Kasım
sayımız çıktı

Ağları tutan adam hem Türk hem Alman

Bu topraklardan çıkıp Almanya’da hem profesyonel futbolcu hem de teknik direktör olarak görev yapan Özcan Arkoç, döneminin en başarılı kalecilerdendi. 60’lı yılların ortasında Almanya’ya transfer olan Arkoç, Hamburg’un efsane file bekçisi olacak; emekli olduktan sonra yine aynı takımın başına geçecekti. Saygıyla… 

Bir kaleci düşünün… Önce Fenerbahçe, ardından Beşiktaş’ta sahne aldıktan sonra 1960’larda yurtdışına açılsın… Viyana’dan sonra ikâmetini aldırdığı Hamburg’ta, kulüp tarihinin teknik direktörlük koltuğuna oturan ilk eski futbolcusu olsun… Özgeçmişinde Avrupa Kupaları’nda hem oyuncu hem hoca olarak final gören tek Türk yazıyor. Peki henüz 17 Şubat 2021’de, 81 yaşında son nefesini veren Özcan Arkoç’u ne kadar tanıyoruz? 

1939’da Hayrabolu’da dünyaya gelen Arkoç, 13’ündeyken Alpullu Şekerspor’da futbola başlamıştı. Ortaokul yıllarında derslerden sonra kulübün toprak sahasında arkadaşlarıyla top oynayan çocuğa bir gün takımın file bekçisi, “Kaleci olmak ister misin” diye sorduğunda olaylar gelişmişti. Bir hemşerisi sayesinde birkaç yıl sonra İstanbul’a gelen ufaklık, Vefa formasını 17’sinde terlettiğinde, İstanbul Ligi’nin en genç oyuncusu olmuştu. Geleceğe umutla bakıyordu. 

Uçan kaleci Özcan Arkoç, Hamburg’da bir idman sırasında adeta yerçekimine meydan okuyarak yaptığı kurtarışlardan birinde… Arkoç, Hamburg’da “Ötschi” olarak anılıyordu. 

Yeteneğiyle Genç Millî Takım’ın kalesini de korumaya başlayan Arkoç’un idolleri Macarların unutulmaz file bekçisi Gyula Grosics ve Sovyet efsanesi Lev Yaşin’di. Hatta bir turnuva için gittikleri Budapeşte’de Macar takımının otobüsünü arkadaşlarıyla bekleyip hayran olduğu Grosics’i bir an için de olsa görmüştü. Futbola âşık delikanlı, bir gün onlar gibi olmanın hayalini kuruyordu… 

1958’de Fenerbahçe’ye transfer olan file bekçisinin ücreti o günlerin parasıyla 36 bin liraydı. Liseyi bitirdikten sonra dizgici olan gencin ayrıca iyi bir geliri de vardı. Aynı sene Belçika karşısında ilk kez A Millî Takım’ın formasıyla tanıştı. 

Metin Oktay’ın “ağları delen golü”. Golü yiyen Özcan Arkoç… 

Ağları delen gol 

1959’da statüye göre Fenerbahçe ile Galatasaray ligde iki maç yapacak, bu karşılaşmaların neticesinde diğerine üstünlük sağlayan ilk şampiyon olarak taçlanacaktı. İlk randevu 10 Haziran 1959’da Dolmabahçe’deydi. 

Federasyon, derbiler için yabancı hakem getirmişti. Bugünkü hakem tartışmaları hatırlandığında, bir ömür evvel de yaşananlar çok farklı değildi. Mücadeleyi yönetecek Yugoslav Markoviç, havalimanında öyle bir basın ordusuyla karşılaşmıştı ki kendisini Avrupa Kupası finali yönetecek sansa yeriydi. Her şey iyi güzel denirken, Çınar Otel’de Fenerbahçeli yöneticiler Markoviç’i ağırlıyordu! Galatasaray Kulübü’nün telefonları susmazken, hakemin namus sözü vermesi üzerine sarı-kırmızılılar itiraz etmiyordu. 

Sıcacık bir havada başlayan maçta Metin ile Özcan’ın mücadelesinde ortam kızışmıştı. Diz kapağına bir tekme yiyen Taçsız Kral Metin Oktay, acıyla bir yumruk yapıştırdığında saha karıştı. Birkaç dakika sonra Markoviç soluğu Metin’in yanında alıp onu sahadan attı. 

Sarı-kırmızılıların efsanesi soyunma odasına doğru giderken, hakem kararını değiştirince oyuna devam etti. İşte o sahada kalan futbolcu, dakikalar 37’yi gösterirken Naci’yi ekarte edip topa vurduğunda tarih yazılıyordu. Arkoç’u geçen meşin yuvarlak yoluna devam etmişti. Kısa bir şaşkınlıktan sonra Markoviç gol diyordu; top çürük ağları delmişti! Bu maçtan tam 4 gün sonra rakibini 4 golle yenen Fenerbahçe, şampiyonluğunu ilan etmişti. Herhalde söylemeye gerek yok; müsabakadan önce yetkililer fileleri yenilemişti! 

