Kasım
sayımız çıktı

Efsane olma Gazoz ol çok çalış Busenaz ol

Japonya-Tokyo’da gerçekleşen Olimpiyat Oyunları’nda ülkemiz 13 madalya kazanarak bir ilke imza attı. Türkiye’nin özellikle kadınlar kategorisinde elde ettiği başarılar, binlerce kız çocuğuna ilham verecek. 1908-2016 arasında kadın sporcuları sadece 5 olimpiyat madalyası alabilen Türkiye, sadece Tokyo’da 5 madalya birden kazandı. Erkekler okçulukta Mete Gazoz, kadınlar boksta Busenaz Sürmeneli altın madalyaya uzandı. Tokyo’ya damga vuran Türk ve diğer ülkelerden sporcular…

Pandeminin gölgesinde düzenlenen Olimpiyat Oyunları, asla unutul­mayacağa benziyor. Tüm dün­yayı etkileyen salgın hastalık yüzünden 1 yıl ertelenen Tok­yo 2020, sporun birleştirici gücünü göstermesi bakımın­dan da dünya döndükçe hatır­lanacak. Tıpkı 20. yüzyıldaki iki büyük savaştan sonra yapı­lan Antwerp 1920 ve Londra 1948 Londra gibi.

Önlemler kapsamında se­yircilerin alınmadığı Tokyo 2020’nin nasıl geçeceği merak konusuydu. Açılış töreni pek bir tat bırakmasa da, yarışma­larla birlikte heyecan katlan­dı, arka arkaya rekorlar yağdı. Oldukça başarılı bir olimpiyat geçiren Türkiye, tarihinin en çok madalyasını Japonya’da toplarken, Akdeniz ve Ege’de­ki yangınlarla hüzne boğulan milyonların biraz olsun yüzü güldü. Spor, umuttu!

Önce bizimkilerle başlaya­lım; sonra dünyaya açılalım…

Ülkemizde spor alanında şüphesiz bir devim yaşanıyor. Daha önce sadece ekranlar­da izlediğimiz birçok müsaba­kada temsilcilerimiz yarışı­yor. Özellikle de kadınlardaki sıçrama daha net bir şekilde görünüyor. Kız çocuklarının binbir zorlukla spor yaptıkları, yer yer bunu ailelerinden bile saklamak zorunda kaldıkları ülkemizde elde edilen bu dere­celer çok önemli.

Tokyo 2020, tarihimize al­tın harflerle geçti. Hem ma­dalya rekorumuzu kırdık hem de birçok ilke imza attık. Ja­ponya öncesinde Türkiye, en çok madalyayı Londra’da al­mıştı. 73 yıl önce elde edilen 6 altın, 4 gümüş, 2 de bronzluk tarihî başarıyı, Tokyo’da 2 al­tın, 2 gümüş, 9 bronz ile ileri­ye taşıdık.

Kadınlar boksunda ilk Olimpiyat altınımızı Türkiye’ye getiren Busenaz Sürmeneli.

Türkiye’nin kadınlarda el­de ettiği başarılar, binlerce kız çocuğuna ilham verecek gibi duruyor. 1908-2016 arasın­da kadın sporcuları sadece 5 olimpiyat madalyası alabilen Türkiye, sadece Tokyo’da 5 madalya birden kazandı.

İlk defa olimpiyat sahnesi­ne çıktığımız kadın boksunda da ringleri titrettik. Buse Naz Çakıroğlu 26 Mayıs 1996’da dünyaya Trabzon’da merha­ba demişti. Onun ikinci yaş gününde yine aynı şehirde doğan Busenaz Sürmeneli de aynı yoldan gidecekti. Hayat tesadüfleri sever ya; ülkemize boksta ilk olimpiyat madal­yalarını getiren sporcuların memleketleri, doğum günleri ve isimleri de -farklı yazılıyor ama- aynı.

