Spor dünyasını atletik performansları nedeniyle alkışlamaya alışığız, ama bazıları saha dışında hayırseverlik ve savunuculuk faaliyetleriyle de alkışı hak ediyor; dünyaya örnek oluyorlar. Çocukların hayata iyi bir başlangıç yapması için çalışanlardan hayatlarını adaletin tecelli etmesine ya da sağlığımıza adayanlara… Yeni yıla başlarken iyiliğe adanmış sporcularla içimizi ısıtacak bir yolculuk.
Sports Illustrated dergisi Aralık ayında 5 kişilik “Yılın Sporcuları” listesini açıkladı: Amerikan futbolunun yıldız oyun kurucusu Patrick Mahomes, basketbolun yaşayan efsanesi LeBron James ve tenisçi Naomi Osaka bu yıl “Black Lives Matter” hareketine paralel olarak özellikle siyahlar için seslerini yükselttikleri için listeye girdiler. Kadın basketbolunun büyük yıldızlarından Breanna Stewart ise ırkçılığın yanında kadın hakları için de yaptığı aktivizm çalışmalarıyla bu onura layık görüldü. Hem sağlık hem de siyaset alanında krizler içinde geçen 2020’yi noktaladığımız bu günlerde sporcuların dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için attığı bu adımlar moral yükseltici.
Listenin belki en az tanınan ismi ise NFL’in son şampiyonu Kansas Chiefs’in 29 yaşındaki oyuncusu Laurent Duvernay-Tardif’ti. Bu 1.96 metrelik, 146 kiloluk devin listedeki diğer isimlerden bir farkı vardı: O, pandemi süreciyle birlikte kıymetini çok daha iyi anladığımız milyonlarca sağlık emekçisinden biriydi.
Kanada’da doğan Tardif, McGill Üniversitesi’nde tıp eğitimi alırken, bir yandan da okulunun Amerikan futbolu takımında oynamaya başlamıştı. 2014’te hakkında Sports Illustrated’da çıkan bir makale, haftada sadece bir kez idmanlara katılabildiğini, geri kalan tüm zamanını tıp eğitimine ayırdığını vurguluyordu. 2014’te profesyonel olup NFL’de oynamaya başladığında da bir yandan eğitimine devam ediyordu. Koronavirüs salgınının yayılmasından sonra Tardif, sosyal medya hesabından bu sezon oynamayacağını açıkladı ve doğduğu yer olan Kanada’nın Quebec kentinde bir hastanede çalışmaya başladı. Bu kararıyla Kanada’nın en değerli sporcusuna verilen Lou Marsh Ödülü’nü de almaya hak kazanan Tardif, pandemi döneminde insanları korumak için ön cephede çarpışmaya devam ediyor.
Çocukların yemek hakkı için hükümete çalım attı
İngiltere’de henüz 22 yaşındaki bir futbolcunun saha dışında yaptıkları, bir süredir gollerinden daha çok konuşuluyor. Manchester United’ın yıldızı Marcus Rashford, pandemi sırasında çocuklar için başlattığı kampanyayla tüm dünyada manşetleri süsledi. İngiltere’de yoksul ailelerin çocuklarına okul günlerinde ücretsiz yemek uygulaması okulların kapatılmasıyla kesintiye uğradığında, buna ilk sesini yükseltenlerden biri yoksul bir aileden gelen, aç kalmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen Rashford oldu.
Genç futbolcu, önce doğduğu kent olan Manchester’da yoksul çocuklara gıda yardımı ulaştırmak için kolları sıvadı. Bölgedeki 400 bin yoksul çocuğa yardım elini uzatmak isteyenler, kurduğu inisiyatife destek yağdırdı. Ardından kampanya tüm ülkeye yayıldı. Futbolcu, 11 Haziran’da yaptığı açıklamayla 3 milyon çocuğa ulaşılabilecek durumda olduklarını duyurdu.
