24 seneki önceki felaket öncesinde, sırasında ve sonrasında TSK bünyesindeki organizasyon faaliyetleri, çok sayıda felaketzedenin hayatta kalmasını sağlamıştı. Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, o dönemki askerî yapının deprem sonrası müdahale ve imkanlarını, günümüzdeki gelişmelerle birlikte değerlendirdi.
Türk Silahlı Kuvvetli bünyesinde, her muharip birliğin hem EMASYA (Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma) hem de DAFYAR (Doğal Afet Yardım Planı) vardı. Bu planlar, İl İdaresi Kanunu’na göre, mülki amirlerin garnizon komutanlarından yardım talebi halinde neyin, nasıl yapılacağı konusundaki hazırlıkları içerirdi. Kim, nerede, ne zaman, nasıl, ne yapacak? Hepsi yazılı şekildeydi.
İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı arasında EMASYA Protokolü’nün iptal edilmesinden sonra, EMASYA planları da rafa kaldırıldı. Tam da 15 Temmuz öncesinde Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi Eğitimi Talimatı (KOKDOT) adı altında yürürlüğe konan plan, azımsanmayacak sayıda askerin FETÖ’cü darbeye destek vermesi için kandırılmalarına vesile oldu.
15 Temmuz sonrasında, devlet bu konuda gerekli düzenlemeyi yaptı. Ancak AFAD’ın kurulmasıyla, MSB de dahil diğer Bakanlıklara sadece ihtiyaç hâlinde yardım etme görevi verildi ve bu da kimi sorunlara yolaçtı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi her şeyi o kadar merkezî hâle getirdi ki, tepeden bir emir gelmeden hiç kimse kendiliğinden harekete geçemiyor. Sistem yetki devrine uygun değil. Sistemi işletenler de liyakattan ziyade sadakate dayalı seçildiği için inisiyatife kapalı. Mesela herhangi bir olayda bile açıklama yapan bir Bakan, sözlerine “Sayın Cumhurbaşkanı’nın talimatlarıyla…” diye başlıyor. Acil merkezine bir hasta gelince, acil hekimi nasıl müdahale edeceğini başhekime sormuyorsa, ilgili Bakanın da, mülki amirin de, birlik komutanının da benzer çalışması lazım. Oysa herkes emir bekliyor.
Devlet, Şubat 2022’de, Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’ni çıkardı. Esas sorumlu, İçişleri Bakanlığı emrindeki AFAD. Peki acaba İçişleri Bakanlığı ile MSB arasında bir protokol yapılarak, bir bölgede doğal afet olduğunda, o bölgedeki askerî birliklerin yetersiz kalması hâlinde diğer bölgelerden birlik takviyesi hususu esasa bağlandı mı? MSB, buna ilişkin bir direktifi TSK’ya verdi mi? Acaba valilikler kendi planlarını bu yönetmeliğe göre yapıp, garnizon komutanı/komutanlıklarından ne beklediklerini açıkça belirten planlarını hazırladılar mı? Bu plana dayalı olarak, eskiden olduğu gibi her birlik kendi yardım planını hazırladı mı? Bunları bilmiyoruz…
Mesele sadece askerî hastanelerin kapatılmasından ibaret değil. Askerlik süresinin kısaltılması ve paralı askerlik düzenlemeleri, TSK’nın teşkilatını, emir-komutasını, mevcudunu, eğitimini ve halka yardım kabiliyetini olumsuz etkiledi. Çok sayıda DAFYAR eğitimi alan birlik vardı, artık yok. Son birkaç yıldır çok sayıda subay emekli edildi.
Yıkım büyük. Mücadele uzun sürecek. Olağanüstü bir durum sözkonusudur. Olağanüstü hâl ilanı çok yerindedir; ancak gecikmeden bölgede olağanüstü hâl valisi görevlendirilmelidir. Hizmetlerin koordinasyonu yanında askerî birlikler de etkin olarak sevk ve idare edilebilir. Bölgeye çok sayıda askerî birlik gönderildi; ancak bu sayı artırılmalıdır. Halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması yanında, bir kısım sahra hizmetinin düzenlenmesine de katkı sağlanabilir.
Kara Kuvvetleri’nin elinde çok sayıda sahra helası, banyosu, mutfağı, ekmek fırını, iş makinası mevcuttur. Özellikle Hatay büyük hassasiyet arz ediyor. Bölgenin sosyolojik yapısı problemlidir; önlem alınmazsa daha büyük sorunlara gebe bir durumla karşı karşıya kalabiliriz.. TSK’nın kaynak fazlası için doğal afetlerde, çevre temizliği gibi kamusal hizmetlerde kullanılmak üzere birlikler oluşturulmalı ve süratle valilikler emrinde görev alacak şekilde hazır kılınmalıdır.
İnanılmaz özgüven sağlayacak bir insan dokumuz var ve bu, geleceğe yönelik ümidimizi artırıyor. “Enerjinizi nereye koyarsanız orası büyür”. Toplumun organize olma becerisi yüksek, görece eğitimli ve vicdanlı kesiminin biraraya gelmesinin önemi yeniden ortaya çıktı. Duyarlı insanlar, deprem sonrası “benim işim bitti” diyerek kenara çekilmemeli; devletin yeniden yapılandırılması sürecinde siyaset kurumunun içinde yer almalıdır. Ülkemizi ayağa kaldırmak için uzun vadeli, örgütlü, disiplinli, ulusal çıkar merkezli yapılanmaya ve çalışmaya ihtiyaç hayatidir.
Ahmet Yavuz’la yapılan ve Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan söyleşiden (Çağdaş Bayraktar) özetlenerek derlenmiştir.