22 yıllık diplomasi deneyiminin uzun bir dönemini Ukrayna-Türkiye ilişkileri ile ilgilenerek geçiren Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana sıcak geçen diplomasi trafiğini, Türkiye’de Ukraynalı mültecilerin durumunu ve gelecek tahminlerini anlattı.
Sayın Vasyl Bodnar, 2021 sonunda Rusya ile tansiyonun yükseldiği bir dönemde Ukrayna’nın Türkiye Büyükelçisi olarak Ankara’ya atandınız. Biraz Türkiye’den önceki görev ve misyonlarınızdan bahseder misiniz?
Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi olarak atanmadan önce dört yıl boyunca Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcılığı görevini üstlendim. Sorumlu olduğum alanlar arasında çok farklı konular vardı. Türkiye dahil Avrupa ülkeleri, Güney Kafkasya ülkeleri, Rusya, uluslararası güvenlik, diaspora ve insani işbirliği gibi konuları takip ediyordum. 22 yıldan fazla bir süredir diplomat olarak çalışıyorum. Polonya, Rusya ve Türkiye’de görev yaptım. Türkiye’de daha önce Ukrayna Ankara Büyükelçiliği Elçi-Müsteşarı ve Ukrayna’nın İstanbul Başkonsolosu olarak görev yaptım. Bu yüzden uzun zamandır Ukrayna-Türkiye ilişkileri ile ilgileniyorum.
Rusya ile savaşın başlangıcından Mart sonuna kadar, yaklaşık 91 bin Ukrayna vatandaşı Türkiye sınırını geçti. Türkiye’deki büyükelçilik ve konsolosluklarınız Ukraynalı mülteciler ile gerekli koordinasyonu sağlayabiliyor mu?
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı tam kapsamlı savaşın başından bu yana Türkiye’ye çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 90 binden fazla Ukrayna vatandaşı giriş yaptı. Bu vatandaşların bir kısmı üçüncü ülkelere geçiyor, bir kısmı ise Türkiye’de kalmaya devam ediyor. Tabii vatandaşlarımızdan öncelikle konsolosluk konularında yardım taleplerini alıyoruz. Bazı vatandaşlardan barınma, gıda ve çocuklar için eğitim sürecinin düzenlenmesi gibi konularda yardım talepleri geliyor. Türkiye’de faaliyet gösteren 19 Ukrayna Derneği ile koordinasyon içerisinde bu talepleri değerlendiriyor ve vatandaşlarımıza yardım ediyoruz. Örneğin Ankara’daki Ukrayna Derneği, buraya gelen Ukraynalıların Türkiye’deki adaptasyon sürecini kolaylaştırmak amacıyla ücretsiz Türkçe dersi veriyor.
Ukrayna Ortodoks Kilisesi, Türkiye’deki Ukraynalı mültecilerle ilgili çabalarınıza destek oluyor mu?
Ukrayna, dinin devletten ayrı olduğu laik bir devlettir. Ama Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin Patrik 1. Bartholomeos ile sürekli iletişim hâlinde olduğunu söyleyebilirim. Aynı zamanda Ukrayna’daki barış ve kendi devletinin bağımsızlığının yanısıra Ukrayna devletinin var olma mücadelesini veren Ukrayna halkı için dua eden Patrik 1. Bartholomeos’a minnettarız.
Anadili Rusça olan veya Rus pasaportuna sahip pek çok kişinin de, Ukrayna’nın barış ve özgürlük arayışına destek olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili duygularınızı paylaşır mısınız?
Ukrayna’da ağırlıklı olarak Rusça konuşan insanların çoğu Donetsk, Luhansk, Mariupol, Kramatorsk, Kherson, Odesa gibi ülkemizin doğu ve güney bölgelerinde bulunan şehirlerde ikamet ediyor. Sivilleri öldüren, kadınlara ve hatta çocuklara tecavüz eden, şehirlerin sivil altyapısını yok eden “Rus kurtarıcılar” özellikle bu şehirleri bombaları ve füzeleri ile yok etmeye geldiler. Bu şehirlerin sakinleri Rus işgalcileri alkış ve Rus bayrakları ile karşılamadılar. Aksine barışçıl protestolara çıkarak “Burası Ukrayna ve sizi burada istemiyoruz” mesajını verdiler.
Ülkemizin topraklarında yaşayan etnik Ruslar şu an Ukrayna’nın tarafında saldırgan devlete karşı savaşıyorlar. Rusya’da yaşayan akrabalarına Ukrayna’da neler olduğunu, barışçıl şehirlerimizin nasıl bombalandığını, insanların ne şekilde öldürüldüğünü anlatırlarken onlar buna inanmayı reddediyor. Rus nüfusunun, Rus askerlerin Ukraynalılara karşı ne gibi suçlar işlediğini kendi gözleriyle gören akrabalarını dinlemeden sadece Rus televizyonunda gösterilen propagandaya güvendiklerini görmek ve duymak çok üzücü.
Ukrayna ile Türkiye arasındaki ticari ilişkileri geliştirmeye yönelik faaliyetler düzenliyor musunuz? İki ülkenin ekonomileri birbirini tamamlar hâlde, coğrafi yakınlığımız da hem ticari hem sosyal faaliyetler açısından önemli fırsatlar yaratıyor. Savaş sonrası için öngörünüz nedir?
Savaş başlamadan önce Ukrayna ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmıştı. Şüphesiz ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi açısından bu, atılan en önemli adımlardan biri olmuştu. Ama üzülerek belirtmem gerekiyor ki Rusya’nın başlattığı savaş Türkiye ile ekonomik işbirliğimizi yeni bir seviyeye taşımamıza engel oldu.
En yakın zamanda Ukrayna’yı yeniden inşa etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz ve buna inanıyoruz. Çok işimiz olacak ve bu süreç dünyanın birçok ülkesi için çok önemli olacak. Tecrübeli Türk şirketleri için de Ukrayna’da mutlaka iş bulunur. Fakat bu şirketler Rusya’da çalışıyorsa eşzamanlı olarak Ukrayna’da iş yürütebileceklerine pek inanmıyorum.
Ukrayna ve Türkiye’nin çokkültürlülük açısından benzer özellikleri var mı ?
Söylediğim gibi Türkiye, daha önce görev yaptığım ve Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştığım dönemden beri takip ettiğim bir ülke. Bu güzel ve misafirperver ülkeyi tanıdıkça ülkelerimiz, kültürlerimiz ve dillerimiz arasında çok ortak noktanın olduğunu görüyorum. Sadece Ukrayna dilinde 3000’den fazla Türkçe kökenli kelime bulunuyor. Bunlar arasında Ukraynalıların gündelik hayatlarında kullandıkları meydan, şapka, kahve gibi kelimeler yer alıyor. Halk sanatında da desenler, motifler ve renkler başta olmak üzere çok fazla benzerlik olduğunu görüyoruz. Aramızdaki benzerliklerin, farklı medeniyetlere ve halklara evsahipliği yapan ve halen topraklarında farklı yerli halkları ve millî azınlıkları barındıran ülkelerimizin çokkültürlülüğüne dayandığına inanıyorum. Savaş bittikten sonra halklarımızı daha da yakınlaştıracak benzerliklerimizi daha derinden öğrenmeye döneceğimizi umuyorum.
Tarihle ilgilenir misiniz? Hangi tarihî dönem sizi daha çok etkiler?
Tabii tarihi seviyorum. Ukrayna halkının ulusal kurtuluş savaşlarıyla ilgileniyorum. Ukrayna Halk Cumhuriyeti dönemi (1917-1921) tarihi en çok dikkatimi çeken dönemlerden biri.