Rashford burada durmadı. 15 Haziran’da yazdığı açık mektupla başbakan Boris Johnson’ı harekete geçmeye davet etmesinin hemen ertesinde hükümet, bu konudaki tutumunu değiştirdi. Ekim ayında parlamentoda görüşülen öneri, iktidardaki Muhafazakâr Parti’nin oylarıyla reddedilmeseydi aileleri zor durumda olan 1.4 milyon çocuğa ücretsiz yemek verilecekti, fakat onun çabalarıyla harekete geçen hükümet, yoksul ailelere gelecek yıl yaklaşık 400 milyon sterlin yardım yapacağını açıkladı.
Rashford mücadelesine devam edeceğini açıkladı. Belli ki öncelikleri arasında takımını zafere taşımak kadar yoksul çocukların yataklarına aç gitmemesi de var.
Hukuk mücadelesinden nikâh masasına
Tarihin en iyi kadın basketbolcusu Maya Moore, oldum olası aktivizm çalışmalarıyla tanınıyordu. Öyle ki eski ABD Başkanı Barack Obama ona “Beyaz Saray’da adını bir yere verelim bari, nasılsa sürekli çağırıyoruz” diye takılıyordu. UNICEF’in Kid Power (Çocuk Gücü) inisiyatifinde önemli rol oynayan sporcu, 2019’da sahalara veda etti ve Amerikan hukuk sistemindeki adaletsizliklere karşı sesini yükseltmeye başladı. Hedefinde özellikle bir dava vardı: 18 yaşında hırsızlık ve cinayete teşebbüs suçlamalarıyla 50 yıl hapis cezasına çarptırılan siyah ABD vatandaşı Jonathan Irons’ın davası. Olay sırasında 16’sında olan sanığın söz konusu eve girdiğine dair bir kanıt yoktu. Olayı inceleyen dedektiflerden biri, suçunu itiraf ettiğini söylüyordu; fakat o sırada odada bunu doğrulayacak başka kimse yoktu. Dava bittiğinde Irons 18 yaşındaydı, mahkeme tarafından bir yetişkin gibi yargılanmıştı. Tamamen beyazlardan oluşan jüri onu suçlu bulmuştu.
2007’de hapishanedeki özel bir program sayesinde tanışan ikili, kısa sürede arkadaş oldu. Irons’ın masumiyetine inanan Moore, yıllar sonra özgürlüğüne kavuşması için çalışmaya başladı. Bunun için basketbola ara veren sporcu, 2020’de amacına ulaştı. Davası yeniden görülen Irons, mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 18’inde girdiği hapisten 22 yıl sonra, 40 yaşında çıktı.
Eylül’de katıldıkları bir programda Moore, Irons’la evlendiklerini açıkladığında tüm dünyada manşetleri süslediler. Moore’un kariyerini bırakıp suçsuz bir insanı özgürlüğüne kavuşturmak için verdiği hukuk savaşı da yıllarca konuşulacağa benziyor.
Kortun yıldızları çocukların kahramanları
Birçoklarına göre tarihin en iyi tenisçisi Roger Federer, bu yıl 40 yaşını bitirecek. Kariyerinin sonuna gelen efsanenin rekorları kırılsa da o asla unutulmayacak. Neden mi? Yeryüzünün dörtbir yanında doğal felaketlerden etkilenen insanlar için yardım toplayan, bunun için açıkartırmalarda raketini satan “Majesteleri” lakaplı sporcu, 14 yıldır UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) İyiniyet Elçisi… 2003’te annesinin doğduğu Güney Afrika’da çocuklar yararına yapılan projelere destek olmak amacıyla Roger Federer Vakfı’nı kurdu. Vakıf zamanla sınırları aştı; Botsvana, Zambiya, Malavi, Namibya ve Zimbabve’de de faaliyet göstermeye başladı. 7 binin üstünde okula sağlanan 52 milyon dolarlık destekle sayısız hayata dokundu; 1.5 milyon çocuğun eğitimine katkıda bulundu.
