osmanlı’nın özellikle siyasal ve toplumsal yaşamını etkilemesi bakımından balkanlar’daki “eşkıyalık”ın kökeni, ortaya çıkışı önemlidir. dilimizdeki “haydut” kelimesinin asıl kaynağı olan “hayduk” tabirinin balkan dillerine macarcadan veya türkçeden geçtiği düşünülmektedir. kırcalılar zamanının ünlü hayduku ındzhe (ince) voyvoda’nın önce bulgar yazar yordan yovkov’un “ince” adlı öyküsüne sonra da yaşar kemal’in ince memed adlı ünlü romanına ilham vermesi ise kültürel etkileşimin bir örneğidir.
Bir zamanlar sarp geçitlerden gün ışığı değmez sık ormanlara Balkan dağlarında dolanan mahallî eşkıyalar olan “hayduklar” (hajduk, haidut), birçok ülkenin tarihine ve folkloruna mal olmuştur. Dilimizdeki “haydut” kelimesinin asıl kaynağı olan “hayduk” tabirinin Balkan dillerine Macarcadan veya Türkçeden geçtiği düşünülmektedir. Osmanlı döneminde Türklerin, Macar paralı askerlere Macarca “hajdo”dan hareketle “hajduk” demeye başladığı öne sürülmektedir ki bu eşkıya motifinin temelinde de aslında bu silahlı milis mahiyetindeki kimseler vardır. Günümüzde Balkan ülkelerinde “hayduk” isimli futbol takımlarına ve taraftar gruplarına denk gelinmesi, bu motifin hâlen halk dimağında canlı olduğunu göstermektedir. Tıpkı “bir yeri basıp götürmek” anlamına gelen “çapmak” tabirinden “çapul” ve “çapulcu” kelimelerinin türemesi gibi, muhtelif Balkan dillerinde “haydamak”, Rumeli Türklerinin hatta Kırım sahasında Kırım Tatarlarının da ağızlarında “aydamak” şeklinde geçen ve “halletmek, becermek” anlamlarına gelen bir kelime türemiştir. Örneğin 1850’ler-1860’lar arasında Kırım’da yaşamış Kırım Tatarlarının Köroğlu’su Azamatoğlu Alim yani Halim’in lakabı “Aydamak”tır, folklor derlemelerinde ve kayıtlarda “Alim Aydamak” diye geçmektedir.
Hayduklar, Dağlılar/Kırcalılar, Âyanlar
Özellikle 18’inci yüzyılın sonları ile 19’uncu yüzyılın başlarında (1700’lerin sonu, 1800’lerin başı) Balkanlar’da üç önemli mefhumdan (kavramdan), toplumsal realiteden biridir “hayduk”lar. Diğerleri ise “dağlılar/Kırcalılar”, “âyanlar”dır. Balkan tarihi ve folklorunda eşkıyalık vakalarının nerede durduğunu anlatmaları ve “haydukların” varlığını anlayabilmek açısından önemlidir. Çünkü “hayduk”lar bu coğrafyanın koşullarında ortaya çıkmışlardır.
1780’lere doğru kaynaklarda geçen ve 1820’lere kadar kullanılan bir tabir olup; “Dağlılar”, “Kırcalı askeri”, “Kırcaalililer”, “Kırcaali askeri”, Osmanlı belgelerinde de yaygın olarak “Dağlı eşkıyası” olarak bahsedilen eşkıya grupları, tıpkı “hayduk”lar gibi ünlü eşkıya motiflerinden biridir. Bunlar 1766-1774 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında ahaliden düzensiz olarak toplanıp silahaltına alınmış, savaştan sonra da başıboş kalarak soyguna, çapula çıkan çeteler hâline gelmişlerdir. Kimi zaman Osmanlı’dan başına buyruk hareket eden âyanların ordularına katılmışlar kimi zaman da eşkıya grupları hâlinde, Celaliler dönemindeki sekbanlar, sarıcalar gibi köyleri, şehirleri vurup talan etmişlerdir. Nitekim 1791-1808 arasında Osmanlı Rumelisi’nde bu şekavet hareketliliği (Yücel Özkaya’nın tespiti ve tarifiyle) “Dağlı İsyanları” olarak tarihe geçmiştir. Birçok Türk, Arnavut, Boşnak, Bulgar eşkıyanın türediği bu dönemi Bulgar tarihçi Vera Mutafçieva, “Kırcalılar Zamanı” (Kırcaliysko vreme) diye de isimlendirmiştir.
Âyanlar ise ilkin Osmanlı taşra teşkilatında şehir ve kasabalarda devletle halk arasındaki ilişkileri düzenleyen kimseler, ileri gelenler, oranın temsilcileri konumundayken, daha sonra merkezî otoritenin karşısında konumlanan örfi, maffios otoriteler hâline gelmişler ve nüfuzlu aileleriyle yerel hanedanlara dönüşmüşlerdir. 17’nci yüzyılda Celali İsyanları ve takip eden dönemde eşkıyalık vakaları artınca âyanların güç kazanmalarına göz yumulmuş, 1683’teki Viyana Bozgunu sonrasında bazı topraklar para karşılığı malikâne usulüyle bunlara işlettirilmeye başlanınca güçleri artmaya başlamıştır. Nihayetinde 18. yüzyılın ortalarına doğru, kısmen de merkezdeki yeniçeri zorbazları nedeniyle İstanbul’un taşradaki gücünün giderek azalması, âyan ailelerinin kendi bölgelerinde devamlı olarak yöneticilik yapmaya başlamasına, akabinde de âdeta bir hanedan hüviyeti kazanan büyük ailelere dönüşmelerine olanak sağlamıştır. Rumeli sahasında Tirsiniklioğlu ile Alemdar Mustafa, Rusçuk dolaylarında; Pazvandoğlu Vidin’de; Tepedelenli Ali Paşa ile oğulları da Yanya ve çevresinde bir anlamda kendi idarelerini tesis etmişlerdir ki köy köy, kasaba kasaba detaylara indiğimizde başka âyanlar da söz konusudur. Daha sonra Sultan II. Mahmud devrinin başlarında 1808’de bu odakların bir kısmıyla meşhur Sened-i İttifak imzalanacaktır.