“Kadınlar boks yapar mı?” sorusuna gardını hep yüksek tutanlardan Sürmeneli’nin ilk müsabakasından sonra “Bu galibiyet ülkemin kadınlarına ve güzel bir gelecek hayali ku­ran tüm çocuklarına armağan olsun” demesi dikkatlerden kaçmıyordu. Adı bitişik yazı­lan Busenaz altın, ayrı yazı­lan Buse Naz ise gümüş aldı. Ve onların sayesinde, Türkiye için bir kapı açıldı.

Türkiye’nin altın çocuğu Okçuluğa katkısı nedeniyle yüzme kurslarına giden, basketbol oynayan, resim yapan, piyano çalan 22 yaşındaki Mete Gazoz, altın madalyasıyla.

Olimpiyat takvimine ilk kez Tokyo’da alınan karatede, tüm yabancıların favori olarak gösterdiği, Dünya ve Avrupa şampiyonu apoletleri de bu­lunan Serap Özçelik Arapoğlu elenirken, Merve Çoban üçün­cü olarak tarihe geçti. Erkek takımından Eray Şamdan gü­müş, Ali Sofuoğlu ve Uğur Ak­taş da bronz alınca, karatenin ata sporu olduğu Japonya’dan daha fazla madalya topladık.

Tokyo 2020’de ilk madal­yalar ise tekvandodan geldi. Hakan Reçber’le Hatice Kübra İlgün 15 dakika arayla bronz aldılar. Tarihimizin iki ayrı olimpiyatta madalya alan tek kadın sporcusu olan Nur Tatar bu sefer çeyrek finalde kay­betti.

Cirit atmada Eda Tuğ­suz’un dördüncülüğü, modern pentatlonda da İlke Özyük­sel’in beşinciliği spor yazarları için bile hayaldi. İkisi de ülke­mizi olimpiyatta kendi alanla­rında temsil eden ilklerdi!

Cimnastikte tarihimizin ilk madalyasını Türkiye’ye getiren Ferhat Arıcan paralel barda.

İkinci defa sahne aldığı olimpiyatta çeyrek final gören Kadın Voleybol Millî Takımı, olimpiyatları 5. sırada bitir­di. Millî takımdaki başarılar, kulüpler düzeyinde Avrupa’da kaldırılan kupalar… Onların başardıklarını erkekler futbol­da yapsa, her yeri kaplarlardı. Güney Kore’ye 5 set sonunda çeyrek finalde boyun eğen ay-yıldızlılar, maçtan sonra ağlıyordu. Sadece onlar mı; kazanan rakipleri de gözyaş­larına boğuluyordu. Son dörde kalabilirdik. Sayelerinde kaza­nırken de ağlıyoruz, kaybeder­ken de… Şu sıralarda da Avru­pa Voleybol Şampiyonası’nda grup aşamasını 5’te 5 yapa­rak namağlup lider tamamla­yan sporcularımız şüphesiz bu ülkenin en iyi takımı; varol­sunlar! (Takımın sembolleşen kaptanı Eda Erdem Dündar’ın voleybol sonrası kariyeri me­rak ediliyor. Onun gerek ulusal gerek uluslararası alanda ya­pacağı daha çok şey var sanki. Sizce de kaptan Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne yakış­maz mı?)

Ata sporumuz güreşte ol­dukça başarısızdık, daha çok madalya almalıydık. Rıza Ka­yaalp’le Taha Akgül’ün bronzu şaşırtıcı olmasa da, Yasemin Adar, olimpiyatta madalya alan ilk kadın sporcumuz ola­rak tarihe geçti.

Daha önce hiç madalya alamadığımız okçulukta ya­şadığımız heyecan ise yıllar­ca anlatılacak. Başta karışık çiftler müsabakalarında Ya­semin Ecem Anagöz ve Mete Gazoz’dan oluşan takımımız, madalyanın ucundan döndü. Genç sporcularımız üçüncü­lük için karşılaştıkları Meksi­kalı rakiplerine boyun eğdi.