Federer’in ezeli rakibi Rafael Nadal da yardım faaliyetleriyle tanınıyor. İspanyol raket kendi adına bir vakıf kurduğunda henüz 22 yaşındaydı. O gün, bu vakfı geleceğinin başlangıcı olarak nitelendiren tenisçi, topluma borçlu olduğunu ifade etmişti. Uluslararası SOS Çocuk Köyleri organizasyonuna destek olan Nadal, 2010’da Hindistan’ın Anantapur şehrinde Vicente Ferrer Vakfı işbirliğiyle bir eğitim merkezi açmıştı.
Kadınlar tenisinin eski 1 numarası Serena Williams da yardım faaliyetleriyle öne çıkan sporculardan… Williams önce meme kanserine karşı yürüttüğü kampanyayla dikkati çekmiş; daha sonra ablası Venus ile birlikte birçok hayır işine imza atmıştı. 39 yaşındaki raket, 2011’den bu yana UNICEF İyiniyet Elçisi. Asya’dan Afrika ve Karayipler’e birçok projeye destek veren Serena, aile içi şiddet, herkese eşit adalet gibi toplumsal sorunlara sağladığı destekle de öne çıkıyor; sağlık alanında yürütülen birçok kampanyaya katkı sunuyor.
Yeşil sahalarda iyilik için koşanlar
Barcelona’nın dünyaca ünlü futbolcusu Lionel Messi, kariyeri boyunca çocuklarla ilgili kampanyalara destek vermişti. Henüz daha reşit bile olmamışken, UNICEF’e bağış yapmaya başlayan süper yıldız, uzun süredir kurumun iyiniyet elçisi. Kendi kurduğu vakıfla da dünyanın birçok yerine yardım elini uzatan “Maestro”, bazı davalardan kazandığı tazminatları hayır kurumlarına ve sivil toplum kuruluşlarına dağıtmasıyla da biliniyor. Örneğin 2016’da İspanya’daki La Razon gazetesinden aldığı tazminatı Sınır Tanımayan Doktorlar’a vermişti. Koronavürüsle mücadele için bağışladığı 1 milyon avro, Barselona ve Arjantin’deki iki hastane arasında bölüştürülmüştü.
Alman Millî Takımı’nın Türk asıllı yıldızı Mesut Özil ise 2014 Dünya Kupası zaferinden sonra yaptığı bir jestle hafızalarımıza kazınmıştı. “Panzerler” Brezilya’da taçlanırken, Özil şampiyonluk primiyle 23 çocuğun ameliyat masrafını karşılamıştı. Aynı yıl Laureus Vakfı tarafından ödüllendirilen futbolcu, 2016’da Ürdün’de Suriye İçsavaşı’nda kaçan mültecilerin kaldığı kampı ziyaret etmişti. Mesut ayrıca düğünü şerefine dünyanın farklı ülkelerinde 1000 çocuğu ameliyat ettirmişti.
Kısa kısa dünün yıldızlarının yaptıklarına da bakalım:
• 2001’den beri BM’nin iyiniyet elçiliğini yapan Zinedine Zidane, Tayland’da AIDS’li çocuklar için sahaya çıkmış, BM Kalkınma Programı çerçevesinde “yoksulluğa karşı maç”larda oynamıştı. Ona göre “Herkes dünyayı güzelleştirmek için bir şeyler yapabilir”di.
• FIFA’nın SOS Çocuk Köyleri elçisi olan eski Leeds United’lı Lucas Radebe, ırkçılığa karşı verdiği mücadele ve Güney Afrikalı çocuklar için yaptığı kampanya sayesinde 2000 yılında FIFA’nın fair-play ödülünü kazanmıştı. Mandela’nın “Kahramanım” dediği Radebe, Güney Afrika’yı birleştiren en önemli insanlardan biri olarak hatırlanıyor; bir futbolcudan çok daha fazlası olarak ziyadesiyle saygıyı hak ediyor.
