Gazeteci, yazar ve devlet adamı Hovsep Vartanyan’ın 1851’de yayımlanan Akabi Hikayesi adlı romanı, birçok araştırmacıya göre Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kaleme alınmış ilk Türkçe ama Ermeni alfabesiyle-harfleriyle basılmış eser. Bu tarihî romanın günümüz Türkçesine çevrimyazısı, 173 yıl sonra açıklayıcı notlarla birlikte tekrar yayımlandı.
Türkçenin yazımı genellikle Arap ve Latin alfabeleriyle sınırlı görülse de, farklı dönemlerde pek çok alfabe kullanılmıştır. Ermeni harfleriyle Türkçe de, 14. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk yarısına kadar, kültürel, siyasi ve toplumsal faktörlerin de etkisiyle varlığını sürdürmüştür. Edebiyattan tarihe, filolojiden doğa bilimlerine kadar pek çok alanda kaleme alınmış yazma ve matbu eser düşünüldüğünde; Ermeni harfleriyle Türkçe literatür, Ermenilerin kendi içlerindeki ve diğer kültürlerle olan etkileşimlerine dair önemli veriler sunar.
14. yüzyıldan itibaren kayıt altına alınan “yazma” eserlerin önemli bir kısmı “aşuğ”lar (âşık) tarafından yaratılmış manzum eserlerdir; 19. yüzyıldan itibaren karşımıza çıkan matbu eserler ise Ermeni modernleşmesinin ilk örneklerini oluşturur. Bunlar Ermeni harfleriyle Türkçenin alternatif bir “yayın dili”ne dönüştüğünü ortaya koyar. Hattâ Osmanlı Ermenilerinin basın dillerinden biri olan Ermeni harfleriyle Türkçe, kimi Türk/ Müslüman okurlar tarafından da bilinir, izlenir.
1851’de gazeteci, yazar ve devlet adamı Hovsep Vartanyan’ın (Vartan Paşa 1813-1879) Ermeni harfleriyle Türkçe kaleme aldığı Akabi Hikâyesi, tam da bu açıdan tarihsel bir öneme sahiptir. Ermeni harfli Türkçe ve Ermenice edebiyat üzerine çalışan birçok araştırmacı, Akabi Hikâyesi’ni Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kaleme alınmış ilk Türkçe roman olarak kabul eder. Vartanyan, Osmanlı bürokrasisindeki görevlerinin yanısıra Katolik Ermeni cemaatinde de önemli bir konuma sahipti. Dolayısıyla kaleme aldığı bu roman, onun soluk alıp verdiği siyasi ve edebî dünyadan derin izler taşır. Katolik bir Ermeni erkek ile Apostolik bir Ermeni kadının trajik aşk hikayesini merkeze alan roman, dönemin İstanbul toplumunun gündelik yaşantısına dikkati çeker. Eğlence anlayışından sınıfsal çatışmalara, siyasi gelişmelerden toplumsal değişimlere kadar pek çok konu romanda yerini bulur. Eser, Osmanlı Ermenilerini incelikli bir şekilde tasvir eder.
Akabi Hikâyesi, yazıldıktan 140 yıl sonra ilk defa Latin harflerine aktarıldı (Akabi Hikayesi – Vartan Paşa, haz. Andreas Tietze, Eren Yayıncılık, 1991). Eserin ilk Ermenice edisyonu ise Karnik Isdepanyan tarafından hazırlanmıştı; roman 1954’te Beyrut, 1979’da Erivan ve son olarak 2022’de yine Erivan’da farklı baskılarıyla okurla buluştu. Son olarak Aras Yayıncılık’ın orijinal metinden Latin harflerine aktardığı edisyon ise, özel notlarla yayına hazırlandı. 173 yıl sonra yeni bir edisyonla okurla buluşan Akabi Hikâyesi, Ermenice ve Türkçe literatür çalışmalarına ışık tutacak.