Spordaki kadın devrimi İkinci defa sahne aldığı olimpiyatta çeyrek final gören Kadın Voleybol Millî Takımı, Türkiye’yi yasa boğan haberlere rağmen yüzümüzü güldürdü (üstte). Kadınlar 100 metrede Jamaikalı Elaine Thompson Herah 10.61’le tarihin en iyi ikinci derecesine imza attı (altta).

Metin Gazoz: Başarı ancak çalışmayla…

Rio 2016’da da yarışan ikili, Japonya’daki ikinci deneyim­lerinde daha da ileri gitti. Ya­semin 9. sırayı alırken, Mete altına ulaştı. Eski millî okçu Metin Gazoz’la İstanbul Ok­çuluk Kulübü başkanı Me­ral Gazoz’un çocuğu olarak 1999’da dünyaya gelen spor­cunun başarısı asla tesadüf değildi. Omuz gelişimi için 8 yaşına kadar yüzme kursları­na giden, koordinasyon katkısı için basketbol oynayan, görme ve dikkat yeteneğini geliştir­mek için resim kursuna gi­den, göz ve el koordinasyonu için piyano eğitimi alan proje çocuk, 22’sinde olimpiyatta zirveye çıktı. 2008 Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’yi tem­sil eden antrenörü Göktuğ Er­gin’in Çin’de taktığı şapkayla yarışmalarına çıkan Mete’nin önünde daha uzun bir kari­yer var.

Atletizmde de bir Röne­sans yaşadık. 3 adım atlamada Necati Er, 73 yıl sonra fina­le kaldı. Londra 1948’de bronz madalya kazanan Ruhi Sa­rıalp’in o başarısından geriye kalan birkaç saniyelik görün­tüler gözleri dolduradursun, Necati’nin olimpiyat altıncılı­ğı müthiş bir sonuç. Sırıkla at­lamada Ersu Şaşma tarihimiz­deki ilk finali gördü. Antrenö­rünü kısa bir süre önce yitiren 21 yaşındaki atlet, Japonya’da 10. oldu. Daha önünde yıllar var. 10 metre havalı tüfekte 4. olan Ömer Akgün’le yelken­de madalya mücadelesine ka­lan ilk sporcumuz olan Alican Kaynar’ın 8.liği, yine bizim alışık olmadığımız neticelerdi.

Olimpiyat serüvenimizin başladığı jimnastikte 4 spor­cumuz finale kalarak oyunlara imzalarını atıyordu. Onlardan Ferhat Arıcan paralel barda 3. olarak bir hayali gerçekleşti­riyordu. Atlama masasında ilk hakkında muazzam bir atlayı­şa imza atıp herkesten yüksek bir puan alan Adem Asil ikinci hakkında düşmese, madalya­ya rahat bir şekilde ulaşacak­tı. Halkadaki büyük umudu­muz İbrahim Çolak ise maa­lesef Japonya’da beşincilikte kaldı. Bir döneme damgasını vuran ancak biraz da ilgisizlik nedeniyle sporu erken yaşta bırakan Suat Çelen’in Jimnas­tik Federasyonu’nun başkanı olmasından sonra yaşananlar, art arda büyük şampiyonalar­da kazanılan madalyalar he­pimizi heyecanlandırıyor. De­mek ki oluyor!

Norveç’in ‘Bay Çığlık’ı Norveçli Karsten Warholm’un 400 metre engellide kendisine ait dünya rekorunu 46.70’ten 45.94’e çektiğinde attığı çığlık, Olimpiyat’ın unutulmazları arasına girdi.

