Sabotaj: [Fr. sabotage, isim; baltalama, kasten aksatma, belli bir amaçla zarar verme]
Günümüz politikacılarının dilinden düşürmediği, siyasi literatürün favori kelimelerinden biri sabotaj. Peki bu sözcük nerede ne zaman doğdu, zaman içinde hangi anlamlara büründü?
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde baltalama olarak geçen “sabotaj” sözcüğü Fransızca kökenlidir. Latince sabotum kökünden türediği varsayılır. Esasen tahtadan oyma köylü çarığı olarak bilinen ve günümüze uyarlanmış şekilleriyle özellikle hastanelerde doktor ve hemşirelerin ayaklarında görebileceğimiz sabo terliklerindeki sabot kelimesinden türetilmiştir.
Bir aracın, makinanın, askeri ya da sivil teçhizatın bozulması, kullanılamaz hale getirilmesi maksadıyla bilinçli ve çoğu zaman gizlice yapılan eylem anlamına gelir.
Kelime, her ne kadar 19. yüzyıl Sanayi Devrimi zamanında, hızlı makineleşmenin getirdiği işsizliğe engel olmak adına makina kırıcılıkla (ludizm), işçi başkaldırılarıyla özdeşleşmiş olsa da Fransızca’ya 16. yüzyılda esas anlamının yanında “yere ayak vurma” anlamında yerleştiği varsayılmakta. Birisinin konuşmasından hoşnut olunmadığında onun sesini “baltalamak” için tahta sabolarla bir nevi yeri dövme eylemi gerçekleştirilirdi. Sanayi Devrimi sırasında kendi güçlerinden üstün gördükleri makinaların, işçileri yerlerinden ettiği açık tehdidi karşısında bu tahta çarıklar bir nevi direniş simgesiydi.
Emile Zola’nın Germinal romanından da hatırlanacağı üzere sabotaj, 19. ve 20. yüzyıllarda, kapitalist düzende makinaların toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliğin kökenini oluşturduğunu düşünen anarşistler veya isimlerini “Kaptan”, “Kral”, “General” olarak andıkları Ned Ludd’dan alan, makineleşme karşıtı ludistler tarafından sıkça kullanılan bir yöntemdi. Her ne kadar günümüzde pek sık başvurulan bir yöntem olmasa da işçiler izin ya da daha az çalışma saati taleplerinde bulunmak istediklerinde sabolarını makinelerin çarklarının arasına gizlice sokar ve çalışmalarına engel olurlardı. Böylelikle makineler tamir edilene kadar iş bırakmış olurlardı. Bu sayede patronlarını da zor duruma sokarlardı. Fransız dilbilimci ve sözlük yazarı Alain Rey’in “Tarihi Fransız Dili Sözlüğü”nde terim, 1808’deki anlamıyla, “çabucak zarar veren” bir edim olarak tanımlanmaktadır.
Endüstri karşıtı bir eylem olmanın yanı sıra sabotaj, savaş taktiği ve çevreci, politik eylemlerde de sıkça başvurulan bir yöntem olması bakımından önemlidir. Nitekim iyi gerçekleştirildiğinde, tabiatı gereği fark edilmesi ve ortaya çıkarılması oldukça zordur. Ayrıca terörden farklı olarak belli bir amaç uğrunda mal ve teçhizatlara yönelik gerçekleştirilir.
Çevreciler ve hayvan hakları savunucuları da ecotage adı altında çeşitli yöntemlerle, Batı dünyasında çevre kirliliğine yol açan veya hayvan hakları istismarında bulunan kurum ve kuruluşlara yönelik sabotajları 90’lı yıllardan beri uygulamaktadır.