yerleşmiş olan Es­ki Fransızca “Charles le Mag­ne”, Şarlman-Büyük Şarl anla­mına gelmekteydi. Şarl tarih bo­yunca carolus magnus, magnus rex diye anılsa da yaşadığı dö­nemde “büyük” unvanı ile anıl­dığı şüphelidir. Dönemin tarihçi ve vakanüvisleri tarafından hiç­bir zaman bu şekilde anılma­mış olmakla beraber ilk defa kimliği belirsiz olan bir Sakson şair tarafından kendisine “bü­yük”lük atfedilmiştir; ardından bu sıfat neredeyse standart hâle gelmiştir.