Nâzım Hikmet 1950 başlarında Bursa Cezaevi’ndedir. 1938’den beri, 12 yıldır hapistir; toplamda 28 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmıştır. 8 Nisan 1950’de, serbest bırakılması için açlık grevine başlar. Dünyada ve Türkiye’de birçok yazar, biliminsanı ve sanatçı da şairin hapisten çıkması için uğraşır, imza toplar.
Nâzım Hikmet 30 Mart 1950’de Bursa Cezaevi’nden Piraye Hanım’a gönderdiği mektupla açlık grevi kararı aldığını açıklar. 29 Ağustos 1938’deki Donanma Davası’nda 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan Nâzım Hikmet, 12 yılı aşkın süredir devam eden haksız mahkumiyetinin artık son bulması için 8 Nisan 1950’de açlık grevine başlamıştır:
“Başka türlü hareket etmek kabil olmadığı için bu kararı verdim. Sizden yalnız bir şeye kayıtsız-şartsız inanmanızı istiyorum: bu kararım, herhangi bir yeis, bir yılgınlık, bir korkaklık, bir sabırsızlık neticesi değildir. Sabırlı, şuurlu, ümitliyim. Fakat hakkın ve hakikatin ortaya çıkması için meydana hayatımı atmaktan başka imkânım kalmadığına kaniim. Bundan dolayı bu son imkânımı şuurla, ümitle kullanıyorum. Hakkın ve hakikatin tecellisi uğrunda ölürsem de bu sizin babanıza lâyık bir ölüm olacaktır. Hepinizi hasretle kucaklarım. Babanız: Pirayenin, Mehmedin, İzgenin, Suzanın sabırlı, şuurlu, cesur ve ümitli babası”.
Paris’te şair Tristan Tzara öncülüğünde “Nâzım Hikmet’i Kurtarma ve Yapıtlarını Yayma Komitesi” kurulur. Albert Camus, Pablo Picasso, Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Aragon ve Yves Montand platforma destek verir. Türkiye’de de aydınlar, açlık grevine başlayan Nâzım Hikmet’in affedilmesi için Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ulaştırılmak üzere sssssimza toplarlar.
Bu girişim aynı zamanda cumhuriyetin ilk “aydınlar dilekçesi”, aydınların toplu olarak imza attığı ilk örgütlü manifestodur. Şimdiye dek belgesiyle tam listesine ulaşılamayan bu imzacılar listesi, Nâzım Hikmet’in tam aleyhindeki bir yazarın, Nihal Atsız’ın imzasını taşıyan bir belgeyle günyüzüne çıkıyor.
1943’te yayımladığı En Sinsi Tehlike kitabında, “Komünist Donkişotu Proleter – Burjuva Nâzım Hikmetof Yoldaşa” başlığıyla Nâzım Hikmet’e oklarını yönelterek, dönemin Turancılarıyla ortak tavrını belli eden Atsız, “Liste” başlıklı 4 sayfalık daktilo metnin başlığını da kitabına göndermeyle atıyor: “Moskof Ajanı Komünist Nâzım Hikmet´in Affedilmesini İsteyenler”.
Atsız’ın daktilosundan çıkan listede 166 aydının ismi mesleklere göre sıralanıyor. Atsız, “Ülküdaş! İçinde yaşadığımız devir ve çevredeki herkes ve her şey sana unutmak yolunu açacak, unutmak telkini yapacaktır. Bil ki unuttuğun gün mahvolduğun, milletçe mahvolduğumuz gündür” diye başlıyor.
Orhan Veli’den Halide Edip Adıvar’a Oktay Rifat’tan Ahmed Hamdi Tanpınar’a, Neyzen Tevfik’ten Behice Boran’a 166 aydının sıralandığı 4 sayfalık daktilo metin, Atsız’ın “Tanrı Türk’ü Korusun” hitamıyla son buluyor.
İLK YAYIN: NİHAL ATSIZ’IN DAKTİLOSUNDAN!
Şairin serbest kalması için imza veren aydınların listesi
KRONOLOJİ
NÂZIM’IN AÇLIK GREVİ
Hastaydı ama direndi
30 Mart 1950
Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevi’nden Piraye Hanım’a gönderdiği mektupla açlık grevi kararı aldığını açıklar.