Ve dünya…

Tokyo Olimpiyat Oyunları’nın en önemli hadisesi, şüphesiz atletizmde hem erkekler hem de kadınlarda dünya rekoru­nun kırıldığı 400 metre engelli müsabakalarıydı. Millî atleti­miz Yasmani Copello Esco­bar’ın en iyi derecesini egale edip 6. olduğu tarihî yarışta Norveçli Karsten Warholm kendisine ait dünya rekoru­nu 46.70’ten 45.94’e çekti. İkinci sıradaki Amerikalı Rai Benjamin 46.17 saniyeyle gü­müşte kalırken, eski dünya rekorundan daha iyi bir de­receye imza attı. Aynı ülke­nin vatandaşı olduğu Edvard Munch’un başyapıtı “Çığlık” tablosundan dolayı yıllardır “Bay Çığlık” olarak da anılan Warholm’ün bitiş çizgisinde yaşadığı şaşkınlık, şüphesiz Tokyo 2020’nin en unutulmaz karelerinden biri olarak dünya döndükçe hatırlanacak.

Erkeklerden 1 gün sonra kadınlar 400 metre engelli­de Amerikalı Sydney McLau­ghlin, 51.46’yla kendisine ait dünya rekorunu kırdı. Başarılı sporcunun vatandaşı Dalilah Muhammed ve genç Hollan­dalı Femke Bol’la rekabeti 2 yılda dünya rekorunun 7 defa kırılmasını sağladı.

5 yıl önce Rio’da gümü­şe uzanan Yulimar Rojas, ka­dınlar üç adım atlamada 15.67 metreyle dünya rekorunu kır­dı; Venezuela’dan Inna Kra­vets’in 1995’ten kalan dünya rekorunu 17 santimetre geliş­tirdiği müsabakada âdeta ken­disiyle yarıştı.

Kadınlar 100 metrede Ja­maika tüm madalyaları toplar­ken, Elaine Thompson Herah 10.61’le tarihin en iyi ikin­ci derecesine imza attı. Aynı atlet 200 metrede de zafere ulaşarak Rio’dan sonra Tok­yo’da da “100-200 dublesi”ni yapmayı başardı (Kadınlarda tek olsa da erkeklerde ondan daha iyisi olduğunu söylemeli: Efsanevi sprinter Usain Bolt 2008, 2012 ve 2016’da “100- 200 dublesi”ne imza attı).

Çekiç atmada Anita Wło­darczyk, olimpiyat tarihinde bireysel bir branşta üstüste 3 altın kazanan ilk kadın oldu. Yeri gelmişken hatırlatma­lı: Amerikalı Al Oerter disk atmada, Carl Lewis de uzun atlamada 4 olimpiyat altını al­mıştı.

Sifan Hassan 5 ve 10 bin metrede altın, 1500 metrede bronz alarak tarihe geçti. Eti­yopya’da doğan ve 15 yaşın­da mülteci olarak ayak bastığı Hollanda’da sonradan vatan­daş olan kadın atlet, akıllara vatandaşı Fanny Blankers-Ko­en’i getiriyordu; 1948’de Olim­piyat arenasına çıktığında, 30 yaşında evli iki çocuk annesi bir kadın olan sprinter, olim­piyata damgasını vurmuş, 4 al­tın almıştı. 2. Dünya Savaşı ol­masa, kimbilir madalya sayısı kaç olacaktı…

Çocukluk hayali Olimpiyat tarihinde bireysel bir branşta üstüste 3 altın kazanan ilk kadın, Polonyalı çekiç atmacı Anita Wlodarczyk (üstte).

ABD adına yarışan Ally­son Felix, madalya sayısını 11’e çıkararak ülke tarihinin en başarılı olimpik atleti ol­du. Tokyo öncesinde sponso­ru Nike firmasıyla yaşadıkla­rı, kadın sporcuların göğüsle­dikleri başka sorunları gözler önüne seriyordu. 2018’de anne olan Felix’e teklif edilen yeni sözleşmede yüzde 70 indiri­me gidilmiş, ayrıca başarı şartı konmuştu. Tarihin en başarılı kadın sporcularından biri olan Felix’in kendisine dayatılmaya çalışılan bu şartları medyaya taşıması üstüne ipler kopuyor­du. O günden beri anne spor­cuların hakları için de müca­dele eden bir aktivist olan 35 yaşındaki sprinter, Japonya’da vatandaşı Carl Lewis’i geride bırakırken ayrıca Paavo Nur­mi’ye yaklaşıyordu. Olimpi­yat tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı atleti olan “Uçan Fin” lakaplı unutulmaz sporcunun kazandığı 12 madalya, bakalım bir gün geçilecek mi?