• Unutulmaz Hollandalı orta saha oyuncusu Clarence Seedorf, ırkçılığa karşı farkındalığı geliştirmek için canını dişine takanlardan… Kamboçya, Brezilya, Kenya, Hollanda ve Surinam’da sivil toplum projelerine imza attı. 3 ayrı takımla Şampiyonlar Ligi’nde kupa kaldıran tek futbolcu olan Seedorf, “Ünlülerin başkalarının yaşamlarını iyileştirecek projelerde yer almaları gerekir” diyordu.
• Crystal Palace oyuncusu Geoff Thomas, lösemiye yakalanmasının ardından bu konuda araştırma yapacak bir merkez için para toplamıştı.
• Bir zamanlar Wolves’da oynayan Jody Craddock 4 aylık oğlunun ölümünden sonra ani çocuk ölüm sendromuna karşı çalışmıştı.
• Eski Arsenalli Bob Wilson, kızını kansere kurban verdikten sonra bir vakıf kurmuştu.
• İrlandalı Niall Quinn, jübilesinde 1 milyon sterlinden fazla para toplamıştı. Bu para hastaneler ve çocuklar için kullanılırken, veda maçında oynayan her futbolcuya hasta bir çocuktan mektup verilmişti.
• Bir döneme damgasını vuran Mehmet Özdilek de jübilesinden elde ettiği parayı Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı’na takdim etmişti.
Parkelerin şövalyeleri
1966’da Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde doğan Dikembe Mutombo, NBA’de yaptığı bloklarıyla tanınıyor. Parkelerin 2.18’lik savunma bakanı, 10 çocuklu fakir bir ailede büyüdüğünden yoksulluğu çok iyi biliyordu. Unutulmaz pivot, kendi adını taşıyan vakfı 1997’de kurmuştu. Cebinden verdiği 15 milyon dolarla, 2007’de Kinşasa’da açılan hastanede on binlerce kişi tedavi gördü. Erken kaybettiği annesi Biamba Marie’nin ismini burada yaşatan Mutombo’nun 2014’te kurucuları arasında yer aldığı Ask The Doctor (Doktorunuza Sorun) inisiyatifi de 100’den fazla ülkenin sağlık sorunlarına derman olmuştu.
Phoenix Suns’ın efsanevi oyun kurucusu Steve Nash de 2001’de kurduğu vakıfla British Columbia ve Arizona’daki yoksul, hasta ve istismara uğramış çocuklara yardım elini uzatmıştı. 2006’da Time dergisi tarafından yeryüzünün en etkili 100 kişisinden biri seçilen oyun kurucu, Paraguay’da bir hastanenin çocuk kardiyolojisi bölümünün masraflarını karşılaşmıştı. Uganda’da ve Çin’de muhtaç durumdaki çocuklar için yardım toplayan dünün basketbolcusu, bugünün koçu, spor dünyasının yüz aklarından biri…
NBA’de 5 şampiyonluk yaşayan Tim Duncan da yardımsever sporculardan… 2.11 metrelik dev, takımı San Antonio Spurs’un bulunduğu Teksas ile doğup büyüdüğü Virjin Adaları için yaptıklarıyla biliniyor. Kanser araştırmaları ve gençlerin spor yapacağı merkezler için yıllardır bağış toplayan emekli basketbolcu, pandemi sürecinde Amerika’da okuyan hemşerilerinin evlerine dönmeleri için uçak masraflarını karşıladı. Virjin Adaları’nın en büyük onur madalyasıyla mükafatlandırılmasına şaşırmamalı…
Bu yıldızlar ne ilk, ne de son. Şüphesiz yeryüzünün dörtbir köşesinde sayısız sporcu, hiç tanımadıkları insanların hayatına dokunuyor; dünyaya ilham verirken, milyonlara umut oluyor. Onlar tek bir insanın bile fark yaratabileceğinin canlı kanıtları…