1962’de sürpriz bir şekilde Beşiktaş’a transfer olan millî kaleci Özcan Arkoç, birçoklarını şaşırtıyordu. Bu olayın detaylarını anlatmayan Arkoç, ismini açıklamak istemediği bir Fenerbahçe efsanesiyle yaşadıklarından dolayı siyah-beyazlı camianın yolunu tutmuştu. Tam olarak ne olmuştu, kimle sorun yaşamıştı… Bu sırrı mezarına taşıdığından hiç öğrenemeyeceğiz. 

Pek gönüllü gitmediği Beşiktaş’ta iki sezon geçirdikten sonra Viyana’nın yolunu tutan file bekçisi, sonradan verdiği röportajlarda geri dönmeyi hiç düşünmediğini söylüyordu. Daha iyi futbol oynanan ülkelerde, iyi zeminlerde kariyerine devam etmek istiyordu. Türkiye kariyerinde gördüğü iki lig şampiyonluğunu bir daha yaşayamayacaktı… 

Avusturya sınırında soyadı sorulduğunda adını söyleyince bir anda bir karışıklık olmuş, o topraklarda Arkoç Özcan olarak da çağrılmıştı. Hatta Hamburger Morgenpost gazetesi sonradan bu öyküyü haberleştirecekti. Gerçi o ne dendiğiyle çok da ilgilenmiyor, kendisine hitap edildiğini anladığında bakıyordu. O kadar iyiydi ki Austria Wien’de millî takım kalecisi Gernot Fraydl’dan formayı hemen kapmıştı. 1967’deki Avusturya Kupası zaferinden sonra Hamburg’a transfer olan file bekçisi, kısa sürede “Ötschi” olarak anılmaya başlıyordu. 

Türkiye yılları  1959’da ilk millî lig şampiyonu olan Fenerbahçe’nin kupayla fotoğrafında, takımın kalecisi Özcan Arkoç da oturanlar arasında en sağda (üstte). Arkoç, millî takım formasıyla (altta). 

19 Ağustos 1967’de Werder Bremen karşısında ilk kez Bundesliga sahnesindeydi. Hamburg’un sevilen file bekçisi Horst Schnoor’un sakatlığında üç direk arasına geçen Arkoç’un kalesine gelen ilk top gol olmuştu. İkinci şutu çelen millî kaleci, bir anda parmağında tarifsiz bir acı hissediyordu. Eldivenini çıkardığında, kırılan serçe parmağının şiştiğini gören oyuncunun yanına gelen takım doktorunun müdahaleleri sonuç getirmiyor, maçın 20. dakikasında yerine Erhard Schwerin giriyordu. Bu, Bundesliga tarihinin ilk oyuncu değişikliğiydi. Daha önce, sakatlanan futbolcular öylesine sahada durup arkadaşlarına yardım etmeye çalışırdı. Tesadüf bu ya, o sezon kural değişmişti. “Ağları delen gol”den sonra Arkoç, yine manşetlerdeydi. 

Hastaneye gitmek yerine stadyumda kalıp maçı izleyen azim abidesi, 1 hafta sonra idmanlara dönüyor, kısa süre sonra da eldivenlerin daimi sahibi oluyordu. Tatsız başlamışsa da takımda kendisini çabucak kabul ettirmişti. 

1968’in Kupa Galipleri Kupası finalinde Hamburg’la Milan kozlarını paylaşıyor, İtalyan devi zafere ulaşıyordu. Kurt Hamrin’in ikinci golünde hata yapan Arkoç, o günü asla unutmuyordu. Röportajlarında çok ağladığını söyleyen file bekçisi, belli ki kendisini affedememişti. 

1973’e kadar takımın as kalecisi olan Ötschi, 1975’te yeşil sahalara veda etmişti. Çok sevildiği kulüpte yardımcı antrenörlüğe başlaması kimseyi şaşırtmıyordu. Hamburg tarihinin en başarılı Türk futbolcusu şüphesiz oydu. 159’u Bundesliga’da olmak üzere toplam 207 resmî maçta forma giyen file bekçisi, bu karşılaşmaların neredeyse dörtte birinde gol yememişti. Ligde gösterdiği performansla altı defa Kicker dergisi tarafından haftanın takımına seçilmişti. 

Tarihî bir an  Hamburg formasıyla Arkoç (üstte). Bu formayı giydiği ilk maçında sakatlanan Özcan Arkoç, tüm müdahalelere rağmen sahaya dönememiş, onun yerine yedek kaleci Erhard Schwerin oyuna girmişti. Bu, Bundesliga tarihindeki ilk oyuncu değişikliğiydi (altta). 

