Kasım
sayımız çıktı

‘İstanbul Rönesansı’ memleketine dönüyor

Fatih Sultan Mehmet’in, Gentile Bellini’nin atölyesinden çıktığı düşünülen portresinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınması geçen ayın gündemindeydi. Kimileri tabloyu pahalı bulurken, kimileri de Sultan’ın yanında resmedilen gizemli genç adamın kim olduğu üzerine tahminlerini paylaştı. İstanbul Rönesansı’nın temsilcisi tabloyu uzmanlar yorumladı.

Fatih Sultan Mehmet’in bilinen üç yağlıboya tasvirinden biri olan portresinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından satın alınması geçen ayın gündeminde önemli yer tuttu. Londra’daki Christie’s müzayede evinde açıkartırmaya çıkarılan ve Gentile Bellini’nin (1429-1507) atölyesinden çıktığı tahmin edilen tablo, 770 bin sterlinlik fiyatına ek olarak ödenecek müzayede evi komisyonuyla birlikte İBB’ye 935 bin sterline (yaklaşık 8 milyon lira) maloldu. Padişahın başka biriyle birlikte tasvir edildiği tek örnek olan resimdeki ikinci kişinin kimliği de uzun süre tartışılmaya devam edecek gibi. 

Genç Fatih

İtalyan heykeltıraş Pietro da Milano tarafından yapılan madalyonda, 2. Mehmet’in bilinen en genç portresi bulunuyor.

Konuyla ilgili görüş aldığımız İstanbul Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat, böyle bir Rönesans tablosuna değer biçmenin mümkün olmamasına rağmen, arz-talep dengesiyle belirlenen fiyatın oldukça düşük olduğunu söylüyor. Bunun nedenini de şimdiye dek bu esere Türkiye tarafından ilgi gösterilmemiş olmasına bağlıyor. Belediyenin koleksiyon edinim bütçesinden karşılanan tablo, geçen dönemde 26 milyon TL değerinde sanat eseriyle zenginleştirilen Şehremaneti Koleksiyonu’nun paha biçilmez bir parçası olacak. Aşiyan’daki Tevfik Fikret Evi, Şişli Atatürk Müzesi ve Atatürk Kütüphanesi’nde muhafaza edilen bu koleksiyonda; Abdülmecid Efendi’nin fırçasından çıkan “Sis” tablosu, Feyhaman Duran’ın betimlediği Osmanlı padişahları, Halil Paşa’nın Kahire ve Boğaziçi peyzajları, İbrahim Çallı’nın ilk Atatürk Portresi, Şevket Dağ’ın “Kızlarağası”, Mıddırgıç Civanyan’ın “Fırtına”sı, Fausto Zonaro’un “Fırtınada Sandal” ve “Yelkenli” tabloları gibi eserler var. 

“Sultan 2. Mehmet, Mevki Sahibi Genç İle Birlikte” ismiyle müzayedeye çıkarılan tablo, İstanbul’da üretildikten, 18. yüzyıldan bu yana özel koleksiyonlarda durduktan sonra ilk defa kamuya açık olarak sergilenmek üzere İstanbul’a geri getirilecek. Korunması için gereken düzenlemeler yapıldıktan sonra önce Belediye Sarayı’nda ziyarete açılacak, daha sonra müzeye taşınacak. 

Doğu-Batı buluşması Gentle Bellini’nin (altta) atölyesinden çıktığı düşünülen ikili portre 2. Mehmet’in yanında resmedilen gizemli genç adamın İstanbul’a bağını ölümsüzleştirmek isteyen bir Venedikli olabileceği düşünülüyor (üstte).

Ünlü ressamın İstanbul yılları

Osmanlı İmparatorluğu ve Venedik Cumhuriyeti arasında 1463’ten beri devam eden savaşı 1479’da sona erdiren İstanbul Antlaşması, ilginç bir madde içeriyordu: Antlaşmaya göre 2. Mehmet, Venedik’ten portre yapmayı bilen bir ressam, bir heykeltıraş ve bir de bronz döküm ustasının sarayına gönderilmesini istemişti. Dergimiz yazarlarından Ayşen Gür, iki ülke arasındaki barışın sanat elçisi olan Gentile Bellini’nin İstanbul’daki yıllarını şöyle anlatıyor: “Fatih Sultan Mehmet’in İtalyan sanatçılara madalyon veya yağlıboya şeklinde portresini ısmarladığı, kendi resimlerini Doğulu ve Batılı hükümdarlara gönderdiği bilinir. Saltanatı boyunca haritalar ve elyazmaları elde etmek için hizmetindeki Rumları, İtalyanları, İtalyan devletlerindeki Osmanlı elçilerini görevlendirdi, ayrıca Avrupalı sanatçıları davet etti. Gentile Bellini, padişahın saltanatının son yıllarında İstanbul’a çağrıldı ve 1479-1480 arasında Osmanlıların yeni başkentinde kaldı. Padişahın siparişiyle birçok çizim, portre yaptığı öne sürülür; ancak bugüne kadar bilinen tek eser, bugün Londra’daki National Gallery’de bulunan portreydi. Aslında bu portre büyük ihtimalle orijinal değildir. Portrenin sağ alt köşesinde 25 Kasım 1480 tarihiyle birlikte Mehmet ve Gentile Bellini isimleri okunur ama bunlar sonradan yapılmıştır. 

