Kasım
sayımız çıktı

Hızlı, donanımlı, eğitimli askerî yapının kabiliyeti

24 seneki önceki felaket öncesinde, sırasında ve sonrasında TSK bünyesindeki organizasyon faaliyetleri, çok sayıda felaketzedenin hayatta kalmasını sağlamıştı. Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, o dönemki askerî yapının deprem sonrası müdahale ve imkanlarını, günümüzdeki gelişmelerle birlikte değerlendirdi. ­

Türk Silahlı Kuvvet­li bünyesinde, her mu­harip birliğin hem EMASYA (Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma) hem de DAF­YAR (Doğal Afet Yardım Pla­nı) vardı. Bu planlar, İl İdaresi Kanunu’na göre, mülki amirle­rin garnizon komutanlarından yardım talebi halinde neyin, nasıl yapılacağı konusundaki hazırlıkları içerirdi. Kim, nere­de, ne zaman, nasıl, ne yapa­cak? Hepsi yazılı şekildeydi.

İçişleri Bakanlığı ile Genel­kurmay Başkanlığı arasında EMASYA Protokolü’nün iptal edilmesinden sonra, EMASYA planları da rafa kaldırıldı. Tam da 15 Temmuz öncesinde Kol­luk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi Eği­timi Talimatı (KOKDOT) adı altında yürürlüğe konan plan, azımsanmayacak sayıda aske­rin FETÖ’cü darbeye destek vermesi için kandırılmalarına vesile oldu.

15 Temmuz sonrasın­da, devlet bu konuda gerek­li düzenlemeyi yaptı. Ancak AFAD’ın kurulmasıyla, MSB de dahil diğer Bakanlıklara sade­ce ihtiyaç hâlinde yardım etme görevi verildi ve bu da kimi so­runlara yolaçtı.

Cumhurbaşkanlığı Hükü­met Sistemi her şeyi o kadar merkezî hâle getirdi ki, te­peden bir emir gelmeden hiç kimse kendiliğinden harekete geçemiyor. Sistem yetki devri­ne uygun değil. Sistemi işleten­ler de liyakattan ziyade sadaka­te dayalı seçildiği için inisiya­tife kapalı. Mesela herhangi bir olayda bile açıklama yapan bir Bakan, sözlerine “Sayın Cum­hurbaşkanı’nın talimatlarıy­la…” diye başlıyor. Acil merke­zine bir hasta gelince, acil he­kimi nasıl müdahale edeceğini başhekime sormuyorsa, ilgili Bakanın da, mülki amirin de, birlik komutanının da benzer çalışması lazım. Oysa herkes emir bekliyor.

Devlet, Şubat 2022’de, Afet ve Acil Durum Müdahale Hiz­metleri Yönetmeliği’ni çıkardı. Esas sorumlu, İçişleri Bakanlı­ğı emrindeki AFAD. Peki aca­ba İçişleri Bakanlığı ile MSB arasında bir protokol yapılarak, bir bölgede doğal afet olduğun­da, o bölgedeki askerî birlik­lerin yetersiz kalması hâlinde diğer bölgelerden birlik takvi­yesi hususu esasa bağlandı mı? MSB, buna ilişkin bir direktifi TSK’ya verdi mi? Acaba vali­likler kendi planlarını bu yö­netmeliğe göre yapıp, garnizon komutanı/komutanlıklarından ne beklediklerini açıkça belir­ten planlarını hazırladılar mı? Bu plana dayalı olarak, eski­den olduğu gibi her birlik kendi yardım planını hazırladı mı? Bunları bilmiyoruz…

Mesele sadece askerî hasta­nelerin kapatılmasından ibaret değil. Askerlik süresinin kısal­tılması ve paralı askerlik dü­zenlemeleri, TSK’nın teşkilatı­nı, emir-komutasını, mevcudu­nu, eğitimini ve halka yardım kabiliyetini olumsuz etkiledi. Çok sayıda DAFYAR eğitimi alan birlik vardı, artık yok. Son birkaç yıldır çok sayıda subay emekli edildi.

Oktay Çilesiz’in objektifinden Kocaeli’de kurtarma ekiplerince enkazdan 52 saat sonra sağ olarak çıkarılan Murat
Çay ve çalışmalara katılan askerlerin yaşadığı sevinç…

Yıkım büyük. Mücadele uzun sürecek. Olağanüstü bir durum sözkonusudur. Olağa­nüstü hâl ilanı çok yerinde­dir; ancak gecikmeden bölgede olağanüstü hâl valisi görevlen­dirilmelidir. Hizmetlerin ko­ordinasyonu yanında askerî birlikler de etkin olarak sevk ve idare edilebilir. Bölgeye çok sayıda askerî birlik gönderil­di; ancak bu sayı artırılmalıdır. Halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması yanında, bir kısım sahra hizmetinin düzenlenme­sine de katkı sağlanabilir.

Kara Kuvvetleri’nin elinde çok sayıda sahra helası, ban­yosu, mutfağı, ekmek fırını, iş makinası mevcuttur. Özellik­le Hatay büyük hassasiyet arz ediyor. Bölgenin sosyolojik ya­pısı problemlidir; önlem alın­mazsa daha büyük sorunlara gebe bir durumla karşı karşı­ya kalabiliriz.. TSK’nın kay­nak fazlası için doğal afetler­de, çevre temizliği gibi kamusal hizmetlerde kullanılmak üzere birlikler oluşturulmalı ve sü­ratle valilikler emrinde görev alacak şekilde hazır kılınma­lıdır.

İnanılmaz özgüven sağlaya­cak bir insan dokumuz var ve bu, geleceğe yönelik ümidimi­zi artırıyor. “Enerjinizi nereye koyarsanız orası büyür”. Top­lumun organize olma becerisi yüksek, görece eğitimli ve vic­danlı kesiminin biraraya gel­mesinin önemi yeniden ortaya çıktı. Duyarlı insanlar, deprem sonrası “benim işim bitti” di­yerek kenara çekilmemeli; dev­letin yeniden yapılandırılması sürecinde siyaset kurumunun içinde yer almalıdır. Ülkemizi ayağa kaldırmak için uzun va­deli, örgütlü, disiplinli, ulusal çıkar merkezli yapılanmaya ve çalışmaya ihtiyaç hayatidir.

Ahmet Yavuz’la yapılan ve Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan söyleşiden (Çağdaş Bayraktar) özetlenerek derlenmiştir.