Erkeklerde 100 metre yarı­şını İtalya adına yarışan Mar­cell Jacobs kazanırken, ona bi­tiş çizgisinde sarılan vatan­daşı Gianmarco Tamberi’ydi. Onun birkaç dakika önce taç­landığı yüksek atlama yarışı, Tokyo 2020’nin en güzel öykü­lerinden biriydi. 2.37 atlayan Tamberi ve Katarlı Mutaz Es­sa Barshim, 2.39’u geçemedi­ler. Kurallara göre ya atlama­ya devam edeceklerdi ya da ya altını paylaşacaklardı. Yanları­na yaklaşan hakeme “ikimizde altın madalya alabilir miyiz?” diye sordular. Bunun müm­kün olduğunu duyduklarında birbirlerine sarıldılar! Birbir­lerini gençler şampiyonala­rından beri tanıyan iki atlet, yıllar sonra tekrar müthiş bir dostluk sergileyerek herkesi duygulandırdılar. Bambaşka kültürlerden gelen, farklı din­lere inanan, apayrı karakterle sahip bu iki sporcu, olimpiyat ruhunun ne olduğunu canlı yayında ispatladılar. Bu film­lere konu olabilecek hikayeyi en yakından takip eden hake­min ismini ne biliyor musu­nuz? Can Korkmazoğlu!

Okyanusya rekorunu kırıp Avustralya’ya yüksek atlamada gümüş madalya kazandıran Nicola McDermott, 9 yaşındayken en büyük hayalinin Olimpiyat’a gitmek olduğunu yazmış (altta).

Olimpiyat tarihinin en ba­şarılı sporcusu olan Michael Phelps’in emekliye ayrılma­sından sonra yüzme yarışları­nın nasıl geçeceği merak ko­nusuydu. Onun veliahtı Caleb Dressel, 2 dünya, 2 de olimpi­yat rekoruyla 5 altına ulaştı. Vatandaşı Katie Ledecky, 2012 ve 2016’dan sonra Japonya’da da 800 metrede birinci olur­ken, toplamda olimpiyat altını sayısını 7’ye yükseltti.

Havuzda ABD’nin eski he­gemonyasından eser yoktu. Yine de onlar 11, Avustralya 9 altın aldı. Avustralyalıların yüzmede kazandığı 20 olim­piyat madalyasının (9 altın, 3 gümüş, 8 bronz) üçte birini tek başına alan Emma McKe­on tarihe geçti. McKeon ay­nı zamanda tek olimpiyatta 7 madalya (dört altın, üç bronz) alan ikinci kadın olarak tarihe geçti. Ondan önce bunu sadece 1952’de Sovyet jimnastikçi Ma­ria Gorokhovskaya başarmıştı.

Tunuslu Ahmed Hafna­oui’nin 400 metrede altına kulaç atması, şüphesiz Tok­yo 2020’nin en büyük sürp­rizlerinden biriydi. Henüz 18 yaşındaki sporcu, olimpiyat tarihinde en kötü kulvarda ya­rışıp kazanan üçüncü yüzücü oldu. Finale zar zor kalan ve sonunda altını alan sporcunun kariyerinin devamı merakla bekleniyor.

Yarı finalde Rıza Kayaalp’i deviren Mijain Lopez Nunez, dört olimpiyatta taçlanan ilk erkek güreşçi olarak adını al­tın harflerle tarihe kazıdı. 38 yaşındaki Kübalı sporcu, böy­lece Japonların 13 yıl maç kaybetmeyen, 4 olimpiyat al­tınlı efsanevi kadın güreşçi­si Kaori Icho’yu yakaladı. Yeri gelmişken hatırlatalım: İsveçli Carl Westergren ve birçokla­rına göre tarihin en iyisi olan Rus Alexander Karelin’in üç olimpiyat altını bulunuyor.

