Kasım
sayımız çıktı

‘Ve ateş dedi ki Jeanne d’Arc’a: Gururunu seviyorum karşımda’

Dönemin “milenyumcu” Hıristiyan tanrıbilimcileri ve kilise adamlarına göre yeni binyılda dinsel bir çöküş yaşanacağı inancı, 1000 yılından itibaren kendine yeni kurbanlar aramaya başlamıştı. Aslında siyaset ve güç alanındaki mücadeleyi kaybedenler, dinî gerekçeler gösterilerek ateşe atılıyor; Katolik Kilisesi kendi alanında başka bir otorite oluşmasını engellemeye çalışıyordu. Dinî gerekçelerle insan yakmanın dönüm noktaları…

1415’te Protestanlığın öncü düşünürlerinden Jan Hus’un yakılarak öldürülmesini gösteren 1485 tarihli bir çizim (Spiezer Chronik).

Suçlu bulunanların yakılarak öldürülmesi ile ilgili en eski kayıtlar Antik Mısır’a kadar gidiyor. Ancak bunun dinî bir yaklaşımla kurumsallaşması, Katolik otoritenin “sapkın” olarak nitelediği kişilere karşı uyguladığı bir infaz yöntemi olarak Ortaçağ’da başladı. Batı’daki kayıtlı ilk hadise 1022’de, sonuncusu ise Alman hukuk bilimci Eduard Osenbrüggen’e göre 1804’te Almanya’da yaşandı.

Yazının devamını okumak için #tarih‘in Ocak-Şubat 2022 sayısını bayinizden satın alabilirsiniz.