1977’de Hamburg bu sefer Anderlecht’i devirip Kupa Galipleri Kupası’nı kaldırırken, o, takımın yardımcı antrenörüydü. Rudi Gutendorf kısa süre sonra koltuğundan olunca, teknik direktörlük görevi Arkoç’a verilmişti. Hamburg tarihinin teknik direktörlüğe getirilen ilk eski oyuncusu oldu. Kendi ifadesiyle çok yumuşak kalmış, eski takım arkadaşlarını hiç zorlayamamıştı. Onun idaresinde ligi 10. sırada bitirmişler, o zamanlar iki maç üzerinden oynanan Avrupa Süper Kupası’nda Liverpool’a boyun eğmişlerdi. Kulüp, Ötschi’nin yerine gelen Branko Zebec’le şaha kalkacak, 19 yıl sonra şampiyonluğa ulaşacaktı. 

Wormatia Worms, Holstein Kiel derken 1983’te Kocaelispor’u çalıştıran Arkoç’un son durağı Hamburg’da amatör bir takım olan TSV Hohenhorst’du. Bundesliga’da takım çalıştıran ilk Türk olan Arkoç, 1970’lerde eşiyle birlikte bir restoran işletmişti. Hamburg’ta dönerin ilk tadıldığı yerlerden biri olan mekan, pazartesi günleri futbolcularla dolup taşıyordu. Aslen oyuncu olan karısı Neriman Esen, Türkiye’de tiyatro ve sinemada oynamış, dublaj sanatçısı olarak da çalışmıştı. Sadri Alışık’ın ilk eşi olarak da bilinen sanatçı, 1960’da Arkoç’la evlenmişti. Almanya’da bir TV filminde de rol alan Neriman Hanım, kendisine devamlı teklif edilen klişe Türk rollerini reddedip bambaşka bir kariyere açılmıştı. 

71 yaşında emekliye ayrılan Özcan Arkoç, 17 Şubat 2021’de vefat ettikten sonra Hamburg’daki aile mezarlığına defnedildi. 

1980’de Alman vatandaşlığına geçen Özcan Arkoç yıllarca kuryelik yapmış, 71 yaşında emekliye ayrılmıştı. Söylemeye herhalde gerek yok, müşterilerinin biricik Ötschi’siydi. 17 Şubat 2021’de vefat eden Arkoç, Hamburg’daki aile mezarlığında eşinin yanına defnedildi. Sonradan verdiği röportajlarda kendisini Alman gibi hissettiğini söyleyen futbol insanı, kariyerinde hiç ayrımcılığa uğramadığını, yabancı düşmanlığının 1980’lerde çok arttığını vurgulamıştı. 

Bu kadar önemli bir kariyeri olsa da biz onu yıllar önce Almanlar sayesinde keşfetmiş, 11 Freunde’ye verdiği uzun röportajlar sayesinde unutulmuş bir efsaneyi biraz olsun tanımıştık. Onu bizden çok, Almanların anması manidar olsa gerek. Sahi, bu topraklardan çıkan ve Arkoç’un yaptıklarını başaran kaç kişi var? 

BUNDESLIGA’DAKİ İLK TÜRKLER 

Alman sahalarında öncü futbolcularımız 

Arkoç, Almanya’da futbol oynayan ilk Türk değil. 1959’da Beşiktaş’tan Köln’e transfer olan Coşkun Taş, kapıları meslektaşlarına açıyordu. Bugün 86 yaşında olan bir zamanların forveti, 1962’de yeşil sahalara veda ettikten sonra çalışmaya başladığı Ford’da 31 yıl geçirdikten sonra emekli olmuştu. Dünyanın en köklü akademilerinden biri olan, birçok ünlü teknik direktörün çıktığı Köln Spor Akademisi’nden mezun olan ilk Türk yine oydu. 

Dünyanın 5 büyük liginden biri olarak kabul edilen Bundesliga’da sahne alan ilk Türk ise Aykut Ünyazıcı. Bugün 84 yaşındaki bir zamanların savunma oyuncusu, Ankara’da Güneşspor için ter döktükten sonra Almanya’nın yolunu tutmuştu. Bir yandan eğitimine Braunschweig Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği’nde devam eden Ünyazıcı, öte taraftan kentin futbol takımında görev yapmaya başlıyordu. Bundesliga’nın ilk sezonunda 8 defa Eintracht Braunschwieg formasını giyen oyuncu, böylece tarihe geçmişti. Askerliğini yapmak için 1965’te Türkiye dönen Ünyazıcı, Ankaragücü’nde futbola veda etmişti.