Kasım
sayımız çıktı

20. yüzyıl öncesi, İstanbul dokusu

Beyazıt Yangın Kulesi’nden çekilen fotoğraf, 19. yüzyılın sonlarına ait izlenimi veriyor. Darulfünun gibi yapılar inşa edilmiş, kentin ahşap sokak dokusu hâlâ korunuyor ve kâgir hanlar görülüyor. 1865 Hoca Paşa yangınının izleri kapatılmış. 19. yüzyıl sonlarında yaygınlaşan, klasik Avrupa üslubunda cepheleri olan iş hanları henüz yok.

1- Adliye, Darulfünun, Meclis-i Mebusan: İstanbul siluetinde görülen bu büyük yapı Sultan Abdülmecid’in isteği ile Ayasofya’yı onaran İtalyan kökenli Fosatti Kardeşler tarafından 1850 yılı dolaylarında inşa ettirildi. 1933’te Adliye olarak kullanılırken yandı ve harabesi yıktırılarak ortadan kaldırıldı. 2000’li yıllarda Ayasofya’nın önündeki parsellerde yapılan kazılarda yapının temelleri ortaya çıkarıldı.

2- Nur-u Osmaniye Camii: Selatin camii, ismi ve banisi açısından da ilginçtir. Sultan I. Mahmut’un 1749’da inşaına başladığı bu külliye, ölümünden bir yıl sonra 1755’te tamamlandı. Mimar olarak, hakkında çok az şey bilinen Simeon Kalfa’nın adı geçer. Cami, banisinin adıyla anılmaz; ondan sonra tahta çıkan III. Osman onun külliyesindeki türbesine gömülmesine izin vermemiş, ayrıca Mahmudiye adı yerine kendi adıyla ilişkili “Nur-u Osmaniye” ismini tercih etmiştir. Avrupa sanatının etkileri ile şekillenen Osmanlı barokunun güzel bir örneğidir. Yarım oval şekildeki revaklı avlu, kentin son sultani revaklı avlusudur.

3- Vezir Hanı: Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından 1659-60’da inşa ettirilip 1894 depreminden hemen sonra onarıldı. Han Divanyolu üzerindeki Köprülüler Külliyesi’nin bir birimi olarak kabul edilir. İki avlusu ile iki katlı han yapısı, kentin en anıtsal ticaret yapılarından.

4- Sultan Ahmet Camii: 1610- 1617 arasında Sultan I. Ahmet tarafından Sedefkar Mehmet Ağa’ya inşa ettirilen cami, altı minaresi ile Osmanlı mimarisinde benzersizdir. Fotoğraftaki açıdan üç minaresi görülüyor. Diğer yöndeki minareler ise kısmen üstüste gelmiş.

5- Çemberlitaş / Konstantinus Sütunu: İmparator Konstantinus’un kendi adını taşıyan meydanın ortasında 328 yılında inşa ettirdiği bu sütunun porfir bloklarının Roma’dan getirtildiği kabul edilir. Yaklaşık 35 metre yüksekliğindeki sütunun üzerinde bir heykel, sonraları da bir haç olduğu bilinir. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde zarar gören bloklar demir çemberlerle sarıldığı için, anıtın Türkçe adı “Çemberlitaş” olmuştur.

6- Atik Ali Paşa Camii: Bosnalı Hadım Ali Paşa Camiinin ve çevresindeki külliyenin banisidir. Çemberlitaş’ın hemen yanındaki cami 1496 civarında inşa edilmiştir. Zaviyeli/Tabhaneli denilen erken devir camilerinden olan yapının kubbesi 18. yüzyıl civarında yenilenmiş olmalıdır.

7- Kapalıçarşı: İstanbul ve Akdeniz çevresinin en canlı ticaret bölgelerinden oluşan çarşı Fatih’in camiye çevirdiği Ayasofya’nın bakımı için vakıf dükkanlar olarak inşa edildi. 60 kadar sokak, üçbinden fazla dükkanı ile uzun zamanda oluşan yapılar topluluğudur. Fatih devrinde inşa edilen yapılar günümüze kadar depremler, yangınlar nedeniyle her devirde yenilenmiş, restore edilmiştir. Bedestenler ve hanların örtüsünde kurşun kullanılırken, sokakları kapatan tonozların ve dükkanların örtüsü kiremittir.

8- Sandal Bedesteni: Kapalıçarşı’nın küçük bedesteni olan yapı yirmi kubbelidir. 16. yüzyılda artan ihtiyaçları karşılamak için inşa edilen bedesten, Kapalıçarşı’nın en önemli yapılarından biridir.

9- Cevahir Bedesteni: On beş kubbe ile örtülü bedesten, “iç bedesten” ya da “eski bedesten” olarak da isimlendirilir. Yapının hem iç kısımda hem dışarıda küçük dükkanları olduğu anlaşılmaktadır. Fatih tarafından 1481’den önce inşa ettirildi.

10- Çuhacılar Hanı: 18. yüzyılda Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından inşa ettirilen han çuhacı esnafı ve idarecileri için tasarlanmıştı. Çuha üretimi yapan esnaf loncası da bu handa görev yapıyordu. Yangın ve depremlerde zarar gören yapı zamanla ciddi değişikliklere uğradı.