lozan’ın ardından ve cumhuriyet’in ilanından hemen önce 9 eylül 1923’te kurulan halk fırkası, 1923’ten 1950 yılına kadar, 27 yıl boyunca iktidarda kaldı. atatürk döneminde terakkiperver cumhuriyet fırkası (17 kasım 1924) ve serbest cumhuriyet fırkası’yla (12 ağustos 1930) geçilmek istenen çok partili yaşama geçiş denemeleri başarısız oldu. ikinci dünya savaşı’ndan sonra ismet inönü liderliğindeki chp ile 21 temmuz 1946’daki seçimlerle çok partili demokrasiye adım atıldı.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin dönüşümüyle kurulan Halk Fırkası, 1923’ten 1950 yılına kadar, 27 yıl boyunca iktidar oldu. Bu iktidar sürecinde partinin iktidarını sağlamlaştırdığı ve çağdaşlaştırıcı misyonunun ağır bastığı rakipsiz tek parti olduğu dönem, 1925-1945 yılları arasındaki 20 yıllık dönemi kapsamaktadır. Türkiye’de ve Türkiye dışında kimi tarihçiler Türkiye’deki tek parti yönetimini o yıllarda Avrupa’da görülen otoriter/totaliter tek parti yönetimleriyle benzeştirmektedir.
İnsanlık Tarihinin En Karanlık Dönemi
Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı yılları arası (1914-1945) muhtemelen insanlık tarihinin en karanlık dönemi olarak tanımlanabilir. Bu, en azından Avrupa açısından böyledir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları bu dönemde çıktı, 1929 ekonomik krizi bu dönemde yaşandı, insanlık tarihinin gördüğü en büyük soykırım bu yıllar arasında gerçekleşti. Söz konusu tarihler arasında Avrupa’da Hitler, Mussolini, Franko ve Salazar gibi sağ, Stalin gibi sol diktatörler egemendi. Diğer pek çok ülkede askerî ve sivil diktatörler vardı. Demokratik ülkelerin sayısı son derece azdı. Dönem, demokrasinin giderek zayıfladığı, gerilediği, güncel bir deyimle “out” olduğu yıllardı.
Rakamlar bağlamında söyleyecek olursak 1922’de dünyadaki 64 bağımsız devletin 29’u demokratikti. Demokratik devletlerin tüm devletler içerisindeki oranı %45’ti. Takip eden iki on yıl içerisinde (1942) demokratik devlet sayısında ciddi bir gerileme yaşandı. O tarihte 61 devletin sadece 12’si demokratikti. Demokratik devletlerin tüm devletler içerisindeki oranı %19’a gerilemişti. Dünyadaki bağımsız devlet sayısının 60 civarında olduğu ve bugün BM kayıtlarına göre 206 devlet olduğu dikkate alınırsa, aradaki farkın büyük ölçüde sömürge/koloni toprakları olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.