Ülkedeki sistematik dopin­gin devlet eliyle düzenlenmesi yüzünden, Rusya’nın oimpi­yatlara bayraksız, marşsız ve kendi adını kullanamadan ka­tılması dikkati çekiciydi. Rus Olimpiyat Komitesi’nin altına ulaşan 20 sporcusu için millî marş yerine Çaykovski’nin 1. Piyano Konçertosu’ndan bir bölüm çalınması, Tokyo 2020’nin unutulmazıydı.

Tokyo Olimpiyatı’ndan tarihe kalanlar, unutulmayacaklar…

34 bin nüfuslu San Marino, olimpiyat tarihinde madalya kazanan en küçük ülke oldu.

• 64 bin kişilik Bermuda, altın alan en az nüfuslu

ülke oldu.

• Pist bisikletinin harika çifti Jason ve Laura Kenny, ma­dalyaları Japonya’da da toplamaya devam etti. Karı-ko­canın 12’si altın, toplam 15 madalyası var.

• Kaykay’da altın madalya kazanan 13 yaşındaki Japon Momiji Nishiya, olimpiyat tarihinde bunu başaran en genç sporcu oldu. Müsabakada kürsünün yaş ortalaması 14 yaş 191 gündü!

Tokyo 2020’yi bir gümüş, bir de bronzla kapatan Avust­ralyalı binici Andrew Hoy 62 yaşında (1920’de Oscar Swahn madalya aldığında, neredeyse 73 yaşındaydı).

• Tokyo 2020’de en yaşlı sporcusu binici Mary Hanna 66, en genci Suriyeli masa tenisçisi Hend Zaza 12 yaşındaydı.

9. defa olimpiyatta sahne alan Gürcü atıcı Nino Saluk­vadze, bunu başaran ilk kadın oldu (Kanadalı binici Ian Millar 10 olimpiyata katılmıştı).

• Judo’da Japon Hifumi ve Uta Abe, bireysel bir sporda aynı gün altın madalya kazanan ilk kardeşler olarak tarihe geçti.

Okyanusya rekoru kırıp Avustralya’ya yüksek atla­mada gümüş madalya kazandıran Nicola McDermott, 9 yaşındayken en büyük hayalinin olimpiyatlara gitmek olduğunu yazmıştı. 2005’ten kalan günlüğünün o sayfası, yarışma günü defalarca sosyal medyada paylaşıldı.

• 1500 metrede Norveç’e altın kazandıran Jacob Ingebrit­sen’in yaşadığı 76 bin nüfuslu Sandnes kentinde, idmanları­nı yaptığı atletizm pistinde toplanan 800 kişinin kahraman­larının yarışını izlemesi unutulmazdı.

Beşinci defa olimpiyatta sahne alan basketbol efsane­leri İspanyol Pau Gasol ve Arjantinli Luis Scola madalya alamadı. 41 yaşındaki oyunculardan Gasol olimpiyat tarihinin en skorer üçüncü, Scola ise dördüncü basket­bolcusu durumunda.

• Boksta Britanya’ya altın madalya getiren Lauren Price, aynı zamanda taksi şoförlüğü yapıyor. Price, Galler Millî Takım formasını 52 defa giymiş eski bir futbolcu…

Tokyo’ya donmuş balık dolu kargo uçağı ile gelen Fiji erkek ragbi takımı, yedili ragbi’de üstüste ikinci defa şampiyon oldu. Bu iki altın, Fiji’nin olimpiyat tarihindeki tek madalyaları!

• Güreşte bronz madalya kazanan Artur Naifonov, 2004’te 330 kişinin hayatını kaybettiği Beslan Katliamı’ndan kurtu­lan öğrencilerden biriydi.

Cinsel istismarla suçlanan ve ABD eskrim takımından uzaklaştırılan Alen Hadzic’in mahkeme kararıyla olimpi­yata katılması üzerine, takım arkadaşları pembe maske takarak kendisini protesto etti.