Bellini muhtemelen İstanbul’da kaldığı sırada başka çalışmalar da yapmıştı. Osmanlılara esir düşen ve 1475-1481 arasında Osmanlı sarayında görev yapan Vicenza (İtalya) doğumlu Angiolello anılarında (Historia turchescha) Bellini’ye İstanbul’da padişah tarafından verilen siparişlerden sözeder. Anlattığı bir hikayeye göre İstanbul bedesteninde bir sıranın üzerine çıkıp padişaha övgüler düzen bir derviş şehirde meşhur olmuştur. Fatih, Bellini’den dervişin bir resmini yapmasını istemişti. Angiolello’ya göre padişah kendisinden uluorta sözedilmesinden hiç hoşnut değildi ancak Bellini ona Venedik’te yöneticilere kamusal alanda övgüler düzülmesinin olağan karşılandığını söylemişti. Bu hikaye doğruysa bile, bu dervişin portresi de günümüze kalmamıştır. Bir başka iddiaya göre padişah Bellini’ye Venedik kentinin bir resmini, ayrıca yeni yaptırdığı Topkapı Sarayı’nın (Yeni Saray) bir çizimini de ısmarlamıştı, ancak bunlar da günümüze kalmadı”.

En meşhur portre

Bugün Londra’daki National Gallery’de bulunan Gentile Bellini imzalı meşhur Fatih Sultan Mehmet portresi orijinal olmayabilir. Portrenin köşesinde ismi okunur ama bu muhtemelen sonradan yazılmıştır.

Resim Bellini’nin mi yoksa çırakların mı?

Avrupa resim tarihinde Ortaçağ’dan 19. yüzyıla kadar büyük ressamların birer atölyesi olması kaçınılmazdı. Bu anlamda ressam atölyesi, doğu saraylarındaki nakkaşhaneler gibiydi. Lonca geleneğine göre, bir insanın ressam olabilmesi için zaten çırak olarak böyle bir atölyeye girmesi gerekiyordu. Bütün büyük Rönesans ressamlarının atölyeleri vardı. Bu atölyeden çıkan resimlerin tamamının veya bir parçasının ressamın kendisine mi yoksa yanındaki diğer ressamlara mı ait olduğu ancak 19. yüzyılda bir tartışma konusu haline geldi. 

Bu ikili portrede de  2. Mehmet’in yanında resmedilen kişinin kim olduğu net olarak bilinmiyor. Büyük ihtimalle 18. yüzyılda tabloya eklenen eski bir notta, yanındakinin “oğlu olduğu” yazılmış. Padişahla eşit seviyede çizilmiş olması bu tahminin akla yatkın olduğunu düşündürse de bu gizemli genç adamın 2. Mehmet’in üç oğlu da olamayacağını söyleyenler var. Zira 1479’da sultanın ikinci oğlu şehzade Mustafa vefat etmişti; 2. Bayezıt ve Şehzade Cem ise bu tarihte İstanbul’da bulunmuyordu. Ayrıca o sıralar 32 yaşında olan Şehzade Bayezıt, burada resmedilen genç adama göre daha büyük olmalı; Şehzade Cem’in diğer tasvirleriyle bu tasvir arasında da fiziksel benzerlik bulmak oldukça güç. Genç adamın altın işlemeli kadife kıyafeti ve sakalsız yüzü ise, 15. yüzyıl sonu İtalyan tarzını akla getiriyor. Dolayısıyla Osmanlı sarayıyla ve İstanbul’la ilişkisini ölümsüzleştirmek isteyen Venedikli bir tüccar ya da diplomat olması mümkün. Tabii bunların hepsi varsayım…

Sanatın hamisi bir padişah 

Julian Raby, “Bir Paradoks Sultanı” olarak betimlediği 2. Mehmet’ten, “kuşatmadan önce dahi nüfusu azalmış, harap bir şehir olan Konstantinopolis’in küllerinden, dünyanın en büyük başkentlerinden birini yaratmıştı” diye bahsediyor. 15. yüzyıl Kostantiniyye’sindeki sanat geleneğinin fetihten sonra biteceği sanılırken, Avrupa rönesansının bu dönemdeki en parlak eserleri İstanbul’dan çıktı. Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz; Yedikule ve Rumeli Hisarı’nın, Topkapı Sarayı surlarının, Fatih Külliyesi’nin mükemmel birer Rönesans tasarımı olduğunu söylüyor. Ancak bugüne dek bu dönemde İstanbul’a çağrılan ressamların eserlerinden hiçbiri İstanbul’da değildi. 

Mahir Polat, İBB’nin bu hamlesinin 541 yıl önce Fatih Sultan Mehmet’in benimsediği tavırla, Dünya Kültür Başkenti unvanının sahibi İstanbul’a evrensel sanatın temel değerlerine ilişkin eserlerin getirilmesine yönelik bir cesaretlendirme olacağını umduklarını söylüyor.