Eylül 2024 Sayımız Çıktı

Müze-i Hümayûn Kitaplığı: Büyülü ve bilgili bir mekan

İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZELERİ İÇİNDE BİR HAZİNE

İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin mütevazı binası, geçmişi Osmanlı dönemine uzanan bir şaheser. Buradaki elyazması ve nadir eserlerin de bulunduğu kütüphane ise, araştırmacılar ve akademisyenler için önemli bir merkez. İstanbul’un tarih kokan sokaklarında, zamana meydan okuyan müthiş bir mekan ve benzersiz bir arşiv.

Tarihçi Necdet Sakaoğ­lu’nun ifadesiyle, “oraya gitmek, adeta hacca gitmek gibidir”. Dünyanın en seç­kin müzeleri arasında yer alan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin kütüphanesi.

120 yıllık bu büyülü mekan, kapısından adım atıldığı andan itibaren insanı etkisi altına alır, ziyaretçisine adeta kutsal bir mekanda olduğunu hisettirir. Kütüphaneye 40 yıllık hizmeti olan müzenin emekli kütüpha­necisi Havva Koç hanımefendi de “burası bir ev gibi, bir konak gibi; sanki siz de bir misafir kabul eder gibi ziyaretçilerinizi kabul ediyorsunuz” diyor.

Kütüphanenin tarihi, 1891’de yapılan ilk kayıtlarla başlıyor. 1893’te kütüphaneye atanan Baltacızâde Dimosten, bir yandan arkeoloji işlerini yürütürken bir yandan da muhafız olarak kütüphaneyi ve eserleri zim­metle alıyor. Sonrasında atanan Mistakidis Efendi de ilk “hafız-ı kütüp” olarak mekan tarihindeki yerini alıyor. Kuruluşundan beri kütüphanenin sorumlu yöne­ticileri, hep çok uzun sürelerle hizmet veriyor. Kütüphanenin en dikkati çekici niteliklerinden biri de, bu tür kurumlar için olmazsa olmaz bir koşul: Kurumsal hafıza. Bugünlerde de görev ve sorumlu­luk, 2006’dan beri Havva Koç’un selefi olan Üzeyir Altekin’de.

Kütüphanenin resmî açılı­şı 7 Kasım 1903’te yapılıyor ve “Arkeoloji Kütüphanesi” olarak hizmet veriyor. Günümüzde bir ihtisas kütüphanesi olan kuru­ma, sadece yüksek lisans ve üzeri araştırmacılar izinle girebiliyor. Diğer araştırmacılar içinse, talep üzerine eserlerin sayısal kopya­ları üzerinden çalışma yapma imkanı sağlanıyor. Kütüphaneyi genellikle arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık ve filoloji çevreleri kullanıyor.

Kütüphane binasının mimarı, Alexander Vallaury’nin yar­dımcılarından, İtalyan mimar Pietro Bello; iç tasarım da ona ait. Orijinal vitrinler ve çam ağacın­dan ağaç işleri göz kamaştırıcı. Kütüphaneye girişte Sadrazam Ahmed Cevad Paşa Kütüphanesi bulunmakta, devamında Müze-i Hümayûn Kütüphanesi, kuzey tarafta Garb Kütüphanesi ve gü­neydoğuda da Şark Kütüphanesi yer alıyor.

Resmî kayıtlara göre kütüp­hanedeki kitap sayısı 60 bin, bunların 2 bin kadarı elyazması (manuskript). Matbu olanlardan da 5 bin kadarı nadir eser, 30 bin kadarı eski kitaplar, kalanı da yeni kitaplar olarak tasnif ediliyor.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri müdürü Rahmi Asal, müzenin depreme karşı güçlendirme ve rehabilitasyon çalışmaları de­vam ederken kütüphane için özel ve yeni bir projelendirme çalış­masının yapıldığını; bu projenin tamamlanıp onaylarının alın­masını müteakiben uygulamaya geçileceğini söylüyor.

Ajanda
Kütüphanenin 120 yıllık orijinal iç yapısı göz kamaştırıcı.