8 Nisan 1950
Bursa Cezaevi’nde açlık grevine başlar.
9 Nisan 1950
Şair açlık grevine başlamasının ertesi günü Bursa’dan İstanbul Sultanahmet Cezaevi’ne nakledilir. 48 saatlik açlık grevinin ardından Nâzım Hikmet’in avukatı Mehmet Ali Sebük affı için olumlu gelişmeler olacağı ricası üzerine şairi ikna ederek açlık grevini sonlandırır.
11 Nisan 1950
Nâzım Hikmet, jandarma nezaretinde Cerrahpaşa Hastanesi’ne götürülerek muayene edilir. Muayene sonucunda kalbinden ve karaciğerinden rahatsız olduğu kesinleşir.
15 Nisan 1950
Millî Türk Talebe Birliği, Nâzım Hikmet’e af kampanyası yürütenlere ve imza toplayanlara karşı açıklama yapar.
2 Mayıs 1950
Nâzım Hikmet, mahkumiyetine ilişkin olumlu bir gelişme olmadığı gerekçesiyle Üsküdar Paşakapısı Cezaevi’nde tekrar açlık grevine başlar.
7 Mayıs 1950
Açlık grevinin 5. gününde “Açlık Grevinin Beşinci Gününde” şiirini yazar.
9 Mayıs 1950
Cerrahpaşa Hastanesi’ne kaldırılır. Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım da açlık grevine başlar; Karaköy İskelesi’nde oğlu için imza toplarken gözaltına alınır; gece savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılır.
11 Mayıs 1950
Garip şiirinin üç genç temsilcisi Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat,
Nâzım Hikmet için Ankara’dan İstanbul’a gelerek 3 gün açlık grevi yapacaklarını duyurur.
11 Mayıs 1950
Nâzım Hikmet tekrar Cerrahpaşa Hastanesi’ne götürülür. Yapılan tetkiklerin ardından yine tedaviyi kabul etmeyerek açlık grevini sürdürür.
11 Mayıs 1950
İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği açlık grevine destek olmak için Nâzım Hikmet adlı bir gazete çıkarmaya başlar. Dernek üyesi 19 kişi, “Nâzım Hikmet’i kurtarınız!” başlıklı bir bildiri dağıtırken gözaltına ve sorguya alınır.
13 Mayıs 1950
Açlık grevinin 11. gününde 8 kilo veren ve Cerrahpaşa Hastanesi’ne kaldırılan Nâzım Hikmet’e serum bağlanır.
14 Mayıs 1950
Demokrat Parti genel seçimleri kazanır.
15 Mayıs 1950
İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’nin Nâzım Hikmet’in açlık grevine destek için Laleli Çiçek Palas’ta düzenlediği toplantı, Millî Türk Talebe Birliği üyesi gençler tarafından basılır.
18 Mayıs 1950
9 şair, yazar ve ressam, Nâzım Hikmet’e bir çağrı mektubu gönderir ve “14 Mayıs seçimlerinin galibi Demokrat Parti kabine kuruncaya kadar açlık grevine ara verin” ricasında bulunur.
19 Mayıs 1950
Nâzım Hikmet 2 Mayıs’ta tekrar başladığı ikinci açlık grevine 17 gün sonra ara verdiğini avukatına bildirir.
14 Temmuz 1950
Nâzım Hikmet’in serbest kalmaması için uğraşan gazeteler ve “milliyetçi” öğrenci dernekleri karşı kampanya başlatır. Millî Türk Talebe Birliği Başkanı Suphi Baykam, Nâzım Hikmet’in af dışı bırakılmasını isteyen bir dilekçeyi hükümete sunar. Nâzım Hikmet’in üçte birini yattığı toplam 28 yıl 4 aylık ağır hapis cezası hükmü, Demokrat Parti hükümetinin düzenlediği af yasası kapsamı dışında bırakılır; ancak “üçte iki oranında indirilecek cezalar” kapsamına alınır ve Nâzım Hikmet serbest bırakılır.